Öğretmenlerimiz de ayağa kalkar mı?

Onur Seçkin'in “Öğretmanlerimiz de ayağa kalkar mı?” başlıklı yazısı 4 Ocak 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

“Ayağa kalkma” ifadesini, AKP’nin ülkeyi adım adım savaşa doğru sürükleyen politikalarına ve üniversitelere yönelik saldırganlığına karşı öğrencisiyle, akademik ve idari personeliyle 2012’nin son günlerine damgasını vuran ODTÜ direnişinden ödünç alıyorum. ODTÜ 2013’e daha fazla umutlu girmek için bize moral verdi. Şimdi AKP’nin 10 yıllık yıkım politikalarına karşı ayağa kalkma sırası farklı meslek alanlarından emekçilerde.

Bugün okul öncesinden ortaöğretimin sonuna kadar farklı kademelerde devlet okullarında ve özel okullarda görev yapan yaklaşık 900 bin öğretmenimizin, 2013’de emekçilerin mücadelesinin önemli bir parçası olması için artık kaybedecek vakitleri yok. Öğretmenlerin hak mücadelesi eğitimin ve okulların dönüştürülmesine karşı verilen ideolojik ve siyasal mücadeleyle bir arada yürümek zorunda. AKP piyasacı ve gerici uygulamalarını sınıflarımızdan öğretmenler odasına, okul bahçelerinden konferans salonlarına kadar derinleştirmeye çalışırken, ilerici öğretmenlerimize önemli sorumluluklar düşüyor. Bugün öğretmenler odası imamlarla dolduruluyorsa, konferans salonları kapılarını öğrencilerin hazırladığı bir etkinliğe kapatırken, gericilerin türlü etkinliklerine sonuna kadar açıyorsa, okulların bahçeleri otopark olarak kiralanıyor, okullar tümden satılmaya hazırlanıyorsa, derslerimizde girişimciliği öğrencilere değer diye öğretmemiz bekleniyorsa tüm bunlar birer mücadele başlığıdır.

Neo-liberal politikaları uygulayan tüm ülkelerde, öğretmenlerin haklarına ve çalışma yaşamlarına yönelik yeni saldırılar öncesinde öğretmenleri itibarsızlaştırmak ve eğitimdeki başarısız sonuçları öğretmenlerin yetersizliği iddiasıyla ilişkilendirmek amaçlanır. Türkiye’de de en yetkili ağızlardan, öğretmenlerin az çalışıp, çok tatil yaptığı gibi söylemler ve “yem bekleyen güvercinler” gibi aşağılayıcı ifadelerle öğretmenler toplumun önünde küçük düşürülmeye çalışılırken AKP, bugüne kadar yapılanların üstüne, öğretmenlere karşı daha kapsamlı bir saldırının hazırlığını yapıyor. Eğitim yatırımlarına ayrılan kamu kaynaklarını yıldan yıla azaltıp okulları kaderine terkedenler, müfredatların içini tamamen boşaltıp bilimsel düşünceyi okullarda mumla aranır hale getirenler, kaçınılmaz başarısızlığın sorumluluğunu öğretmenlere yükleyip, yeni saldırılarını meşrulaştırarak yol almak istiyorlar.

AKP’nin 2013 programında okulları performans temelli yönetim sistemi içerisine almak da var. Yeni hedefleri, öğretmenleri birbirleriyle karşı karşıya getirerek, meslektaş gibi değil de puanlarını yarıştıran rakipler olarak davranmalarını sağlamak. Onbinlerce atama bekleyen öğretmen bir tarafta, yeni adımlarla esnek, kuralsız ve güvencesiz bir iş yaşamının parçası haline getirilmek istenen görev yapan öğretmenler diğer tarafta.

Bugün ilerici öğretmenlerimiz okullarında öğretmen arkadaşlarına, öğrencisine ve velisine karşı birer gece feneri olmak durumunda. AKP gericiliği ve piyasacılığı frensiz ilerlerken, bu tekere çomak sokacak olan öğretmenlerin öreceği örgütlü dirençtir. AKP’nin eğitimi içine sokmaya çabaladığı karanlık, “biz rakip değil meslektaşız, birbirimize sahip çıkarız” diyen öğretmenlerin seslerini yükseltmesiyle aydınlanacak. Öğretmenlerimiz bir taraftan haklarına sahip çıkarken, öğrencisini, velisini de AKP karanlığına teslim etmeyeceğini kendi okulundan başlayarak gösterecek.

ODTÜ bize cesaret, akıl ve kararlılıkla örülmüş bir mücadelenin çevresini nasıl harekete geçirebildiğini ve AKP’yi nasıl geriletebildiğini bir kez daha gösterdi. Gericilik okulları kuşatır öğrencilerimizi aydınlatacak kitaplar yasaklanırken, okullarımız satılığa çıkarılır haklarımıza yönelik saldırılar artarken, öğretmenlerimiz daha fazla susabilir mi?

Şimdi öğretmenler için de cesaret, akıl ve kararlılık zamanı.