İzmir Narlıdere'deki Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) skandallarla anılmaya devam ediyor. Üniversiteye bağlı Tıp Fakültesi Hastanesi'nin acil bölümünde bir süredir yaşanan kriz son günlerde üstü kapatılamaz hale geldi.
Kötü çalışma koşulları, mobbing ve düşük ücretler nedeniyle yaklaşık 1-1,5 yıldır asistan dayanmayan acildeki asistan açığı dekanlık tarafından başka bölümlerden devşirilerek kapatılmak isteniyor.
soL'un edindiği bilgiye göre, diğer uzmanlık alanlarında görevli asistanların acile kaydırılması planlanırken, durum henüz yazılı olarak bildirilmiş değil. Öte yandan kaydırma yapılması istenen asistanların söz konusu karar nedeniyle rahatsız olduğu öğrenildi.
Çalışmadıkları alanda görev yapacaklar
Görevlendirmelerin yapılması durumunda, acil asistanlığı tecrübesi bulunmayan başka bölümlerden gelen hekimler acilde görev yapacak. Bu durumda hem hekimler sınav kazanıp tercih ettikleri alanda görev yapamamış olacak hem de hastaların tedavisi sırasında karşılaşılabilecek tehlikelerin kapısı biraz daha aralanmış olacak.
DEÜ acile neden asistan dayanmıyor?
Geçtiğimiz yıllarda soruşturma, sürgün haberleriyle gündeme gelen DEÜ Hastanesi çalışma koşulları açısından iyi bir üne sahip değil. Sağlık emekçilerinin uğradığı baskı zaten daha önceden biliniyor.
Ancak, neredeyse her hastanede ağır koşullar altında çalışan asistan hekimler, özellikle DEÜ acilinde adeta köle gibi çalıştırılıyor. Günde 13-14 saatlik çalışma, artık kabullenilmiş durumda. Öğlen başlayan acil nöbeti ertesi gün gece bitiyor. Asistan hekim bir sonraki sabah da mecburen işe gidiyor. Acil asistanı ayda 11-12 kez acil nöbeti tutuyor.
Hastaneye, bulunduğu konum itibariyle çok hasta geliyor. Acildeki asistan hekimlereyse "döner sermayeyi" artırdığı için, "hastaya hızlı bakılacak yeşil alanda hasta beklemeyecek, çok hastaya bakılacak" baskısı yapılıyor.
Maddi karşılığını da alamıyorlar
Hastanede, hemşiresinden, personeline her alanda çalışan sayısı yetersiz. Bunun bir sonucu olarak asistan hekimler "angarya" denebilecek, görevleri dışındaki çok sayıda işi de yapmak zorunda kalıyor. Bir cihaz bozulduğunda bile hekim sorunu çözmeye çalışıyor.
Üstelik bu çalışmanın maddi karşılığını da alamıyorlar. Ek ödemelerine zam gelmeyen, yalnızca aldıkları çıplak ücret zamlanan asistanlara döner sermayeden yapılan teşvik ödemesiyse hastaneden hastaneye değişiklik gösteriyor. Hekimler arası ödemeler eşitsiz.
Örneğin doğuda 40 bine varan ek ücretler, İzmir'deki hastanelerde 10-15 bin liralar bandında. DEÜ'de bu miktar yaklaşık bin 200- 5 bin lira arasında.
Çalışanlar fakülte dekanından rahatsız
Rektör Nükhet Hotar'ın yakını olduğu iddia edilen, göreve yeni getirilen ve her bölümden asistan isteyerek acildeki istifaların önüne geçmeye çalışan dekan Prof. Dr. Figen Coşkun'unsa anabilim dallarına muhtıra niteliğinde yazılar gönderdiği söyleniyor.
Çok sayıda hocanın istifa ettiği hastanede asistanlarla birlikte hemşirelerin de durumdan memnun olmadıkları yer değişikliği ya da istifa talep edecekleri konuşulanlar arasında.
Diğer personelin de huzursuzluğu gün geçtikçe artıyor. Örneğin sekreterlere, her hastaya kullanılan tıbbi ilaç ve sarf malzeme girişini takip etmelerinin söylendiği, kaçak olmaması için yoğun baskı yapıldığı ve hatta bunun için ekipler kurulmak istendiği konuşuluyor. Sekreterler de tüm bu işler nedeniyle isyanda.
Hastanede her şey parayla!
Hastanenin ticarethaneye döndüğü söylenirken, bu durumdan hem hastalar hem sağlık çalışanları şikayetçi. Hastanede yatan hasta bir işlem yaptırmak ya da yaptırdığı işlemin sonucunu hızlandırmak için bile "vezne"ye giderek 300-500 lira para ödüyor. Hastane neredeyse her işlemden para alıyor.
Acilde de durum farksız. Örneğin karın ağrısı şikayetiyle giden hastanın karın ultrasonunun bile hekimler tarafından sisteme ayrı bir işlem olarak girilmesi baskısı yapılıyor. Böylelikle hastane bu işlemden de ayrıca ücret alıyor.