2. Cumhuriyet ve Asi(L)milasyon (Özkan Öztaş)

Asimilasyon her zaman karşı tarafın değerlerini yok ederek ya da yok sayarak yapılmaz. Zaman zaman karşı tarafın kimi “değerlerini” yücelterek veya işine geldiği haliyle önemseyerek de yapılır.

Eğer zincirlerinize boyun eğerek daha “güvende” yaşamaksa niyetiniz, o zaman zincirlerinizin sahibini yani size kement vuranın ruhunu okşayacak işler yapmalısınız.

AKP, diğer burjuva partilerinden farklı olarak Kürt halkını aşağılayarak değil, kendi çizgisine yakınlaştığı müddetçe, ona değer vererek asimile etmeye çalışıyor.

Yani aslında AKP Kürt kültürünü, tarihini Sünni-İslam çizgisine yakınsadığınca umursuyor. Eğer AKP’den önceki asimilasyon şekliyle kıyaslayacaksak, inkâr yerine kendi kriterlerini dayatıp, Kürt olmanın formatını belirliyor.

Bu haliyle 2. Cumhuriyetin asimilasyonu eskiye kıyasla Kürt halkını belli bir çerçevede önemseyerek, onu asli ve asil kılarak yürüyor.

Eğer Kürt tarihini, İslam tarihinin uzamı olarak alacaksanız Kürdistan, Kürd vb. kelimeleri çok rahat kullanabilirsiniz. Ancak buradan hareketle Selahattin Eyyübi’yi, Said-i Nursi’yi Kürt tarihinin en önemli İslam figürleri olarak ele alıp bunları yücelten AKP’ye alkış tutacaksınız.

Ya da Kürt kültürünü konuşurken, o kültürün tarihsel kimi yasaklarına bugün dokunabiliyorsanız (yani Mem û Zin’den bahsedebiliyorsanız) TRT 6’te çekilen Mem û Zin dizisindeki bir sahnede geçen Mem’in Zin’i kurtarırken bir beladan, “Seni ben değil Allah kurtardı ben sadece vesile oldum” demesine “amin” deyip geçeceksiniz.

Eğer bir Kürt aydını olacaksanız, herhangi bir konudan bahsederken- bu yemek tarifi dahi olabilir- konuyu birden Kürt halkının çektiği çilelere getirip bugün bunlara yara bandı olduğuna inandığınız AKP’yi övüp de bitireceksiniz cümlenizi. Hele bir STV’nin konuğu iseniz ve çay demleme tariflerinin üstüne geldiyse programınız, gayet popüler olabilirsiniz.

2. Cumhuriyetle palazlanan kimi “Kürt Aydınlarına” gelince.

Düne kadar TV’lerde adı geçmeyen İbrahim Güçlü bir anda STV’lerde Zaman gazetelerinde boy gösterip, asıl faili meçhulleri Kürtlerin yaptığını bunu da “belgeleriyle” açıklamaya çalıştığını söylerken, bir “aydın” olarak karşımızda boy gösteriyor.

Güçlü, bölgeye bir ABD müdahalesinin bölgedeki PKK’yi bitirip Kürdistan’ın kurulması için fırsat oluşturabileceğine dair yorumlarda bulunurken bir yandan da Barzani için: “Kürdistan Başkanı Sayın Barzani’nin aktörlüğü, Sayın Selahattin Demirtaş’ın dediği gibi ABD’ye dayanmıyor. Barzani’nin aktörlüğü tarihseldir” cümlesini esirgemiyor. Sanırım Güçlü, kendisinde bulduğu gücün kaynağındaki badem bıyığı görmediğimizi sanıyor.

Bejan Matur, sözüm ona aydın kesilip, Kürt halkının tarihinde, pişmanlığın ganimetlerini toplamaya çalışırken, karşı argümanları değil de Matur’un Zaman gazetesindeki röportajlarını okumak zorunda bırakılıyoruz.

Evet, Erdoğan bugün Kürt varsa sorun vardır demektense İslamcı-Gerici-Liberal Kürt yoksa sorun vardır demeyi yeğlemektedir. Yoksa zaten Türk-İslamcı bir geleneğin bu tür konulara bu denli yoğun temasının başka bir sağlayanı olmazdı.

Ancak unutulmaması gereken bir husus daha var ki bu da 2. Cumhuriyetin asil asimilasyonunun cenderesine sığmayacak nüvelerin varlığı.

2. Cumhuriyetin asimilasyonu ne kadar asil olursa olsun, asimile ederken ne kadar ağam paşam edebiyatı yapılırsa yapılsın, Kürt-İslam momentine oturmayan Kürt Alevileri bu süreci zorlayacaktır.

Bunun yanı sıra boyun eğmeyen, 2. Cumhuriyet’e karşı çıkan ve işçi sınıfının mücadelesine omuz veren Kürt aydınları, ilericileri, komünistleri ne bu cendereye sığar ne de o cenderenin işlemesine müsaade eder.

Çünkü memleketin boyun eğmeyenleri itibarlarını, iadeyi itibarlardan değil, sınıfın onlara verdikleri değerden alıyor. 2. Cumhuriyet, Kürt halkını ne kadar asil kılarak asimile etmeye çalışırsa çalışsın, asaletini işçi bileklerindeki zincirleri kırma mücadelesinden, tarım işçilerinin kul köle olmaması uğraşılarından alanlar var bu memlekette.

Bu yüzden son söz yerine: O iş biraz zor Böbürlenme Padişahım senden büyük halk var!!!

Özkan Öztaş