'Kibir bize yakışmaz' mı demişti? İşte Erdoğan'ın 'Kibir' listesi

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Kibir, büyüklenme, böbürlenme, vatandaşlarla arasına aşılmaz duvarlar örme'nin 'kendilerine yakışmayacağını' söylemesinin ardından Boyun Eğme gazetesi bunları derledi.

Haber Merkezi

Erdoğan, Erzurum’da partililere seslenmiş, demiş ki, “Kibir, büyüklenme, böbürlenme, vatandaşlarla arasına aşılmaz duvarlar örme bize asla yakışmaz”.

Duy da inanma...

Kışlık saraylar yetmez, yazlıkları yapılır. Damatların şirketleri, eşin dostun gemicikleri ticaretten sayılır.

Derdini anlatmak isteyen çiftçi “ananı da al git” yanıtı alır. “Açız” diyen esnafa kamera karşısında özür dilettirilir. Sendika isteyen, grev yapan işçi nankör sayılır.

Zenginlik patronların, yoksulluk emekçi halkın kaderi olur.

“Bizim siyasetimizde milletle inatlaşmak, millete rağmen hareket etmek, milleti hafife almak diye bir anlayış kesinlikle söz konusu değildir.”

Öyle değil Erdoğan. Halkın değil, patronların iktidarısın. Milletle inatlaşıyor, halka karşı hareket ediyor, emekçileri hafife alıyorsun.

Saraylara doymadılar

AKP iktidarında lüks ve şatafat hiç eksik olmadı. Saltanat rüyasıyla yatıp kalkan bir siyasi geleneğin temsilcilerinden de başka şey beklenemezdi.

Halk tebaaya dönüşecek, onlar saraylarda yaşayacaktı. Erdoğan’ın Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde yasalara aykırı şekilde yaptırdığı, hakkında defalarca durdurma kararı verilen “Kaçak Saray”, “Bizde milletle inatlaşmak yok.” diyen AKP iktidarının Cumhuriyet’le, halkla inatlaşmanın timsali oldu.

Yazlık Saray

İşsizliğin yüzde 30’lara dayandığı, ortalama ücretin asgari ücret seviyesine indiği yoksulluğun Türkiye’sinde sarayın elektrik, su, doğal gaz, ısıtma, soğutma, temizlik ve peyzaj giderleri ayda 21 milyon TL’yi aşıyordu. Ne gam! Erdoğan’ın sözleriyle, “itibardan tasarruf olmaz”dı! Oysa biz itibardan emeği, insanlık  onurunu, dürüstlüğü anlıyorduk, onlar lüks ve şatafatı!

Ejder meyvesini onlardan duyduk

Halka “Porsiyonlarınızı küçültün.” diyen iktidarın davetlerinden eksik etmediği yiyeceklerin adını bu halk ilk kez onlardan duydu. Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie’ler, liçi meyvesi eşliğinde efuli’ler, starex meyvesi eşliğinde aloevera’lar... AKP iktidarının halktan uzakta, görünmez duvarlar ardında sürdüğü kibirli, şatafatlı yaşama bundan daha iyi kanıt olabilir mi?

‘Ananı da al git’

2006 yılında ülkenin başbakanı olan Erdoğan, çiftçiyi perişan eden tarım politikalarını eleştirirken “Anamız ağlıyor.” diyen bir çiftçiye, “lan” diye seslendi, “Artistlik yapma!”, “Ananı da al git.” dedi!

"Ananı da al git"

Ama Erdoğan’ın dili kişisel değildi; içinden geldiği siyasi geleneğin, temsil ettiği sınıfın diliydi. O dil, iliğine kadar sömürdüğü halkın sessizce biat etmekten başka hakkı olmadığını varsayan muhafazakar geleneğin diliydi. O dil, “Bu milletin a... koyacağız.” deme cüretini gösteren, yağma hırsıyla gözü dönmüş patronların diliydi.

Selde evi başına yıkılan halka ‘Keyif çayı’

31 Ağustos 2020’de Giresun’da meydana gelen sel ve heyelan felaketinin üstünden henüz bir hafta geçmişti. Paraya, ranta, plansızlığa dayalı kent yönetiminin bedelini on kişi canıyla, binlerce kişi evinin barkının yıkılmasıyla ödemişti.

"Keyif çayı"

Türkiye henüz yaşananların öfke ve dehşetini üzerinden atamamışken Erdoğan kente geldi ve “Biraz keyif çayı için.” diyerek halka otobüs tepesinden çay paketi fırlattı. Bu yalnızca “halden anlamazlık” değildi; halkı hakir görmenin en sakil örneklerinden biriydi.

‘Ben öyle bir şey söylemedim’

Tarih 25 Haziran 2021. Açılış törenlerine katılmak için gittiği Hatay’da, Erdoğan’ın karşısına ataması yapılmayan öğretmenler çıktı. Dertlerini anlatmaya çalışanlar, Türkiye’de 700 bin ataması yapılmayan öğretmeni temsil ediyordu. Erdoğan’a 80 bin atama sözü verdiğini hatırlatan atanamayan öğretmenler, “Ben öyle bir şey söylemedim. 20 bin aldık yeterli.” cevabıyla karşılaştı.

‘Bu bana abartılı geldi’

Erdoğan, otobüs tepelerinden çay paketi fırlatmayı çok sevdi. 25 Ekim 2020 günü Malatya’da partisinin il kongresine katılan Erdoğan, bu kez de, “Evimize ekmek götüremiyoruz.” diyen esnafa “Bu laf bana biraz abartı geldi. Al keyif çayı iç.” diyerek çay fırlattı. Ardından, AKP kökenli esnafa kameralar önünde “Sözlerim çarpıtıldı.” dedirtildi, özür diletildi.

Duvar yok, 100 metre mesafe var

Milletle arasında duvar olmadığını söyleyen AKP iktidarının emekçi halkla arasındaki mesafeyi en iyi 10 Mayıs 2020’de çekilen bir fotoğraf karesi anlatıyordu. O gün Erdoğan, İstanbul’da yapımı devam eden şehir hastanelerini geziyordu. Erdoğan’ın Sancaktepe’deki şantiyeyi ziyareti sırasında çekilen fotoğrafta, Kovid19 salgını altındaki işçiler maskeli ve maskesiz olarak bir arada dururken, 100 metre ötede Erdoğan, çekilen güvenlik şeridinin ardından işçilere el sallıyordu.

"Güvenlik önlemi"

Emekçinin değil patronların emrinde

15 Temmuz darbe girişiminin birinci yıl dönümünde sermaye temsilcilerinin katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmada OHAL’i aslında onların iyiliği için ilan ettiklerini söyledi. “Olağanüstü hali biz iş dünyamız daha iyi çalışsın diye yapıyoruz.” diyen Erdoğan toplantıdaki patronlara “İş dünyanızda herhangi bir sıkıntınız, aksamanız var mı?” diye sordu. Erdoğan işçilerin Anayasal hakkı olan grev hakkını bu nedenle ortadan kaldırdıklarını şu sözlerle itiraf etti:

“Şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifadeyle anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz, çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız.”

Toplumcu Anayasa’dan

Madde 19 Yönetim mekanizmalarının ve buradaki görevlilerin emekçi halktan kopmaları ve toplumun çıkarlarını göz ardı etmeleri engellenir. Devlet örgütlenmesinde yöneticilik sorumluluğu olan kişilerin bütün toplumsal örgütlenmelerin gereksinim ve sorunlarından düzenli biçimde haberdar olmalarını sağlayacak, toplumsal olarak denetlenen iletişim mekanizmaları kurulur. Yöneticilerin görevlerini yerine getirebilmeleri için onlara sağlanacak olanaklar, toplumsal olarak izlenebilir ve denetlenebilir saydamlıkta, kişisellikten uzak, yöneticilerin kolektif çalışma bilinçlerini her zaman diri tutacak nitelikte olacaktır.

Fatih Yaşlı