Kılıçdaroğlu: Bir dönem çok hızlı devrimci olup da...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hayatını konu alan kitapta ilginç bilgiler yer aldı. Kılıçdaroğlu, hep sosyal demokrat olduğunu söylerken, "Ben öğrenciliğimde de sosyal demokrattım... Bir dönem çok hızlı devrimci olup da sonra sosyal demokrat olmak diye bir yapım olmadı açıkçası" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, üniversite yıllarında uğradığı bir saldırıyı da anlattı.

Gazeteci Makbule Cengiz'in Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşerek hazırladığı "Umut Hep Var" kitabında, Kılıçdaroğlu'nun üniversite yıllarına ilişkin bilgiler de yer alıyor.

Kılıçdaroğlu, hep sosyal demokrat olduğunu belirtirken, "Ben öğrenciliğimde de sosyal demokrattım... Sosyal demokrasi düşüncesi her zaman benim hayatımda egemen oldu. Bir dönem çok hızlı devrimci olup da sonra sosyal demokrat olmak diye bir yapım olmadı açıkçası" ifadelerini kullandı.

Odatv'de yer alan habere göre, kitapta dikkat çeken bazı bölümler şöyle:

Başkanlık yaparken neler yaşadınız?

Aslında dernek olarak çok güzel şeyler yaptık. Mezunlar arasında anketler düzenledik. Okulda konferanslar düzenliyorduk. Ayrıca bir de kütüphane oluşturmaya çalışıyorduk. Tabii bu arada pek çok öğrenci eylemi olurdu. Ve bizler de öğrenci ola- rak o eylemlere katılırdık. Yıl 1969-70 olmalı, 1971’deki 12 Mart Muhtırası’ndan önceki süreç. Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi önünden Ulus’a doğru yürürken bir grup ülkücü “Bizimle yürüyeceksin,” diyerek baskı yaptılar. Beni alıp Ticaret ve Turizm Yüksek Okulu’na götürdüler. O okul ülkücülerin elinde, kantine götürdüler, kimliğimi aldılar. “Baban ne iş yapıyor?” diye sordular. Tapu memuru olduğunu söyledim. “Topraksız köylüye toprak mı dağıtıyor senin baban?” diye sordular bu sefer de. Sonra Kültürel Eylemler Derneği kartımı gördüler, “Eylem ha... Sizinki dernek değil eylem, siz ne eylemi yapıyorsunuz,” dediler. “Ben öğrenciyim, Ankara Akademi’de okuyorum,” dedim. Dernekte neler yaptığımızı sordular. Ben de derneği, faaliyetlerimizi, düzenlediğimiz konferansları anlattım. Sonra dışarı çıktık hep birlikte. Üstümdeki hüviyetleri, öğrenci pasomu aldılar. Kültür Bakanlığı’nın arkasındaki yola indik. O zaman yol henüz asfalt değildi. O yol yeni yapılıyordu, çamur içindeydi. Oraya gittik, bunlar tabii etrafımı çevirdiler, hepsi uzun boylu, iriyarı. O ara biri ana caddeden bulunduğumuz yere geldi. “Bunu tanıyor musun?” diye ona sordular. O da “Tamam işte o. Bu, o,” deyince yumruklamaya başladılar.

Dövdüler sizi...

Evet, şöyle elimi başıma bir attım, elim kan içinde kaldı. Aşağıdan da habire tekmeler falan atıyorlar. Sonra bakanlığın penceresinden biri camı açtı, “Yahu utanmıyor musunuz, hepiniz bir çocuğu dövüyorsunuz,” dedi. Bu sefer bunlar beni bırakıp onunla ağız dalaşına girdiler. Ve ben kendimi hastaneye attım.

***

Ben öğrenciliğimde de sosyal demokrattım. O yıllarda Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu vardı. Onun bilim kurulu üyesiydim. Onlar çalışkan öğrencileri, öğrenci tabiriyle “inek öğrencilerden” olanları bilim kuruluna alıyorlardı. O dönemde de sosyal demokrasi derneklerine sempati duyuyordum. Küçük broşürler çıkarırdık. Ancak şunu da söylemek isterim. Bir dönem Doğan Avcıoğlu’nun çıkardığı Devrim diye haftalık bir gazete vardı. Onun tüm sayıları bende var, ciltletmiştim. Düşünsel olarak onlar kadrocu bir hareketti, ona da bir dönem sempatiyle bakıyordum. Ama sonuçta sosyal demokrasi düşüncesi her zaman benim hayatımda egemen oldu. Bir dönem çok hızlı devrimci olup da sonra sosyal demokrat olmak diye bir yapım olmadı açıkçası.