Duşakabinoğulları Devleti Tarihi

Nihal Atsız “Türkçü-Turancı” fikrin son temsilcilerinden biriydi. Tartışmasız bir ırkçıdır. Yalnız ırkçılığı tartışmasız olmakla birlikte “Müslümanlığı” tartışmalıdır. Türkçü-Turancılar Türklerin en eski dini “Şamanizm’e” inanma eğilimindedir. Arabist Türk, Türk-İslamcı MHP’den ayırıyoruz.

İşte o Atsız, 1969 yılında dergisi “Ötüken”de “16 Devlet Masalı ve Uydurma Bayraklar” başlıklı bir makale yayınladı. TRT kaynaklı bir takvimde Türklerin şimdiye kadar 16 büyük devlet kurduğunu, bu yüzden Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldız bulunduğu iddiasını görünce şaşakalmıştı. Çünkü daha önce böyle bir iddia ile karşılaşmamıştı. Şaşkınlığı makalesinin çıkış noktasıdır. 

“Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızın 16 büyük Türk devletini temsil ettiği hakkında şimdiye kadar benim hiçbir bilgim yoktu. Bu gibi konularla ilgilenen birisi olarak ben bu sembolü bilmedikten sonra acaba bunu kimler biliyordu? Yoksa bu da bir millî sırdı da ancak şimdi mi açığa vurulması uygun görüldü?” Makalesi bu sorularla başlıyor.

Halbuki kendisi, Karamanoğlu gibi irili ufaklı devletçikleri de hesaba katarak sayının 50 civarında olduğunu hesaplamaktadır. Ayrıca ona göre 50 devlet kurmayı başarı saymak da ahmakçadır. Öyle ya, sormazlar mı “elli devlet kurdun da neden hiçbirini yaşatamadın?” diye. Şöyle devam ediyor: “16 muhayyel Türk devletinin 16 bayrağı da tamamen hayalî, uydurma ve yakıştırmadır. Bir kere, eski Türklerde bayrak yok, tuğ vardır. Bayrak, tuğun gelişmesiyle daha sonraki yüzyıllarda doğmuştur. Yine bilindiği gibi eski Türklerde bir tek millî bayrak değil, türlü türlü bayraklar vardır. Osmanlı Türklerinin bayraklarından çoğu bilinmektedir. Her askerî birliğin, her korsanın, her kumandanın ayrı bayrağı olduğu malûmdur. Tek millî bayrak fikri yavaş yavaş gelişmiş ve bizim bugünkü bayrağımız son şeklini Sultan Abdülmecid zamanında almıştır.”

Özetle 16 Türk devleti 1960’lı yıllarda imal edilmiş kaynağı belirsiz bir uydurmadır. Uyduran konunun öylesine cahilidir ki Hun bayrağına “ejder mi, semender mi, kertenkele veya dinozor mu olduğu belli olmayan acayip yaratık” koymuştur. Ayrıca listedekilerin bazıları Türk, bazıları da devlet değildir. Eldeki öyle gelişigüzel bir listedir ki, KKTC kurulunca bu devletler arasına eklenmiş, 16 sayısını korumak için listeden “Batı Hun İmparatorluğu” çıkarılmıştır. Sonra KKTC çıkarılıp Batı Hun İmparatorluğunun itibarı iade edilmiştir. Mühim olan devletlerin sayısı değil kutsal “16” sayısının muhafazasıdır. Ha bir eksik ha bir fazla, sonuçta Duşakabinoğulları Tarihini yazıyoruz şunun şurasında! 

***

Aslında ortalıkta yıldızlı bir fors var. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra devleti temsil edecek bir arma arayışına girilmiş. Komisyonlar oluşturulmuş, yarışmalar düzenlenmiş. “Bozkurt” olsun diyen olmuş, “Ergenekon” yapalım diyenler çıkmış. Telif ve Tercüme Heyeti üyesi Ahmet Zeki Velidi Bey (Togan) “bunlar Moğol efsaneleri” diye itiraz etmiş. Ay yıldız, kalkan ve buğday başağında karar kılmışlar sonunda. Fakat uzun uğraşlar ve tartışmalardan sonra oluşturulan bu arma, bilinmeyen sebeplerden ötürü uygulamaya konmamış.

Rivayete göre Mustafa Kemal 1922’de İzmir gezisi sırasında aracında kullanmış eldeki forsu. Devlet kaydına geçmemiş ama. Neden sonra Finikeli bir narenciye tüccarı götürüp Anıtkabir’e hediye etmiş, “bende kalmasın” diye. Varlığını o tüccara borçluyuz… Mantıklı. 1922’de her şeyin kaybedildiği bir noktada kim devlet sayımı yapmaya kalkışacak ki? 

1960’lı yıllarda uydurma ortaya atılınca devlet kurumları da birbirleri ile yazışmaya başlamış. Türk Tarih Kurumu’na “Cumhurbaşkanlığı forsundaki güneş ve yıldızların manasını” sormuşlar, misal. Onlar da kayıtlarda bir bilgi olmamakla birlikte forstaki yıldızların 16 Türk devletini, güneşin ise Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil ettiğini sandıkları cevabını vermiş. Altına da 16 devletin gözden geçirilmesi gerektiği notu düşülmüş. “Uydurduk bari altını dolduralım” uyarısıdır.

Prof. Dr. Coşkun Üçok’a sormuşlar bir de. Cumhurbaşkanlığı forsundaki güneşin Türkiye Cumhuriyeti’ni değil devlet başkanlığını simgelediğini, etrafındaki yıldızların ise süsten başka bir şey olmadığını belirtmiş. Akla en yakın açıklama budur. Uydurulmuştur.

***

Peki 16 değilse kaç devlet var gerçekte? Kim bilebilir? “Türk” deyimi 17. yüzyıl icadı. Türklerin bir millet olduğu iddiası 19. yüzyılın sonunda ortaya atıldı. Türklere bir tarih uydurma çabasını Cumhuriyete borçluyuz, Türk Tarih Tezidir ve adı üstünde hâlâ bir tezdir. O bulanıklıkta tarihte imparatorluk, devlet, beylik, atabeylik ve hanlık olarak kurulan 120’ye yakın Türk topluluğu olduğu ileri sürülüyor. Türklerle Moğollar fazlasıyla kaynaşıp bir tür Türko-Moğol sentezine dönüştüğü için bunların da hangisinin Türk hangisinin Moğol olduğu belli değil. Eksiltmeler arttırmalar kaçınılmaz haliyle. 113 olarak “tespit eden” var, 128’de karar kılan var. Bunların da devlet mi, kabile mi, yoksa aşiret mi olduğu belirsiz. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin son Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde 23 Türk devleti saptamış görevliler. “16 yıldız” kutsal ve değiştirilemez olduğundan Avarlar-Peçenekler-Kumanlar-Bulgarlar bir grup, Hazarlar-Türgişler-Karluklar başka bir grup, Altınorda-Çağatay-İlhanlı devletleri de bir grup yapılmak suretiyle listelenmiş, üçe indirgenmiş ve böylelikle 16 yıldız korunmuş olmuş. 23 yapsak? Olmuyor öyle...

Hatay Devlet Başkanı Tayfur Sökmen’in oğlu Murat Sökmenoğlu 1981’de cumhurbaşkanlığına müracaat etmiş. “Cumhurbaşkanlığı forsunda malumu aliniz 16 yıldız var. 17. Türk devleti büyük Atamızın sağlığında iltihak edilmediğinden Hatay simgelenemiyor” demiş, Hatay devletinin de forsta temsil edilmesi isteğinde bulunmuş. “16 Türk devleti belli başlı büyük devletleri gösterir. Hatay devleti kısa ömürlü ve geçiş devletidir” deyip geri çevirmişler. Yürürlükte olan Türkiye Cumhuriyeti değil “Kutsal 16 Devleti”dir ve Duşakabinoğulları Devletinden bir öncekidir! 

***

Geldik bugüne. Artık kimse kuşku duymuyor kutsal 16’nın varlığından. Hatta yeni Saray’da ete kemiğe büründürdüler.  

Baktım nasıl yapmışlar diye. Muhafız Alayı Komutanlığı, madem Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldız var, yıldızların temsil ettiği Türk devletlerini Saray içinde de sembolize edelim demişler. Çağırmışlar askeri terziyi, demişler böyle böyle, tarif etmişler. Uydurma sonuçta, neyi tarif edeceksin? Garibim terzi emir kulu, işe koyulmuş. Ona etek, buna entari, dik dik nereye kadar? Tıkanınca almış bornozu, geçirmiş yakasından süslü bir şerit, bu da 16 Türk devletinden birinin kıyafetine dönüşmüş. 

Dikilen üniformalar Muhafız Alayı askerlerine giydirilip sarayın merdivenine dizilmeleri istenmiş. Tesadüf, 16 Türk devletinin kostümlü gösterisi Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Saray ziyaretine denk gelmiş. Zavallı adam, merdivenin önünde neler yaşamıştır kim bilir…

***

Her neyse, kostümlü 16 gösterisinin fotoğrafları basına düşünce, yaratıcı arkadaşlardan biri bizim bornozlu askere “bu olsa olsa Duşakabinoğulları Devletinin temsilcisidir” deyiverdi. O kıyafet böylece ünlendi, geri kalan 15 Türk devletini ezdi geçti. 

Hiçbir çabadan kaçınmayıp araştırdım bornozuyla ünlenmeden önce hangi devletmiş diye. “Cumhurbaşkanlığı Kaynakları” listeleyip basınının eline tutuşturmuş sağ olsun. O sayede “Kutsal 16”nın sırrına da varmış oluyoruz.

Aktarıyorum ileride lazım olur diye. 

Saray merdiveninin sağında yer alan muhafızlar (yukarıdan aşağıya): Babür İmparatorluğu, Hazar Kağanlığı, Uygur Kağanlığı, Avar Kağanlığı, Harezmşah Devleti, Gazneli Devleti, Altınordu Devleti ve Karahanlı Devleti.

Merdivenin solunda yer alan muhafızlar (yukarıdan aşağıya): Osmanlı İmparatorluğu, Göktürk Kağanlığı, Timur İmparatorluğu, Selçuklu İmparatorluğu, Akhun İmparatorluğu, Avrupa Hun İmparatorluğu, Batı Hun İmparatorluğu, Büyük Hun İmparatorluğu. 

Anlayacağınız bizim bornozlu arkadaş gerçekte “Hazar Kağanlığı”nı temsil ediyor. 

29 Ekim “kabul töreni”ne gidenleri de avluda karşıladı arkadaşlar. Arkada mehteran takımı iş üstündeydi. Papyonlu abiler, dekolteli ablalar aralarından geçerek Cumhuriyet kutlamasına katıldı. Sahneyi gözümüzde canlandırmayı, üşenmeyip videoya kaydeden bir davetliye borçluyuz. 

Videoyu huşu içinde izlerken gözlerim bornozlu arkadaşı aradı istemsiz. Göremedim ama endişelenmedim, oralarda bir yerlerde olduğundan eminim.

Endişem “kutsal 16” içinde son Türk Devletinin olmaması. Yıkıldı mı ne?