Eğitim ve öğretmen konularıyla ilgili sorunları ortaya çıkarmadan, Eğitim ve Öğretimde Öğretmenin Rolü ve Gelişimi konusunda 148 sayfanın nasıl yazılabildiğini düşündüren bir rapor niteliğini taşıyor.
Eğitim bakanlığının son zamanlarda hazırladığı bir başka rapor da, ‘Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı Olan Türkiye Yüzyılında: Eğitim ve Öğretimde Öğretmenin Rolü ve Gelişimi’1 adını taşıyor.
Raporun ilk sayfasında, raporu hazırlayan ekip tanıtılıyor. Rapor, profesör olan Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) başkanının genel koordinatörlüğünde hazırlanmış. TTK başkanlığında ‘Eğitim Araştırmaları Daire Başkanı’ olan ve internette onun adıyla yazılmış ‘Muhammet Aziz Lahbabi’nin Özgürlük Felsefesi’ başlıklı kitabı bulanan akademisyen de koordinatörlük yapmış. Dördü doktor unvanı olan beş bakanlık uzmanı raporun yazarları arasında yer almış. Raporun danışmanları arasında ikisi TTK başkanlığında çalışan üçüncüsü de ölçme ve değerlendirme uzmanı olan üç profesör bulunuyor. TTK uzmanlarından biri raporun ‘Grafik Tasarımı’nı, bir diğeri de ‘Dil Okuma’sını yapmış.
Bu sayfadan sonra, bakan ile Talim ve Terbiye Kurulu başkanının resmi ve yazıları olan sayfalar geliyor. Cumhurbaşkanı’nın resmine yine yer verilmiyor. Geçen haftaki raporun aksine, bu sayfaların başında sırasıyla ‘Takdim’ ve ‘Önsöz’ sözcükleri ile sayfaların altında yazarların adları bulunuyor.
Takdim sayfasında bakan, “Millî Eğitim Bakanlığı olarak Türk eğitim sistemini temel insani ilkelerle uyumlu, kendi medeniyetimiz ve değerlerimizle örtüşen biçimde daha da geliştirmek için önemli adımlar atmaktayız ve atmaya devam edeceğiz. … Türkiye Yüzyılı’nda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yazacağımız başarı hikâyesinin ana unsurları olan öğretmenlerimizle birlikte cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği hedefler doğrultusunda daha güçlü ve başarılı bir geleceğe doğru ilerlemeye devam edeceğiz” diyor. Gel de inanma!
Önsöz sayfasında da TTK başkanı, “Bu rapor öğretmenlerimizin görüş, beklenti ve önerilerini kapsamlı bir biçimde ortaya koymakta ve eğitimde Türkiye Yüzyılı hedeflerine destek verme gayesi taşımaktadır” diyor.
Bu rapor 8 bölümden oluşuyor. ‘Giriş I’ bölümünde, kavramsal çerçeveyi oluşturmak amacıyla alan yazın taraması özetlenip araştırma sorularına yer veriliyor. ‘Araştırma Modeli II’ bölümü, araştırmanın metodolojisi, örneklem seçimi, örneklemin demografik özellikleri, veri toplama araçları hakkındaki bilgileri içeriyor. ‘Eğitim ve Geleceğe İlişkin Bulgular III’, ‘Öğretmenlik Mesleğine İlişkin Bulgular IV’, ‘Mesleki Gelişime İlişkin Bulgular V’ ve ‘Genel Olarak Öğretime İlişkin Bulgular VI’ bölümlerinde ise, bu bölümlerin konusu olan araştırma sorularından elde edilen bulgular sunuluyor. ‘Sonuçlar VII ’ bölümünde, dört araştırma sorusuna ilişkin bulgular irdelenip yorumlanıyor ve son bölümde de önerilere yer veriliyor.
Ancak bu araştırma, çeşitli açılardan yetersiz kalıyor ve sonuçlarına güvenilemeyecek ögeler içeriyor. Örneğin
- Raporun ilk bölümünde kullanılan kaynaklar arasında, eğitim sistemine ve öğretmen konusuna eleştirel yaklaşan ya da iktidardan farklı gözle bakan kaynaklara hemen hemen hiç yer verilmiyor.
- İstanbul’un nüfusu genel nüfusun yüzde 18’i kadardır. İstanbul’dan örnekleme giren öğretmen oranının bu orana yakın bir değerde olması beklenir. Ancak araştırmada bu oran yüzde 7’yi geçmiyor.
- Araştırmada, beden eğitimi öğretmenleri ile din kültürü ve ahlak bilgisi (DKAB) dersi öğretmenleri, ‘Genel Bilgi/Kültür dersleri öğretmenleri’ olarak adlandırılan grup içine alınmıştır. Bu derslerin genel bilgi/kültür dersi sayılması, pek anlamlı ve eğitsel bir yaklaşım olmuyor!
- Örnekleme giren meslek dersi öğretmeni oranı (yüzde 5) küçük bir orandır. Bu araştırmada, imam hatiplerdeki meslek dersi öğretmenleri de meslek dersi öğretmen grubu içinde ele alınmıştır. Bu yaklaşım da anlamlı ve eğitsel bir yaklaşım değildir. Çünkü imam hatiplerdeki meslek dersi öğretmenleri de DKAB dersi öğretmenleri gibi, diğer öğretmenlerden farklı dünyaları, beklentileri ve yaklaşımları olan öğretmenlerdir.
- Araştırmada kullanılan öğretmen gruplamaları, bu araştırmadan elde edilecek bulguların niteliğini ve önemini de sınırlamıştır. Bu araştırma sonunda örneğin gerçekten meslek lisesi öğretmenleri ile din dersleri öğretmenlerinin hangi konularda benzer hangi konularda ayrı düşündüklerini öğrenmek mümkün olmuyor. Bu tür gruplama, farklı nitelikteki öğretmenlerin ne düşündüğünü öğrenmemek için yapılmış gibi oluyor.
- Bilindiği gibi eğitim sistemimizin temel sorunlarının başında laiklik, bilimsellik, ezbere öğretim, müfredat, seçme sınavları, ders kitapları, gerici kuruluşlarla yapılan protokoller ile laik ve bilimsel anlayışlara tepkili olan öğretmenler gibi sorunlar geliyor. Ancak bu araştırmada, bu tür temel sorunlarla ilgili soruların sorulmadığı görülüyor. Nasıl oluyorsa araştırmanın bulguları içinde bu konulara ilişkin bilgiler de yer almıyor. 1,2 milyon dolayında olan öğretmenler içinde bu konuları dile getiren öğretmen olmadığını düşünmek de anlamlı olmuyor.
Dolayısıyla bu rapor, eğitim ve öğretmen konularıyla ilgili temel sorunları ortaya çıkarmadan, Eğitim ve Öğretimde Öğretmenin Rolü ve Gelişimi konusunda 148 sayfanın nasıl yazılabildiğini düşündüren bir rapor niteliğini taşıyor.