El Buti’yi kim öldürdü?

Sevra Baklacı'nın “El Buti'yi kim öldürdü? başlıklı yazısı 24 Mart 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Vahşi eylemlerinde kendilerince bir başarı elde ettiklerinde zafer havasına girip moralleri yükselen “muhalifler”, hemen ardından başka eylemlere girişiyor şiddetin dozunu her yerde arttırıyorlar.

Halep’te kimyasal silahlarla yaptıkları katliamın ardından Şam’daki bir camide ders verdiği sırada Büyük Alim Muhammed Said Ramazan El Buti’yi hedef alan bir intihar saldırısı düzenleyerek, aydınlara yönelik katliamlar zincirine bir halka daha eklediler.

Buti’nin Emevi Camii’nde her Cuma günü verdiği hutbe, yıllardır Şam’daki Suriye Devlet Televizyonu’ndan canlı yayınla verilirdi.

İlerleyen yaşı sebebiyle birilerinin yardımıyla minbere çıkar, ayakta zor dururdu. Zihni ise dipdiriydi. Mükemmel bir Arapça ile kurduğu her cümle değerliydi. Ezbere konuşan, hurafe anlatan, şekilci din adamlarından değildi Buti. Büyük bir öğretiye sahipti.

Gericiliğe ve radikal dincilere karşı her zaman mücadele verdi. Mezhepleri birbirine yaklaştırmaya çalıştı. Suriye’de var olan ve tüm kışkırtmalara rağmen korunan mezhepler arası hoşgörüde, onun çok büyük katkısı vardır.

Fidel Castro, “Din toplumların afyonu olabilir ancak olmayabilir de. Dine sadece bu yönden bakmak körlük olur. Eğer din ahlaksız bir insanı ahlaklı hale getirebiliyorsa asla bir afyon olarak kabul edilemez, aksine iyiye hizmet eden bir olgu olarak karşımıza çıkar. Aslolan ahlaktır. Ben ateistim ancak dinin bu yönünü iyi anlamak gerektiğini düşünüyorum” der. El Buti dini iyiye hizmet edecek şekilde kullananlardandı. Sadece din adamı değil, aynı zamanda bilim ve fikir adamıydı.

Böyle büyük bir alimin Esad’ın yanında durmasını hazmedemeyen bazı Türk basın kuruluşları, El Buti’nin Esad’ın yanında görünmesinin rejimin baskı ve tehditleri nedeniyle olduğunu söyleyerek, aslında onun muhalif olduğunu ima etti.

“Kahraman ordumuz çalışırken eğer bizler bir şey yapmaz da evlerimizde oturuyorsak, Allah’tan utanmalıyız. Allah’tan biz ve onlar için başarı istiyoruz. Allah’a yemin ederim ki, bu ordunun fertleri ile sahabe arasında hiçbir fark yoktur” diyen El Buti’nin Esad karşıtı oldugunu iddia etmek ahlak yoksunluğudur.

Bu iddiayı desteklemek için de tüm ailesini Türkiye’ye gönderdiğini ve bir süre sonra kendisinin de gitmeyi planladığı yalanını eklediler.

Peki, El Buti neyin bedelini kanıyla ödedi? Halkın ve yönetimin yanında açıkça durmanın bedelini... Tüm hutbelerinde insanlara birlik olma ve vatanı savunma çağrısı yaptı. Ve ailesini Türkiye’ye göndermedi. Hatta torunu, o camide onunla birlikte can verdi.

Aynı kanallar “muhaliflerin” camideki intihar eyleminden yönetimi sorumlu tuttuğunu söyleyerek, emperyalistlerin ucuz birer oyuncağı olduğunu da bas bas bağırmış oldular.

Yakin bir tarihte Halep’teki Buyuk Emevi Camii’ni tekbir eşliğinde yakıp yıkan Nusra Cephesi ise yaptığı açıklamada saldırıyı kınayarak(!) “Bu saldırıyla hiçbir ilişkimiz yoktur, bizler Allah’ın evlerine saldırmayız” ifadesini kullandı. Tam bir akıl tutulması!

El Buti’yi kimin katlettiğini ben soyleyim: Onun yıllarca hatipliğini yaptığı, onunla özdeşleşleşen Emevi Camii’nde namaz kılma hayali kuranların her türlü desteği verdiği, tüm insani değerlerden uzak olan ve din adına savaştıklarını iddia eden kiralık katillerden başkaları değil...