Kahvehaneler tıklım tıklım ama çay içen yok: 'Isınmak için geliyorlar...'

Kahvehaneler çok kalabalık ama çay içebilen yok. 2,5 liralık çayı veresiye yazdıran da var evde yakacak kömürü olmadığı için ısınmaya gelen de.

Özkan Öztaş

Kahvehaneler genelde boş zamanın geçirildiği mekanlar olarak tarif edilir. Bir zamanlar, geceyi geçirmek için kullanılan ve gece bekçisine eşlik edilen sabahçı kahvehaneleri ya da işçilerin iş bulmak için beklediği amele pazarı kahvehanelerine artık pek rastlanmasa da işsiz kalan emekçiler için hala bir sığınak işlevi görüyor kahvehaneler. Özellikle de mevsimlik işçilerin yoğunluk gösterdiği şehirlerde.

Havaların soğuması ile birlikte pek çok sektörde iş yoğunluğu azaldı. Özellikle inşaat ve tarım sektöründe çalışan emekçilerin önemli bir kısmı kış aylarını işsiz kalarak atlatmaya çalışıyor. İşsiz kalan emekçiler kahvehanelerde sosyalleşmeye, işsiz kaldıkları zamanı değerlendirmeye ya da olası iş imkanlarını yakalamak için bir arada durmaya ihtiyaç duyuyor.

Kahvehaneciler ve burada zaman geçiren emekçiler, içinde bulundukları durumu ve sorunlarını soL'a anlatırken benzer ifadeler kullanıyorlar: "Kahvehaneler en kalabalık dönemini yaşıyor ama çay içebilen yok. Birçok insan evde ısınma masrafı olmasın diye kahvehaneye geliyor""

'Kahvehaneler tıklım tıklım ama rahatça çay içebilen yok'

Kahvehanede çay servisine bakan Mehmet 17 yaşında. Erzurum'da bir çay evinde çalışan Mehmet normal zamanlarda İstanbul'da tekstil işinde çalışıyormuş. Ama bu sene gitmeyi tercih etmemiş. "Aldığım para konaklamaya gidiyor ben de başkalarına yük olmak istemedim. Erzurum'da kaldım bu sene" diyor. 

Mehmet çay evlerinin ve kahvehanelerin tıklım tıklım olduğunu ama çay satışlarının aynı oranda artmadığından söz ediyor ve ekliyor: "Abi burası yoğun yer. Köy dolmuşlarının kalktığı yere de yakın. Mahallebaşı olarak bilinir burası. Bizde o yüzden geleni gideni fazla olan bir yeriz. Müşterimiz çoktur. Ama kazanıyor mu burası dersen bence hayır. Normalde insanlar koyu bir sohbet eder biz çay yetiştiremezdik. Çay demlenene kadar insanlar kızarlardı bize nerede kaldı çayımız diye. Ama şimdi adam geliyor mesela, bir çay alıyor kalkıyor gidiyor. İkinci çayı içse yarın gelemez çünkü. Ertesi gün geliyor zaten elinde parası hazır. Çayı isterken masaya bırakıyor. Mesajı alıyorum ben zaten. Başka çay içmeyeceğim diyor yani. Sürekli gelen tanıdıklarımız var. Kıramadığımız insanlar var. Onlar versiye yazdırıyor artık çayları. 2.5 lira deyip geçersin ama demek ki yok. Olmayınca olmuyor işte. Sonra veririm diyor. Geçen gün bir abimiz birikmiş bir borcu vardı bize ödeyememişti. Gündelikte çalışmış birkaç gün. Çay parası yerine bir kilo çay alıp geldi. Kusura bakma mahcup oldum diyor. Durumlar böyle."

'Isınmak için gelen var. Çok uzun oturunca göze batmamak için biraz dolaşıp tekrar geliyorlar'

Berat 20 yaşında. Ağrı merkezde bir çay ocağında çalışıyor. Cumhuriyet caddesinin hemen köşesinde. "Normalde tepsiyi elime alınca sokağın sonuna varamazdım biterdi çaylar, şimdi soğuyor tepside geri getiyorum" diyor. Berat liseyi yarıda bırakmış. "Zaten iş garantisi yok bari meslek öğrenmeyi kaçırmayayım" diye düşünmüş. Normalde marangoz ustasının yanında çalışıyor ama inşaat sezonu bitince Ağrı'da çay evinde çalışmaya başlamış. "Para kazanamazsam bile masrafım olmaz" diye düşünmüş.

Berat kahvehanelere gelen emekçilerin bazılarının ısınmak için geldiğini söylüyor. "Doğalgaz ciddi masraf. Faturalar zamlandı. Kömür desen bir ton kömür 10 bin lira. E zaten 2 ton kömür ile burada kış geçmez. Çocuğu okula giden aileler şanslı. Sabah çocuk okula gidiyor orada ısınıyor. Adam evden çıkıyor kahveye geliyor. 2 ya da 3 çay içse günü geçiririm diye düşünüyor. Zaten işsiz adam evde sıkılıyor." diyor. 

Birçok müşterinin bir çay içip sonra dışarı çıkıp şöyle bir dolanıp geldiğini, o ara varsa dışarda bekleyen başka birinin içeri girip ısındığını anlatıyor. 

'Kadınlar tek evde buluşuyor, her evde soba yanmasın diye'

Evde kalanları soruyoruz... Bu insanların eşleri evde nasıl ısınıyor peki diye sorunca Berat kadınların kendi aralarında bir tür gün benzeri buluşmalar yaptıklarını söylüyor: "Abi şimdi insanların çoğu birbirini tanıyor zaten. Ya yakın akraba ya uzak. Çoğu zaten komşu, arkadaş. Bak şimdi gel gidelim kapıları çalalım. Üç dört ev boştur, biri dolu. Kadınlar bir araya geliyor üç dört evden sırayla her gün bir evde buluşuyorlar. En azından dört beş tane değil de bir tane soba yanar, tek evde tencere kaynar gündüz saatlerinde diye plan yapıyorlar. Geçen kargocu bir arkadaş anlattı bunu. Kapıları çalmış, ulaşamayınca telefon açmış kadın demiş ki iki ev yan taraftayım. Birkaç kez denk gelince sormuş kargocu, kadın anlatmış, gündüzleri çocuklar okula, çalışanlar da işe ya da kahveye gidince kadınlar bir araya gelip bir evde toplanıyormuş masrafları azaltmak için." 

"Elektrikli ocakları kapattık. Tüp bağladık artık."

Kahvehaneciler ve çay ocaklarında çalışan emekçiler normalde çay kazanlarının elektriklikli sistemle çalıştığını söylüyor. Doğalgaz alt yapısının yaygın olmadığı bu şehirlerde en verimli sistemin elektrikli çay kazanları olduğunu söylüyorlar. Ancak artan elektrik faturaları ve zamlardan sonra birçok çaycının çay kazanlarına tüp bağladığını söylüyorlar. Bu sayede kısmi de olsa bir tasarruf sağlamaya çalıştıklarını söyleyen çaycılar masrafların geçen seneye göre çok arttığından bahsediyor. Çay ve şekere gelen zamlar ile birlikte artık işlerin daha da zorlaştığını ifade ediyorlar. 

Erzurum Karaçoaban'dan Deniz "Biz çayı 1.5 liraya satıyoruz. Ama eskisi gibi çay içebilen insanlar azaldı. Mesela normalde bir demlik çay satsan günün çay masrafını çıkarırdık. Çayın şekerin masrafı çıkardı yani. Sonra sattığımız her bardak çay dükkanın kirası, çalışanların masrafı derken kalanı da bizim olurdu. Ama şimdi öyle değil. Masraf arttı, insanlar da geçinemiyor. Biz öyle çaya hadi zam yapalım masraflar azalsın diyemiyoruz. Evet insanlar alıştı zamlara. Önce kızıyor sonra bir şey demiyorlar ama alamıyor ki çaya zam yapsam. İki çay içeceğine bir çay içiyor. Şimdi bir çuval şekerin fiyatı olmuş 1000 lira. Bazı yerlerde 1250'ye satıyorlar. Çayın yanına limonu taneyle alıyoruz kiloyla değil. Durumlar bu kadar kötü" diyerek anlatıyor sorunlarını. 

Emekçiler için her geçen kış çok zor. Artan maliyetler ve geçim derdi her emekçinin gündelik telaşı haline gelmiş durumda. Ancak bu kış geçmiş zamanlara kıyasla daha zor geçecek gibi görünüyor.