Erdoğan 'kusura bakmayın' demişti: 'Kusura bakanlar' soL'a konuştu

Erdoğan’ın müzikle ilgili yaptığı açıklamalar konuşulmaya, tepki çekmeye devam ediyor. Tepkiler sürerken müzisyenlere konu ile ilgili görüşlerini sorduk.

Haber Merkezi

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın müzik yasağı ve "kusura bakmayın" çıkışına tepkiler sürüyor.

soL, müzisyenlere Erdoğan'ın çıkışına dair neler düşündüklerini sordu.

Gülcan Altan: Yapılan açıklamanın ve bunun sonucunda yüz yüze kaldığımız fiili yasaklamanın ne anlama geldiğini ve niyetlerinin ne olduğunu  biliyoruz. Burada sadece müzik değil laiklik, demokrasi, yaşam şekline müdahale gibi pek çok başlık söz konusu. Hem bu ülkeye hem demokrasiye hem müziğe sahip çıkacağız. Baskılara boyun eğmeyeceğiz.

Murat Güner: İktidar ideolojisi gereği müziği tamamen yasaklamadan önceki son adımlarını atarken, muhalefetin belediye başkanı da 24.00'ten sonra kulaklıkla dinleyin diyorsa aslında birbirlerinden bir farkları yok demektir. Bu durumda bizlerin de örgütlenerek bu karanlıkla mücadele etmekten başka seçeneğimiz yoktur. Sahne emekçilerini Birlik Sendikası çatısı altında örgütlenmeye çağırıyorum.

Ozan Çoban: İktidar başından beri pandemi yönetimini kendi rejim inşaası için bir fırsat olarak gördü. Normale dönüyoruz diyerek 24.00’ten sonra müziği yasaklama cüreti artık pandemi mazeretine de sığınma gereği duymadıklarını gösteriyor. Ben meseleyi yalnızca müzik ve müzisyenler üzerinden değerlendirmenin yetersiz olduğu kanısındayım. Ortada herkesi ilgilendiren, laikliği, seküler hayat tarzını hedef alan bir müdahale var. Müzisyenleri iş yapamaz hale getirirken, emekçileri de sosyalleşemez hale getirmek istiyorlar. Saatlerce sömürülelim ancak gönlümüzce eğlenemeyelim istiyorlar. Bu kabul edilebilir, sürdürülebilir bir şey değil. Müziği bir rahatsızlık kaynağı olarak gören, insanların eğlenmesine, dans etmesine, beraberce şarkılar söylemesine; yediğine, içtiğine karışan bu zihniyetin tahakkümünü kırmak da ancak laiklikle mümkün. Laikliği merkeze koyan bir mücadele örmemiz gerek. Başka bir yol yok. Hep hatırlansın: Şarkılardan, türkülerden güçlü değil bu düzen; yaşamdan güçlü değil. Bu zifiri karanlık yırtılmak için hep bir ağızdan tutturacağımız o hürlüğün havasını bekliyor.

Cahit Berkay: Ben 56 yıldır müzik yapıyorum. Hayatımın bir dönemi yurt dışında geçti ve burada müzik dışında işler de yaptım fakat bu benim tercihimdi. Şimdi bakıyorum müzisyenler farklı farklı işler yapmak zorunda kalıyorlar; motokuryelik, paket servisi... Biz emekçi insanlarız, her koşulda hayatımızı onurumuzla kazanırız. Ama insanların hayatlarını adadıkları mesleklerini yapma olanaklarını ellerinden almaya kimin hakkı var?

Ne yapayım ben? 56 yıl insanlara rahatsızlık vermişim demek ki. Daha dün İzmir Sinema ve Müzik Festivali'nde, bu ülkede iz bırakmış dört büyük isimle birlikte bana "Yaşam Boyu Onur Ödülü" verdiler. Bir tarafta bu var, diğer tarafta biri çıkıyor diyor ki "kusura bakmayın, rahatsız etmeyin"... Düşünebiliyor musunuz, ona göre 56 yıl bu ülkede rahatsızlık veren birine böyle bir ödül veriliyor. Gencecik insanlarımızın gelecekten hiçbir beklentileri yok bugün. Bir müzisyen için enstrümanı satmak zorunda kalmak ne acı bir şey biliyor musunuz! Gençlerimiz ya yurtdışına gitmek istiyorlar ya da maalesef hayatlarına son veriyorlar. Yazık değil mi bu gencecik çocuklara! Ayrıca tüm bunları sahnede çalan müzisyenler olarak düşünmeyin. Çok büyük bir sektör burası. Tüm bu insanlar bir buçuk yıldır çok büyük sıkıntılar çekti. "Rahatsız etmeye hakkınız yok" diyor. Kim rahatsız oldu gerçekten peki? Asıl biz rahatsız olduk! Bu yaşadığımız, son derece ideolojik ve müdahaleci bir yaklaşım; müziğe karşı, sanata karşı. Heykelleri yıktılar bu ülkede "ucube" diyerek. Sonra da heykele merak saldılar biliyorsunuz. Görüyoruz hep birlikte, karpuzundan semaverine kadar... Sanat nedir? Estetiktir bir defa. Bu da bu zihniyetten çıkmaz. 

Cem Yarkın (Yapıcılar): Çok sıkıntılı bir salgın süreci yaşadık, yaşıyoruz. Bu süreç, getirdiği tüm sıkıntı ve acıların yanında bize, birlikte hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu öğretti en çok. Müzisyenler de yan yana gelmeyi, birlikte hareket etmeyi öğreniyorlar. Yapılan açıklama sadece sanat düşmanlığı, müzik düşmanlığı değil; bunlar insana düşman, emeğe düşman. Rahatsız ediyormuşuz; kusura bakmasınlar! Yan yana geliyoruz ve örgütleniyoruz. Daha çok rahatsız olacaklar.

İrfan Alış (Peyk): Bu karar öncelikle saçma sapan bir karar ve halktan ne kadar kopuk olunduğunun da bir kanıtı. Müzisyenler bu karara uymamalı çünkü bu mantık dışı ve tamamen ideolojik bir karar.

Halk olarak bizim yaşam hakkımızı, çalışma özgürlüğümüzü kısıtlamak istiyorlar. Buna karşı durmalıyız ve bence tek çözüm sivil itaatsizliktir, bu kararı yok saymak gerekir.

Devlet olmak demek halkını ezmek demek değildir. Buna karşı durulmalı!