Yüzüncü yıla kutlama

Yüzüncü yıla giriş anını 10 Eylül’den de başlatabilirdik tabii. Türkiye Komünist Fırkası’nın kuruluşunun ilan edildiği günden yani. Ama 2020 yılının ilk gününe işaret koymak da mümkün pekâlâ. 

1920, yüz daha… 

Mademki Türkiye Komünist Partisi 2020’nin bütününü yüzüncü yıl olarak kutlayacak, ikinciyi tercih edebiliriz. Hepimiz yüz yaşındayız!

*    *    *

Siyasette geleceği olmayan bir geçmişin anılmaya değer olduğuna hiç inanmadım. Merak edilebilir tabii. Şu veya bu nedenle merak eden, bir kütüphane rafında tatmin bulabilir. Aman dikkat; bazen geleceği olmayanın geçmişi de yok oluverir. Yalnızca anmak. Yalnızca anmak için anmak… Zor. Değil siyasette, yaşamın başka alanlarında da zordur böyle bir anma. Bir bakarsınız, atlayıvermişsiniz. Siyasette ise olanaksızdır. Geleceği olmayanı anmaya değmez.

Siyaset geleceğe dair bir iştir. Siyaset tarihsiz olmaz. Ama siyasette tarih geleceğe uzanmak içindir. Siyasette duygusal bir nostalji boş iştir.

Türkiye Komünist Partisi geçmişle sınırlı bir olgu olsaydı, yüz yıllık tarihten değil sönümlenme sürecinin yeni bir basamağından söz etmek durumunda olurduk. Bunu kutlamak aptalca olmaz mıydı?

2020 Türkiye Komünist Partisi’nin ileriye sıçramak için geçmişten de güç alacağı bir yıl olmalı. 

Tarih mi, anma mı? Uzun tarihin bir de geleceği varsa, anma konunuzun kutlanacak bir yanı varsa… tamam…

*    *    *

İnsanlar yalnızca kendilerini ilgilendiren bir konuyu anabilirler, kutlayabilirler. Siyasette de olabilir. Bir kişinin yaşamında dönüm noktası da oluşturan bir siyasi adım, olay, karar… Anarsınız, kutlarsınız; isterseniz... 

Ama olay siyasi olsa da bu kutlama eyleminin kendisi siyasi değildir. Yalnızca o kişiyi, birkaç kişiyi ilgilendirmektedir çünkü. 

Siyaset çokluklarla ilgilidir oysa. Koskoca bir sınıfı, bütün bir ülkeyi, insanlığı konu edinmeyen siyaset olmaz ki.

Bugün, yani 2020’de Türkiye Komünist Partisi yalnızca içinde olanları ilgilendiren bir olgu olsaydı, toplumun, emekçi halkın, insanlığın geleceğiyle ilgili bir anlamı bulunmasaydı, olay onuncu veya ellinci mezuniyet tarihinde buluşan okul arkadaşlarına benzerdi. 

Hoş olabilir, güzel olabilir, mutlu edebilir, gözleri yaşartabilir. 

Ama kendisinin dışında kimseyi “çağıramaz”, kimseyi “katamaz.” Siyasette çoklukları çağıramayan, kendisine katamayan, kendinden çok öte bir ufka gözlerini dikmeyen yok hükmündedir.

Türkiye Komünist Partisi, o kalabalıkların ne kadar farkında olduğundan bağımsız biçimde büyük bir çağrının sahibi, kendisidir. Bu nedenle yüzüncü yıl kutlanabilecek bir şeydir.

*    *    *

Dönüp yüz yıla baktığında boşa tüketilmiş ömürler görenleri boş verin. Hiçbir zafer yenilgisiz bir geçmişin üstüne bina edilemez. Dolayısıyla geçmişte bir sürü yenilgi yaşanmış olmasını, boşa tüketilmiş olmanın kanıtı saymak hakikaten ahmaklık olur. 

Geçmişte büyük emekler, fedakarlıklar görmek ise… zannetmeyin ki yeter. Hayır yetmez. 

Bu emekler, fedakarlıklar bugünle ve gelecekle bağlantılandırılabiliyor mu? Soru budur. Bu sorunun yanıtı olumsuz çıkıyorsa emek sahiplerine, o özverili insanlara içiniz ısınabilir. Ama bu sıcaklık siyasetle değil vicdanlarla ilgili olur. Bugün kendi varoluşunu ve geleceğe ilişkin öngörülerini geçmişin emekleriyle bağlantılı olarak tanımlayabilen kimse yoksa, geçmiş ölüdür. 

2020’nin Türkiye Komünist Partisi’nin “Patronların Ensesindeyiz” sözü 1946’da hakkını almak için sendikalar, sendika birlikleri oluşturanların sözüyle bağlantılı mıdır? Bugün komünist gençler “yolumuz işçi sınıfının yoludur” sloganını hissedebilmekte midir? Sosyalist ülkeleri hatırlarken yine olsa yine yaparız diyebilmekte midir bugünün komünistleri? 

Eğer böyleyse kutlanacak bir yüzüncü yılınız var demektir.

*    *    *

Peki ya yanlışlar? Biz bizeyiz; olmayacak hatalar var geçmişimizde! Göze alamayışlar var…

Bunlara bakıp tarihi inkâr edecek kadar içi kararanları veya bunları alaya alabilenleri boş verin. Yanlışsız hayat mı olurmuş!

Bugün mücadele edenler, geçmişin o yanlışlarını kendi yanlışları olarak hissediyorlarsa tarih durmuş değil, devam ediyor demektir. Biz daha iyisini yaparız o sendikaların. Biz yanılmayız bir daha burjuvazinin demokratlığı konusunda. Biz enternasyonalizmi öyle anlamayız bu sefer. Bir dahaki sefere devrimi denemekten hiçbir şey alıkoyamaz bizi! 

Hata bizimdi, doğrusunu da biz buluruz. 2020’nin Türkiye Komünist Partisi doğrusunu bulacağını iddia ettiği için, tarih geçmiş olmamış demektir. Yüzüncü yılı kutlamakla geleceğe yürümek bir ve aynı şey oluverir.