ABD'li devrimciler: ABD IŞİD'i yok etmek istemiyor, Suruç katliamı sola karşı yapıldı

Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi üyesi devrimciler, Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde gerçekleşen söyleşide güncel olayları ve dünyanın durumunu değerlendirdi.

Haber Merkezi

ABD'den ANSWER Coalition (Savaşı Durdurmak ve Irkçılığı Bitirmek için Harekete Geç) ve Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi (PSL) üyesi Bryan Castro, Daniel Shaw ve Marcel Cartier ile Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde José Martí Küba Dostluk Derneği ve Barış Derneği ev sahipliğinde bir söyleşi gerçekleştirildi.

Söyleşide Ortadoğu'dan Rusya'ya ve Küba'ya kadar tüm dünyadaki ABD politikaları ve güncel olaylar konuşuldu. Savaş ve emperyalizm karşıtı mücadele vermekte olan PSL üyeleri, ABD'deki ırkçılıktan ve polis şiddetinden de bahsetti.

ENTERNASYONALİST DAYANIŞMA
İlk sözü alan Daniel Shaw, enternasyonalist dayanışma için burada olduğunu belirterek, "devrimci selamlarını" iletti. Shaw, "Behice Boran, Nazım Hikmet ve Mustafa Suphi'nin memleketinde bulunmak büyük bir şereftir" dedi.

PSL'nin kolektif olarak farklı dillerden konuşan insanları içerdiğini ve kendisinin de Türkçe'yi öğrenmek istediğini belirten Shaw, amaçlarının ortak olduğunu söyledi.

KÜBA'NIN ABD İLE MÜCADELESİ SÜRÜYOR
Küba ve ABD arasındaki ilişkilerdeki güncel gelişmelerden bahseden Shaw, ABD'nin Küba'yı ambargoyla çökertme ve yalnızlaştırma taktiğinin işe yaramadığı için değiştirildiğini, ancak ülkeyi teslim alma stratejisinin sürdüğünü söyledi.

Shaw, ABD'nin kendisine karşı çıkan, kaynaklarını vermek istemeyen bir ülkeye izin vermek istemeyeceğini, ABD emperyalizminin Küba karşısında "her zamankinden daha aç" olduğunu belirtti.

ABD ÖNCE GUANTANAMO'YU KAPATIP TAZMİNAT ÖDEMELİ
ABD'nin Küba ile ilişkilerinin normalleşmesini istiyor olması durumunda öncelikle Guantanamo'daki üssünü kapatacağını belirten Shaw, aynı zamanda tazminat ödenmesi gerektiğini de belirtti.

Küba'nın ABD ambargosu sebebiyle milyarlarca dolar zarar gördüğünü söyleyen Shaw, Küba ile dayanışmak isteyen ülkelerin de cezalandırılmakta olduğunu bildirdi.

Venezuela'nın da ABD'ye karşı çıktığı için cezalandırılmaya çalışıldığını aktaran ABD'li devrimci, ülkenin ABD'ye karşı ayağa kalktığını söyledi.

KÜBA İLE DAYANIŞMA İÇERİSİNDEYİZ
ABD'nin herkese terörist dediğini ancak gerçek teröristin ABD olduğunu belirten Shaw, ABD'nin binlerce Kübalı öldürdüğünü söyledi. Shaw, Miami merkezli Küba karşıtı örgütlerin terörist faaliyetler içerisinde olduğunu, otel ve uçak bombaladıklarını, hatta 1961'de Domuzlar Körfezi çıkartmasıyla ülkeyi işgal etmeye çalıştıklarını belirtti.

Kendilerinin Küba ablukasını kırmaya çalıştıklarını belirten Shaw, bu amaçla karavanlar yolladıklarını, kendisinin de 3 kez Küba'ya gittiğini belirtti. Shaw, ABD vatandaşlarının Küba'ya gitmesinin hala yasak olduğunu, 10 yıl hapis veya on binlerce dolar para cezasına çarptırılabileceklerini aktardı.

KÜBA TESLİM OLMAYACAK
Küba'nın bir toplumsal barış ülkesi olduğunu bildiren Shaw, diğer Latin Amerika ülkelerinin veya ABD'nin aksine Kübalı çocukların sonraki öğünümü yiyebilecek miyim gibi kaygıları olmadığını, yemeğe, eğitime ve sağlığa kolayca ulaşabildiklerini söyledi.

Küba'da halkın devrimi sahiplendiğini ve ülkenin pek çok fırtına atlattığını belirten Shaw, ülkenin teslim olmayacağını ve devrimi savunmayı sürdüreceğini vurguladı.

ABD EKONOMİK ÇIKARLARI İÇİN ÜLKELERİ YIKMAK İSTİYOR
ABD'nin Küba'daki amacının diğer ülkelerdeki amacıyla benzer olduğunu söyleyen Shaw, ABD'nin Suriye ve Libya'da da bu sebeple devleti yıkmak istediğini söyledi.

Shaw, emperyalist güçlerin amacının şirketlerinin bu ülkelere girip oraları pazar olarak kullanabilmesi olduğunu, bu sebeple bağımsız devletler istemediklerini belirtti.

AMERİKAN RÜYASI GERÇEK DEĞİL
Shaw'ın ardından konuşan Bryan Castro, Honduras'ta büyüdüğünü söyleyerek, kendisine ABD'ye dair anlatılan hayalleri anlattı. Ailesinin bunlara kanıp ABD'ye gittiğini belirten Castro, ABD'nin fırsatlarının herkes için gerçek olmadığını kısa sürede fark ettiklerini söyledi.

ABD'de çok az sayıda zengin insanın sağlık ve eğitim gibi hizmetlerden yararlanabildiğini belirten Castro, düzgün bir eve sahip olmanın bile ülkenin büyük çoğunluğu için mümkün olmadığını aktardı.

IRKÇILIK VE BASKI SÜRÜYOR
ABD'ye geldiği andan itibaren ırkçılığın etkisini fark etmeye başladığını da vurgulayan Castro, siyah olduğu için kendisinin de sürekli polis tacizine maruz kaldığını söyledi. Afrika kökenlilerin yüzlerce yıl köleleştirildiği ve baskılandığı ülkede, etnik ayrımın sürdüğünü belirtti.

Baltimore'a gidildiği zaman da bunun çok açık olarak görüldüğünü belirten Castro, Freddie Gray'in öldürülmesiyle beraber insanların baskıya dayanacak hali kalmadığını ve isyan ettiklerini söyledi.

SİYAH VE BEYAZ ABD BİRBİRİNDEN FARKLI
ABD'de tek toplum olmadığını, siyah ve beyaz ABD'nin birbirinden farklı olduğunu söyleyen Castro, son zamanlarda insanların eskisine göre daha bilinçli olduklarını ve direnmekte olduklarını da aktardı.

Black Lives Matter (Siyahların Yaşamı Önemlidir) gibi hareketlerin de bu sebeple yükseldiğini belirten Castro, polisin siyahlara baskısının sürmekte olduğunu belirtti.

Her yerde terk edilmiş evler olduğunu, işsizliğin özellikle siyahlar arasında çok yüksek olduğunu aktararak, yöneten sınıfın eşitsizlikten faydalandığını vurguladı.

SURUÇ KATLİAMI SOLA VE DEVRİMCİLERE KARŞI YAPILDI
Castro'nun ardından sözü alan Marcel Cartier, sözlerine Suruç katliamında yaşamını yitirenleri anarak başladı. Cartier, Türkiye hükümetinin Suruç katliamı kendisine karşı yapılmış gibi davrandığını, ancak katliamın sola ve AKP ile mücadele eden devrimcilere karşı yapıldığını söyledi.

Cartier, ABD'nin de Irak'ta benzer bir taktiği kullanarak, 11 Eylül saldırılarının ardından Irak'ı işgal ettiğini, şimdi de Türkiye'nin Suruç katliamını bahane ederek Suriye'ye saldırabileceğini söyledi.

AYNI SINIFA KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ
Türkiye'ye ilk kez 2 yıl önce Gezi Direnişi zamanında gazeteci olarak geldiğini söyleyen Cartier, direnişin ardından Türkiye'ye sempati beslemeye başladığını, halkın dirençli olduğunu gördüğünü söyledi.

ABD'deki mücadele ve Türkiye'deki mücadelenin ortak olduğunu da anladığını belirten Cartier, iki mücadelenin de yöneten burjuvaziye karşı sürdürüldüğünü belirtti.

SAVAŞ KARŞITLIĞI YETERLİ DEĞİL ANTİ EMPERYALİST OLUNMALI
Kendilerinin ANSWER Coalition ile birlikte Afganistan ve Irak işgaline karşı savaş karşıtı tutum geliştirmeyi amaçladıklarını söyleyen Cartier, bunda da çok başarılı olduklarını ve zaman içerisinde çok kitlesel eylemler yaptıklarını aktardı.

Cartier, ABD'de savaş karşıtı başka yapılanmalar da bulunduğunu ancak bunların anti emperyalist nitelik taşımadıkları için yetersiz olduklarını söyledi. Buna örnek olarak da Demokrat Parti ile bağlantılı kimi hareketlerin savaş yerine yaptırım yolunun kullanılmasını istediğini, bunun insanlara verdiği zararın da savaş kadar kötü olduğunu söyledi.

FİLİSTİN'DEKİ SİYONİST İŞGALE KARŞIYIZ
Filistin meselesinin de kendileri için çok önemli olduğunu bildiren Cartier, kimilerinin bu konuda ABD'de ortak kamuoyu oluşmadığı için bu konuda politika izlemediğini, ancak kendilerinin bu hareketlerden de ayrıştığını belirtti.

Cartier, liberal yaklaşımın emperyalizmi ve hareketlerini anlayamadığını söyleyerek, emperyalizmin sınıfsal bir sistem olduğunu aktardı.

OBAMA BUSH'TAN DAHA ÇOK SAVAŞA SEBEP OLDU
ABD Başkanı Barack Obama, göreve geldiğinde kimi çevrelerin bunu olumlu bulduğunu ve en azından savaşların azalacağını düşündüğünü söyleyen Cartier, bunun gerçek olmadığının kısa sürede anlaşıldığını, Obama'nın eski ABD Başkanı George W. Bush döneminden daha fazla askeri harcama yaptığını söyledi.

Değişen tek şeyin savaş taktiği olduğunu belirten Cartier, Bush'un cepheye asker yollamayı seçtiğini, Obama'nın ise bölgede desteklediği gruplarla vekalet savaşı yürüttüğünü belirtti.

Cartier, Bush ve Obama arasındaki farkın "emperyalizm oyunun nasıl oynanacağına dair yaklaşım farkı" olduğunu söyledi.

LİBYA VE SURİYE'DE YÖNETİMİ DEVİRMEK İÇİN MİLYARLARCA DOLAR HARCANDI
ABD'nin Libya ve Suriye'de yönetimin devrilmesini ve buraları pazar olarak kullanmayı istediğini belirten Cartier, bu amaçla milyarlarca dolar harcandığını ve bölgedeki çetelerin desteklendiğini söyledi.

Libya'da bu yapılırken, Libya hükümetinin şeytanlaştırıldığını, aynısının Suriye'de de yapıldığını bildiren ABD'li devrimci, NATO'nun 2011'de Libya'ya yaptığı müdahaleye de karşı durduklarını aktardı.

Türkiye'nin bu meselelerde ABD ile ortak politika izlediği de vurgulandı.

ABD IŞİD'İ YOK ETMEK DEĞİL SINIRLAMAK İSTİYOR
ABD'de IŞİD'in kötü gösterilmeye başlamasının çok yeni olduğunu bildiren Cartier, başlangıçta IŞİD'in  medyada yer almadığını, sanki Suriye'de "yerli devrimciler" var gibi aktarıldığını belirtti. 

ABD'nin şimdi de IŞİD'i yok etmek gibi bir amacı olmadığını, istenilen şeyin örgütün belirli sınırlarda tutulması olduğunu ve yapılanın da bu olduğunu aktardı.

TÜRKİYE VE ABD AYNI TAKIMDA
ABD Türkiye'yi yer yer eleştirse bile, iki ülkenin ortak politikalar izlediğini belirten ABD'li devrimci, "Türkiye ve ABD aynı takımda" dedi. 

Cartier, IŞİD'in ABD'nin pis işlerini yapmakta olduğunu vurguladı.

KOMÜNİST HAREKET DAHA DA ÖRGÜTLENMELİ
Yöneten sınıfın, emperyalistlerin, çok örgütlü hareket ettiklerini ve aralarındaki ayrılıkların geçici olduğunu söyleyen Cartier, bunun karşısında ancak benzer bir örgütlenmeyle durulabileceğini belirtti.

Komünistlerin savaş ve emperyalizm karşıtı olduğunu, insanlıktan yana olduğunu belirten Cartier, daha da fazla örgütlenilmesi gerektiğini söyledi.

BURJUVA SEÇİM SİSTEMİNE İNANMIYORUZ
Kendilerinin de PSL olarak başkanlık seçimlerinde aday gösterdiklerini belirten ABD'li devrimciler, burjuva seçim sistemine inanmadıklarını ve bu yolla iktidara gelemeyeceklerini bildiklerini aktardı.

Ancak seçimin örgütlenme için olasılıklar yarattığı belirtilirken, seçim döneminde dikkat çekilebildiği ve destek kazanılabildiği söylendi.

Önümüzdeki ABD seçimlerini de değerlendiren devrimciler, yine benzer sonuçlar çıkacağını düşündüklerini aktardı, fakat Bernie Sanders gibi kendisini "demokratik sosyalist" olarak tanımlayan birisinin aday olmasının da fırsatlar yarattığı belirtildi.

Demokrat Parti'nin adayı olmak isteyen Sanders'ın politikalarının sosyalizmle alakasının olmadığı, Sanders'ın tüm savaşlara evet oyu verdiği ve halk karşıtı politikalar izlediği, ancak Sanders sayesinde açılan tartışmayla insanlara gerçek sosyalizmin anlatılabileceği söylendi.

ABD'de 18 yaşındaki bir kişinin askere gidip ölmeyi seçebildiği, ancak oy kullanamadığı da vurgulandı.

ABD DÜNYANIN SAHİBİ OLMAK İSTİYOR
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile birlikte ABD'nin tek kutuplu bir dünyada kendisinin egemen olacağını düşündüğü ve dünyanın sahibi olmak istediğini belirten devrimciler, Rusya ve Çin'in yükselişinin bunun karşısında durduğunu aktardı.

Rusya'nın Ukrayna'da görüldüğü gibi ABD'ye karşı durabildiği, ABD'nin Ukrayna'yı kendi üssüne dönüştürmek istediği ancak Rusya'nın buna izin vermediği söylendi.

Ukrayna'da Neo-Nazi anlayışın özellikle ordu içerisinde yaygın olduğu belirtilerek, ülkede bu sebeple Sovyet sembollerinin de yasaklandığı aktarıldı.

İran'ın da benzer şekilde ABD'ye karşı durabildiği söylenirken, yaptırımların kalkmasının İran halkı için zafer olarak görüldüğü bildirildi.