Dardanel'in gerçek yüzünü işçisinden dinleyin: Baskı, sömürü, güvencesiz çalışma..

Dardanel'in 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için hazırladığı ve işçilere 'övgüler' yağdırılan reklamı televizyonlarda yayınlanırken, şirketle işçiler arasındaki ilişki 'reklamdaki' gibi değil. Gerekçesiz işten çıkarmalar ve yaşanan kısa süreli grevlerle tanınan Dardanel'e karşı hukuk mücadelesi veren bir kadın işçi, Patronların Ensesindeyiz Ağı'na ulaşarak…

soL - Patronların Ensesindeyiz

Dardanel, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için hazırladığı reklam filminde 1000 kadın çalışanının olmasıyla övünüyor, reklam filminde yer alan işçiler “Dardanel bizim evimiz, her şeyimiz” diyor. Ancak reklamların tersine, emek sömürüsünün kentte en yoğun yaşandığı yerlerden biri olan Dardanel’de ne işçilerin yüzü gülüyor ne de onlara aileden biri muamelesi yapılıyor. İşçiler hiyerarşi yoluyla birbirlerine, sınıfına yabancılaşıyor. 

Dardanel Önentaş Gıda Sanayi A.Ş.’de yaşanan kısa süreli grev sonrasında işten çıkarmalar başlamıştı. Daha önce iş kazası geçiren ve yanlış raporlarla iş kazasının üstü örtülmeye çalışılan bir kadın işçi sebepsiz yere işten çıkarıldı. Patronların Ensesindeyiz Ağı olarak, işten çıkarılan kadın işçi ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi, Dardanel Çanakkale fabrikasında yaşanan hukuksuzlukları gözler önüne seriyor.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

İsmim Arzu Kırmızıgöl. Evli ve iki çocuk annesiyim. Geçtiğimiz 3 yıl boyunca Dardanel fabrikasındayım. Son 1,5 yıldır da balık temizleme işçisi olarak çalışıyordum. Dardanel’de bir iş kazası geçirdim. Bu kazanın üzerini örtmek istediler ancak dava açtım. 19 Temmuz’da işyeri aniden çıkışımı verdi ve işsiz kaldım.

'AMBULANS ÇAĞIRMADILAR'

İş kazası nasıl gerçekleşti?

Fırınlarda balık pişiriliyor. Bu fırınlardan yeni çıkmış 16 tepsi bulunan demir ve ağır sardalye arabasını taşırken araba zeminde bulunan çukura takıldı. Arabanın üstü yere düştü ve beni de sürükledi. Ben de çok sert bir şekilde düştüm. Yerden kalkamadığım için bağırarak yardım istedim. Formen ve yanımdaki arkadaşım koştu ancak formen “Kalk, burası işyeri, buradan çık” diyerek bana bağırmaya başladı. Doktor ve ambulans çağırmasını söyledim.

Dakikalar sonra ısrarım üzerine kurum doktorunu çağırdı. Doktor gelmeden beni iki kişi zorla kaldırıp yürütmeye çalıştı. Ben yürürken gelen doktor ve hemşire bana müdahale etmedi ve beni bahçeye çıkararak sırtımı açıp ayakta muayene etti. “Ağrım var, yürüyemiyorum, ellerim ayaklarım karıncalandı” dememi umursamadı ve ambulans çağırmadı. Yürüyemez ve ayakta duramazken ambulans çağırmak yerine fabrikanın günlük işlerinin yapıldığı bir araçla beni hastaneye gönderdiler. Araca binerken bile yardım etmediler. Hastanede önce ifadem alınmadı ve iş kazası ile ilgili ifademi polis benim talebim üzerine aldı ve geç aldı.

Hastaneye gittiğimde felç olma ihtimalimi öğrendim. Tetkiklerden sonra belimde ağır bir kırık olduğu tespit edildi ve hemen ameliyat olmam gerektiği söylendi. İşlemlerden sonra kansız olduğum için üç ünite kan verildi. Sabah 7’de başlayıp 11.15’te biten bir operasyon geçirdim. 1 hafta hastanede kaldım. 3 ay civarı destekle yürüyebildim. 6 ay sonra da tekrar işe başladım.

'ŞİKAYETİNİ ÇEKMEZSEN, İŞTEN ÇIKARIRIZ' DEDİLER

İş kazası sürecinde Dardanel sahibi ve yöneticilerinin tutumu nasıldı?

Hastanede beni fabrika müdürleri ziyaret etti. Ilımlı olmamı, sonrasında fabrikada çalışabileceğimi söylediler. Hastane süresince her şey çok iyiydi. Bu arada ben şikâyetçi oldum. Benden şikâyetimi çekmemi, yoksa iş garantimin olmayacağını, beni herhangi bir işe vereceklerini, eğer işi yapamazsam çıkaracaklarını söylediler. İşe başlamak üzere geri döndüğümde 3 gün boyunca iş başı yaptırmadılar. Çeşitli nedenlerle oyaladılar.

Bu 3 gün için yıllık iznimi kullandım ve “Ya beni işbaşı yaptırırsınız ya da ben bu fabrikayı terk etmiyorum” diyerek çalışmak istediğimi belirttim ve sonrasında işe başladım. Bu arada şikâyetimi çekmem için çok kez ziyaret ettiler. Ama ben kararlı olduğumu ve yapılanları hazmedemediğimi, sonuna kadar davamın peşinde olduğumu söyledim. Düştüğümde bana yapılanları, şirket yetkililerinin kazada kötü davranan insanları haklı bulmasını hazmedemediğimden bu davadan vazgeçmeyeceğimi belirttim.

'POLİS GELDİĞİNDE DELİLLER KARARTILMIŞ'

İş kazası prosedürleri uygulandı mı?

Ben hastanede iş kazası olduğunu belirttikten sonra polis fabrikaya kazanın olduğu yere gitmiş fakat deliller karartılmış. Kazaya neden olan çukur kapatılmış ve bu şekilde polise gösterilmiş. Fabrikaya giden ilk bilirkişiye kaza yerinden farklı yer ve beni taşıdıkları araçtan farklı bir araç göstermişler. Arabayı ters taşıdığımı ve arabanın pimini takmadığımı söylemişler. Araba ters taşındığında zor hareket ediyor, ters taşınması mümkün değil. Pim takılı olmadığında arabanın üzeri itme anında hemen düşüyor. Bunlar söz konusu olsaydı kaza alanına kadar arabanın gitmesi zaten imkânsızdı. Daha sonra adli tıpa gönderildim ve İstanbul’a sevk edildim. İstanbul’da adli tıptan verilen raporda üçüncü derece kırık ve ilerleyen organ kaybı çıktı. Bu ilerleme sonucunda neler olabileceğini bilmiyorum, her hareketime dikkat ederek yaşıyorum, kontrolsüz hareket edemiyorum, sağlığımdan endişeliyim. 

'KAMERA TAKTILAR'

Bu süreçte fabrikada ve çevrenizden nasıl bir tepki aldınız?

Bu süreçte fabrikadaki yetkililer iyi davrandılar. Bir ara fabrika sahibi Niyazi Önen ile görüştüm. Sadece dinledi ve “Ben 50 yıllık işletmeciyim, neyin ne olduğunu iyi biliyorum” diyerek olayın üzerinde durmadı. Sonrasında da işten çıkarıldım. Şikâyetçi olduktan sonra işyerinde arkadaşlarımın büyük bir çoğunluğu benimle irtibatı kesti. Çalıştığım zaman, lavaboya gittiğim her an takip ettiler, çalıştığım bölümde kamera yokken olaydan sonra kameralar takıldı. Aynı zamanda çalışma arkadaşlarımdan “Bizim yapamadığımızı sen yaptın, davandan vazgeçme” diye çok fazla destek de aldım ve hâlâ alıyorum. Benimle alakalı bir açık bulacaklarını, işten çıkarılacağımı söylemişlerdi. Bunun için de "takip etme", "psikolojik baskı kurma" gibi yöntemlerle ellerinden geleni yaptılar. Ama bunları hiç önemsemedim. "Tek başıma da kalsam ben güçlüyüm" dedim, kendi kendime. Olumsuz tepkilerin yanında inanılmaz derecede hukuki ve psikolojik destek de buldum. Arkamda o kadar çok insan durdu ki, ben bile tahmin etmezdim.

Sizce işten neden çıkarıldınız?

İşten çıkarıldığımı Cuma öğleden sonra öğrendim. Tazminatsız ve hiçbir hakkımı vermeden çıkardılar. Beni çıkarmadan bir gün önce balık temizleme bölümünde 200 civarında işçi işbaşı yapmadı. Yoğun mesai ve çalışma koşulları nedeniyle işçiler sabah mesaisine gelip çalışmaya başlamamışlar. Ertesi gün de beni işten attılar. Sanırım bu grevi yapan arkadaşlara örnek olduğumu düşündüler.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

'DAVAMIN ARKASINDAYIM'

Dava sürecinde 7 kişi suçlu bulundu. Hukuk mücadelem başladı ve devam ediyor. Şu an bir sürü arkadaşım sebepsiz işten çıkarıldı. Onlar da hukuk mücadelesi başlattılar. Hepsini tebrik ediyor ve destekliyorum. 

Dardanel sahibi ve yöneticilerine sesleniyorum: Hakkımı sonuna kadar savunacağım. Tüm yaşadıklarımı herkese duyuracağım.

Dardanel’de en üstten en alta kadar tüm çalışanlara, arkadaşlarıma sesleniyorum: Ben davamın arkasındayım, haklı olduğumu biliyorum, kazansam da kaybetsem de davamdan vazgeçmeyeceğim. Her türlü sonuca hazırım. Kazanacağımı biliyorum ama kaybetsem bile boyun eğmeden, mücadele etmiş olarak kaybedeceğim. 


Patronların Ensesindeyiz Ağı’na aşağıdaki e-posta ve sosyal medya hesapları üzerinden ya da 0541 940 0514 numaralı telefondan ulaşılabilir:

Facebook: https://www.facebook.com/patronlarinensesindeyiz

Twitter: https://twitter.com/pensendeyiz

E-posta: [email protected]