Bolivya’da darbeyle iktidara gelen cunta, Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) 327 milyon dolarlık borç alma kararını “Covid-19’la mücadele” kapsamında kabul etti. Sosyalizme Doğru Hareket’in (MAS) 6 Eylül’de yapılması beklenen seçimlerdeki başkan adayı Luis Arce Catacora, Pazar günü yaptığı açıklamada, IMF’den 327 milyon dolarlık borç alma kararı konusunda darbe hükümetinin Bolivya halkına yalan söylediğini belirtti.
Arce, Radio San Gabriel’e verdiği söyleşide, “Bize tekrar yalan söylediler, hükümet yetkilileri parayı koronavirüsle savaşmak için kullanmak istediklerini söylediler, ancak Yüksek Kararnameyi analiz ettiğinizde bunun doğru olmadığı açıkça görülüyor, çünkü IMF'den alınan kredi, mali açığı kapatmak ve dış ödemeler dengesini sağlamak için” diye konuştu.
Kendisi de bir iktisatçı olan ve Evo Morales’in kabinesinde bakanlık görevinde bulunan Arce, bunun IMF kredisinin koşulları hakkındaki önceki uyarılarının kanıtı olduğu görüşünü savunuyor. Arce bunun özellikle, daha sonra faiz oranlarını daha esnek hale getirmek için mali açığı azaltma şartının karantinadan sonra ulusal para biriminin devalüasyonuna yol açacağı görüşünde.
Arce, “Bu kararnamenin özüne bakıldığında, bu yeni kaynakların çoğunun ödemeler dengesini sağlamak ve mali açığı kapatmak üzere belirlendiği kesin olarak görülüyor... Kaynaklar sözde sağlık harcamalarına ve koronavirüs ile mücadeleye gidecekti. Yani bize yalan söylediler” sözlerini kullandı.
Ayrıca Arce, rejimin “ayrıntılarını gizlemeye ve halka yalan söylemeye çalıştıkları için” kredi ile ilgili tüm belgeleri Yasama Meclisi’ne iletmediğine dikkat çekiyor. Yasama Meclisi’nde darbeye rağmen MAS çoğunluğu korumayı başarmıştı.
Radio San Gabriel’e konuşan Arce, "Bu kredi onaylanırsa, Bolivya ekonomisini yeniden etkinleştirmek ve yeniden inşa etmek için kamu yatırımları yoluyla bir kaynak enjeksiyonu yapması gereken bir zamanda para birimi devalüasyonu ve kamu harcamaları kesintileri olacak" dedi.
IMF kredilerini "hain"ce olarak değerlendiren Arce, 327 milyon dolarlık bir kredi için ülkenin "ipotek" altına alınacağını söyledi.
IMF kredisinin aslı nereye dayanıyor
IMF, Nisan ayında Bolivya’ya “Covid-19 pandemisi yardımı” adı altında 327 milyon dolarlık kredi vermeyi kabul etti. Söz konusu kredinin adı “yardım” olarak geçse de, bunun IMF’den alınan bir borç olduğu su götürmez bir gerçek ve bu borcun koşullarının tamamı, kendi kendisini başkan ilan eden Jeanine Áñez’in hükümeti tarafından hâlâ kamuoyuyla paylaşılmadı ya da Meclis'e veya Senato'ya gönderilmedi. ABD destekli Áñez hükümeti elindeki parayı harcamak ya da en azından nasıl harcadığını gizleyebilmek konusunda çok da iyi bir tablo kaydedebilmiş değil. Darbeden önce bölgenin en hızlı büyüyen ekonomisine sahip olan Bolivya’da darbeyle beraber hayati altyapı projeleri çöpe atılmış durumda.
İptal edilen projeler arasında kent içi toplu taşıma projeleri ve lityumun endüstrizasyonu da bulunuyor.
Öte yandan pandemi sırasında halkı koruyacak önlemleri almayı ve sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerde halka herhangi bir gıda yardımı ulaştırmayı başaramayan Bolivya Hükümeti’nin Sağlık Bakanı’na yönelik soruşturma sırasında İspanya’dan tanesi 27 bin 683 dolara 179 solunum cihazı satın alınması gündeme gelmişti. Bu skandalın ortaya çıkmasının ardından Sağlık Bakanı sadece ev hapsine mahkum edilirken, skandala karışan diğer cunta yetkilileri ABD’nin Miami bölgesine gönderilmişti.
Pandemi sırasında gündeme gelen bir diğe konuysa ordunun silahlandırılması ve yeni silah alımları oldu. Darbenin ardından beklediklerini bulamayan ve yeterli fon ve “ödül” alamadıklarından şikayetçi olan polislerse, geçtiğimiz günlerde yer yer akerlerle fiziksel kavgalara giriştiler.
Bütün bunlar olurken, hükümetin içinde bulunan ABD'li Erick Foronda’nınsa varlığı gizlenmiş değil. ABD vatandaşı Foronda 25 yıldır La Paz’daki ABD Konsolosluğunda danışmanlık yaparken, darbenin hemen ardından Áñez’in en üst düzey danışmanlarından biri olarak atandı. CIA’yle organik bağının olduğu Latin Amerika medyasında sıkça günde getirilen Foronda’nın, darbenin ardından basın kuruluşlarının ve Bolivya’nın kamu iktisadi teşebbüslerinin kapatılmasında birinci elden rol oynadığı biliniyor.
Nereden nereye
2006'dan askeri darbeye kadar uygulanan neoliberalizm karşıtı programla Bolivya ekonomisi yıllık ortalama yüzde 5 büyüdü. Bu oran 1951 ile 2005 arasında yüzde 2,8 idi. Doğal kaynaklar, özellikle hidrokarbonlar bu süreçte kamulaştırıldı. Hidrokarbonun kamulaştırılması 13 yılda ülke ekonomisine 37 milyar 484 milyon dolar ek gelir sağladı.
2006 yılında hükümet, büyük yabancı alıcılar ile anlaşmalarını yeniden müzakere ederek ülke endüstrisini kamulaştırmaya başladı, ayrıca devlete ait gaz şirketi Yacimientos Petrolí feros Fiscales Bolivianos'u (YPFB) yeniden inşa etti.
2019 yılında ülkenin GSYİH'si 40 milyar 885 milyon dolara ulaştı, 2005 ve 2018 arasında, 1,8 milyon insan aşırı yoksulluktan çıktı. Darbeden önce yoksullukla mücadele kapsamında her yıl Bolivya nüfusunun yüzde 31,1'i devletten teşvik veya yardım alıyordu. 2006 yılında yoksulluk oranı yüzde 60'ken darbeden önce bu sayı 35’in altına, aşırı yoksulluk oranıysa 2006'da yüzde 37,7'den yüzde 15,2'ye düştü.
Bu süreç sonucunda 2017 yılında Evo Morales, ülkesinin Dünya Bankası ve IMF'den ''tam bağımsızlığını'' açıklamıştı.