Cumhuriyeti yeniden kurmak onu sosyalizme taçlandırmak amaçlanmalı. Cumhuriyetçilerle sosyalistlerin birliği acil ihtiyaç.

100. yıl, cumhuriyetçiler ve sosyalistlerin birliği

AKP iktidarında, 29 Ekim kutlamalarının yasaklandığı, engellendiği yıllardan biriydi.

Sabah oğlum geldi sarıldı, bayramımızı kutlamıştı.

Ailece kucaklaştık sevgiyle…

Işıklarla kalsın babamı anımsadım o an...Bir fotoğraf düştü yıllar öncesinden.

Giresun... Daha ilkokul öncesi.

Bir 29 Ekim sabahı, bayramlıklarım giydirilmiş, elimde bayrak, saçlarım taralı.

İlk kravatlı anım sanırım.

Ayakları nalınlı, yoksul bir balıkçı köyünden seçilmiş, sonra devrimin okullarında cumhuriyet ülküsüyle yetişmiş, Kızılçullu, ardından Hasanoğlanlı eğitimcinin elinden tutuyorum gururla.

O adam babam, babam cumhuriyet o an.

Babam ve beş kardeşi. Biri dışında cumhuriyetin aydınlanma ışığında, cumhuriyet okullarında meslek sahibi oldular. 

Devrim, bu yoksul köy çocuklarını eğitimci, subay, hukukçu, sağlık uzmanı olarak yetiştirdi, üretime soktu…

 ***

Anadolu topraklarında tarihsel bozuğuna uğrayan emperyalizm ve işbirlikçisi gerici, dinci, yobaz  unsurlar yenilginin acısını unutmadılar.

Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün ardından adım adım karşı devrimi örgütlediler.

Cumhuriyetin en temel ilkesi bağımsızlığı terk edip batının karanlık örgütlerine, NATO’ya katılanlar, Menderesler, Demirel’ler, 12 Mart ve 12 Eylüllerin faşistleri, Amerikan beslemesi siyasal islamcılar ve yerli faşist örgütleri, Özallar ve nihayet küresel sermayenin iktidar yaptığı AKP cumhuriyeti kafesledi. Devrimi parça parça yıktılar.  Özellikle son dönemde başta ana muhalefet olmak üzere sözüm ona cumhuriyetçiler, bazı unsurlar dışında bu yıkıma seyirci kaldılar, hatta batının projesine payanda oldular…

Oysa bu sürece karşı çıkan, aydınlar, sosyalistler, komünistler uyarmıştı. Uğur Mumcu örneğin, eğitimdeki gerici yapılanmaya dikkat çekerken bir gün en tepeden, aşağıya, orduda, bürokraside, yargıda imamların egemen olacağına, iktidarı ele geçireceğine dikkat çekmişti.

Oldular…

Zaten 40 yıl önce  Ahmet Taner Kışlalı, Cumhuriyetin nereye gittiğine ilişkin “ Atatürk’ün Cumhuriyeti kaldı mı ki nereye gittiğini tartışıyoruz? Asıl, onu nasıl yeniden kurabileceğimizi tartışmalıyız.” diyordu…

Geldik bugüne…

Ulusal bayramlarda önce hastalanan, sonra kutlamaları protokole bağlayan, ardından da çeşitli bahanelerle yasaklayan cumhuriyet karşıtları, bugün açıktan 100. yılı bile bırakın kutlamayı, törenlerle “anıyorlar”. 

Yıkımı bu yolla tescillemiş oluyorlar. 

Atatürk’ün partisiyiz diye öğünen ana muhalefetin üst yönetimleri de “izinde”, kurultay derdiyle 100. yılda seyirci kalıp, çoğunlukla “ göstermelik” kutlamalarla “ vazifelerini” sergiliyorlar.

Peki ne yapmalı? 

Kurtuluş ve kuruluş, tarihi değeriyle kutlanmalıdır.

Cumhuriyetçiler emperyalist, kapitalist sömürü sisteminde “ iyileştirmelerle ” çıkış olmayacağını anlamalıdır.

Cumhuriyeti yeniden kurmak onu sosyalizme taçlandırmak amaçlanmalı. Cumhuriyetçilerle sosyalistlerin birliği acil ihtiyaç.

TKP’nin geçen hafta sonu İzmir’de “100. yılda halk için cumhuriyet, cumhuriyet için sosyalizm” buluşmasındaki katılım, bu birliğin önemli bir yansımasıydı. 

Memleketin cumhuriyetçi ve sosyalist birikimi, kuşkusuz “çıkışı“ sağlayacaktır.