Trabzon Sanat Günleri’ni Gezi’ye çıkardık

Son yıllarda yaptığı etkinliklerle kentin kültür-sanat yaşamına önemli katkılar sağlayan Trabzon Sanatevi, bu yıl beşincisini gerçekleştirdiği Sanat Günleri ile çıtayı biraz daha yükseğe kaldırarak doyurucu ve kapsamlı bir programa imza attı. Sanata ve sanatçıya baskıların artığı bir dönemde sağlam ve tutarlı duruş sergilemesi açısından Trabzon Sanatevi’nin bu etkinliği gerekli yerlere bir cevap niteliğindeydi. 1-9 Haziran tarihleri arasında gerçekleşen Sanat Günleri’nin bu yıl ki en önemli özelliği ise Taksim Gezi Parkı Direnişi ile başlayıp bütün ülkeye yayılan eylemlerin odağında yapılmasıydı. 31 Mayıs gecesi başlayan direnişin hemen ertesi gününe rastlayan açılışta ufak bir değişiklik yapılarak horon ve benzeri müzikli seremoniler kaldırıldı. Sade bir girişle normal program akışına devam edildi.

Etkinliklerin başlaması ile birlikte bazı sığ eleştiriler de oldu.
Dediler ki ülkenin her yeri direniş halinde iken bu etkinliklerin ne gereği var?

Birincisi bu etkinlikleri sürdürürken bir ayağımız sanat evinde bir ayağımız da meydanlardaydı. Kaldı ki gerek Taksim Gezi Parkı’nda gerekse Ankara Kuğulu Park’ta
bir araya gelenler daha çok sanatsal etkinliklerle tepkilerini ortaya koydular. Kütüphaneler açtılar, sergiler düzenlediler, müzik yaptılar. Sonuçta ağaçlara sahip çıkmak gibi görünen eylemlerin asıl iteleyici nedeni iktidarın faşizan uygulamalarının halkta birikmiş öfkesiydi. Bu isyanın içinde başat konumda olan ise sanatı etkisizleştirme ve baskıyla kontrol altına alma girişimlerine karşı direnişti. Bu anlamda Trabzon Sanatevi, etkinlikleri sürdürerek üstüne düşen görevi yapmıştır.

İkincisi gelen konuklarımızla yapılan söyleşilerde ana tema Taksim’den başlayarak tüm ülkeye yayılan direnişin ruhu ve geleceği üzerineydi. Doğan Hızlan, Cevat Çapan, Şükrü Erbaş, Haydar Ergülen, Latife Tekin, Zeki Demirkubuz gibi önemli isimler duyarlılıklarını ve düşüncelerini sanatseverlerle paylaştılar. Hatta Şükrü Erbaş ve Haydar Ergülen Trabzon'daki eyleme katılarak çapulcularla omuz omuza yürüdüler. Hem sanatsal faaliyetlerini yürüttüler hem de direnişin sesi oldular. Ve konukların birçoğu gece Taksim'de ertesi gün Trabzon'daydı. Oradaki havayı ve direnişçilerin duygularını sıcağı sıcağına Trabzonlulara aktardılar. Böylelikle etkinliklerde yükselen sanatın sesi alanlardaki direnişçilerin sesine karıştı. Sanatın ve sanatçıların bir görevi de bu değil mi?

İlk gün konukları arasında oyunca-yazar Nilüfer Açıkalın da vardı. 31 Mayıs gecesi direnişinde gazdan etkilenip hastanede tedavi altına alındığından programına katılamadı.

Sanat evi üye derneklerince hazırlanan fotoğraf, karikatür, resim ve şiir sergileri 9 gün boyunca sanatevi bahçesinde sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Film ve belgesel gösterimlerinden, tiyatro oyunlarına, şiir ve müzikten resim sergilerine kadar sanatın her alanı bu etkinlikler sayesinde kendini temsil etme olanağı buldu.

Dışarıdan gelen konukların yanında yerel yazar ve şairlerin de katkı koyduğu etkinlikler geniş katılımlı bir kaynaşma ve tanışmayı da sağladı. Bunun ötesinde uzun yıllar hep olumsuz haberlerle gündeme gelen Trabzon’un üzerindeki kara bulutları atmasına ve yeniden kültür-sanat kenti olarak anılmasına neden oldu. Kentin yüzünün yeniden sanata döndürülmesinde en önemli pay kuşkusuz Trabzon Sanatevi’nin. Çok kısıtlı olanaklarla beş yıldan beri bu etkinlikleri düzenleyen sanat evi son iki yıldır çıtayı yükselterek yerelden ulusala taşıdı. Davet ettiği önemli kişilerle ve doyurucu programlarla ülke sanatında biz de varız demeyi başardı.

Trabzon Sanatevi’nin gelecek yıllarda daha da gelişerek ve özgünleşerek güzel işlere imza atacağına inanıyorum.

Bu yıl Trabzon Sanat Günleri’nden Gezi Parkı Direnişi’ne yüzlerce selam gitti. Bu selam, gençliğin baskıya ve dikta heveslilerine karşı dikilişindeki onurlu kararlılığınaydı. Bu selam, sanatı ve sanatçıyı baskılamaya çalışanlara karşı isyan eden yüreklereydi. Bu selam, aydınlık güzel günlere, geleceğeydi…

[email protected]