Bir ayı aşkın süredir fabrikalarda virüs-karantina-izolasyon dinlemeden işçileri çalıştırdılar, şimdi de hastalığa yakalananları ayıklayıp sağlamlarla üretime devam edecekler.

Sokağa çıkma yasağı işçilere yasaklanınca

Olaylar şöyle gelişti...

Memleketin içişleri sorumlusu Soylu, salgın günlerinin ilk “hafta sonu sokağa çıkma yasağını” gece yarısına iki saat kala duyurunca halkımız haliyle bakkalların, tekel bayilerinin ve büfelerin önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Kuyruk, Soylu’yu istifaya götürdü diye düşünülürken Erdoğan’ın “yedirmem” hamlesi geldi. Pelikan mıydı, danışıklı dövüş müydü derken istifa geri çekildi, konu kapandı.

Ama bu ilk sokağa çıkma yasağında bir “hesapsızlık” olduğu ortadaydı.  Yasak açıklandıktan sonra halkın burun buruna iki saat geçireceğini Soylu da, kararın altında imzası bulunan Erdoğan da biliyordu. Zaten Soylu bunu “öngörmüştük” diye teyit etmişti. Hesap edemedikleri bu değil, salgını fırsata çevirmekle meşgul patronların Cumartesi ve Pazar günü dâhil durmaksızın çalışma iştahıydı. Onlara ilk günden itibaren işyerlerini açık tutabileceklerinin, işçilerini istedikleri gibi çalıştırabileceklerinin güvencesi verilmişti. Bu ilk sokağa çıkma yasağı, istisna kapsamındaki işletmeler hariç tüm işyerlerini durdurdu.

Patronlar bu durumdan hiç hazzetmediler. İkinci bir hesapsızlık, kârsız geçen iki gün daha demek olacaktı. Bu nedenle bir sonraki hafta sonu uygulanacak sokağa çıkma yasağı ilan edilmeden, henüz pazartesi gününden Valilik ve Kaymakamlıkların yolunu tuttular. Yeni genelge ilki gibi gelirse çoğu işyeri işçileri o hafta sonu da çalıştıramayacaktı. İşi şansa bırakmak istemiyorlardı. “Özel İzin” diye bir şey uydurdular.

Kaymakamlıkların başvuruları koşulsuz kabul ettiği anlaşılıyor. Evlere şenlik oldu ve daha ikinci sokağa çıkma yasağı genelgesi açıklanmadan genelge delik deşik oldu.

Örneğin demir çelik patronları, sadece üretimin sonradan sorunsuz başlayabilmesi için faal olması gereken fırınların çalışmasını sağlayacak kadar işçinin yasaktan muaf olmasına, “bu fabrikalar bir entegre tesistir, bölümler birbirinden ayrılamaz” diye itiraz ettiler ve bunun sonucu aldıkları “özel izin” ile tüm işçilerin işe gelmesini sağladılar.

Sonra anlaşıldı ki bu “özel izin” ana metal sanayindeki birkaç işletmeyle sınırlı kalmamış.

Örneğin İzmir’deki patronlar sorunu “toplu” çözmüş. İzmir Ticaret Odası ve Ege Bölgesi Sanayi Odası, Valiliğe toplu liste vererek o listedeki işletmelerin ikinci hafta sonu sokağa çıkma yasağından muaf tutulmasını sağlamış. Bu iki patron örgütünün üyelerine yolladığı bilgilendirme yazısında, girişimleri sonucu Valiliğin çalışma yaptığı ve ihracat taahhüdünde bulunan şirketlerin de sokağa çıkma yasağından muaf tutulduğu bilgisi yer alıyor. [https://patronlarinensesindeyiz.org/2020/04/17/tpi-kompozit-ozel-izinle-fabrikayi-calistirmak-istiyor-isciler-tepkili/]

Böylece geçtiğimiz hafta sonu tüm ülkede işyerleri sokağa çıkma yasağına rağmen sözde “özel izinler” ile çalıştı. Yüzbinlerce işçi fabrikaların, şantiyelerin, atölyelerin yolunu tutmak zorunda kaldı.

Ve hafta sonu sokağa çıkma yasağının üçüncüsü geçtiğimiz pazartesi günü Erdoğan tarafından açıklandı. Bugün başlayan ve bu kez dört gün sürecek yasağın istisnaları ise İçişleri Bakanlığının yayınladığı yeni genelgede yer alıyor. Geçen hafta Valilik ve Kaymakamlıkların verdiği “özel izine” konu olan “ihracat taahhüdü” doğrudan genelgeye girmiş durumda. Soylu, bu kez patronları hiç yormuyor, “özel izin” başvurusu yapmalarına gerek kalmadan üretime devam edebilmelerini sağlıyor.

Yani bir kez daha sokağa çıkma yasağı işçilere yasaklandı.

Bunun tek bir sonucu var, o da salgının işçiler arasında daha fazla yayılması. Bir taraftan bunu da kanıtı olsa gerek Kocaeli Sanayi Odası Gebze’de kurulu organize sanayi bölgelerinde tüm işçilere virüs taraması yapacağını açıkladı. Amaçları hem üretime devam edilebilmek hem de işçilerin sağlığı koruma altına almakmış!

Bir ayı aşkın süredir fabrikalarda virüs-karantina-izolasyon dinlemeden işçileri çalıştırdılar, şimdi de hastalığa yakalananları ayıklayıp sağlamlarla üretime devam edecekler.

Tarihteki örneklerini hatırlamak isteyenler ikinci savaş döneminin Nazi Almanyası’na baksın. Sloganları “Arbeit macht frei” idi. Biz ölümüne çalıştırmak diyoruz.