soL (HABER MERKEZİ) Çapa Kızılay Kan Merkezi'nde çalışma koşullarının ağırlaşması ve haklarını yitirmek istememeleri nedeniyle sendikalı olan, ancak işten atılmayla karşılaşan sağlık emekçilerinin ikinci davası 2 Mart 2009'da görülecek. Sözleşmeli çalışmaya zorlanmalarının ardından esnek çalışma koşullarına, güvencesiz çalışmaya mahkum edilen, daha sonra Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na bağlı (DİSK) Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası'nda (Dev Sağlık İş) örgütlenen Kan Merkezi işçileri işten atılmadan önce bir hafta içerisinde Ardahan, sonrasında Şırnak'a sürülmüşlerdi. Kan Merkezi'nde ilk etapta 8 hemşire, 1 veznedar, 1 şoför ve 1 hizmetli işten atılmıştı.

Kızılay: Sendika girmesin de ne olursa olsun...
Çapa Kan Merkezi'nde hemşire olarak çalışırken işten atılan Funda Keleş, sendika ve meslek örgütleri tarafından gerçekleştirilen "Kadınlar Krizi Konuşuyor" başlıklı sempozyumun sonuç metni duyurusunda konuşarak deneyimlerini aktardı. Keleş, kendilerinin işten atılma süreçlerine Kızılay Kan Merkezi'nin "Sendika girmesin de, hastalara ne olursa olsun" biçiminde yaklaştığını söyleyerek, hastaların işten atılmalar sonrasında mağdur olduğuna değindi. On dört kalifiye sağlık emekçisinin işten atılmasıyla aksaklıkların meydana geldiğini söyleyen Keleş, sorumlunun Kızılay olduğunu vurguladı.

Keleş, sürüldükleri Şırnak ve Ardahan'da kan merkezlerinin bulunmadığını belirterek, Kızılay'ın sürgün edildikleri yerlerde kan merkezlerini hemşirelerin kurmasını istediğine dikkat çekti.

Sendikal mücadele sürecinde baskı ve tehditlerle karşılaştıklarını belirten Keleş hak arama süreçlerinin devam ettiğini 2 Mart'ta ikinci davalarının görüleceğini açıkladı. Sürecin işçilerden yana geliştiğini ifade eden Keleş haklı olduklarını, Kızılay yöneticilerinin hukuksuz ve sorumsuz davranışları sonucu bu sürecin yaşandığını belirtti.