Sultan Erdoğan’ın 10 Şubat’ı…

Meşhur bir giriş paragrafıyla başlarsak: "Hegel, bir yerde, şöyle bir gözlemde bulunur: bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler adeta iki kez tekrarlanır. Ancak Hegel eklemeyi unutmuş: birinci kez trajedi, ikinci kez komedi olarak".

Hiç de gurur duyulacak yanı olmayan bir trajediyle sona eren Osmanlı İmparatorluğu'nun bugünlerde Yeni-Osmanlıcılık adı altında tekrar hortlatılmaya çalışılması da olsa olsa bu türden bayat bir komedinin konusu değil midir?

Birincisinde çökmekte olan bir imparatorluğun II. Abdülhamit yönetimindeki trajedisi ikincisinde çözülüp islamcılığa, Amerikancılığa, piyasacılığa teslim olan Türkiye'nin Davos fatihi komedisi!

Bugün 10 Şubat, yani Sultan II. Abdülhamit'in ölüm yıldönümü: ancak esas trajedi kendisinin ölmesi ya da sonrasında köhne imparatorluğunun sona ermesi değil tarihin cilvesi olarak bir kez daha ortaya çıkan ikizi Erdoğan ve onun yeni Osmanlıcılarının komedisinin hala hayatta olup sona ermemesidir.

***

Trajedilerdeki en belirleyici öğe, başroldeki kahramanın hikâyedeki çok mühim gerçekleri bilip bilmediği, ya da bu gerçeklerin ne kadarını bildiği ile ilgilidir. Kahramanımızın hakikatle kurduğu bu tehlikeli ilişki çok önemlidir, zira tüm hareketleri buna göre şekillenir. Bilmek ve yapmak arasındaki bu bağlantı üç biçimde ortaya çıkabilir:

Birincisini "bilmiyorlar ama gene de yapıyorlar" biçiminde özetlemek mümkündür: örneğin Ayhan Işık otomobiliyle çarptığı Sezercik'i eve getirip ona bakarken, Sezercik'in aslında yıllar evvel bir yanlış anlama yüzünden ayrı düştüğü Hülya Koçyiğit'ten doğan oğlu olduğunu bilmez -ama gene de ona babalık eder. İşin trajik yönü işte tam da buradadır.

Bir diğer biçim ise "biliyorlar, bu yüzden yapamıyorlar" şeklindedir: örneğin kahramanımız Luke Skywalker, karanlık imparatorluğun lordu Darth Vader'in aslında babası olduğunu bildiği için, eline fırsat geçmesine rağmen onu öldüremez, bir türlü gönlü buna razı olmaz. Belki de bunu bilmese, her şey kendisi ve verdiği mücadele için daha kolay olacaktır.

Üçüncü biçim ise en dikkat çekicisidir: "biliyorlar ama gene de yapıyorlar". Bunun trajedideki anlamı, kahramanımızın alaycı bir biçimde yaptığı kötülükleri meşrulaştırması, "yalancıyım, sahtekârım, ama ne yapalım, dünya böyle!" demesi değildir. Aksine kahramanımız kendini aşan güçlerin farkındadır, izleyeceği yolun kendisini ve etrafındakileri mahvedeceğini bilir, ama zorunluluk ve bağımlılık koşullarından dolayı bunu yapmaya devam eder.

***

Tüm bunlarda ortak olan, bilgi ve eylem arasındaki örtüşme ve kopuşların yarattığı trajik durumlardır. Peki, bugün içinde bulunduğumuz trajikomik durum, trajedinin tam da bu üç farklı biçimine birden sahip değil midir?

Birincisi, Sultan Erdoğan ve yeni Osmanlıcılığın ne gibi sakatlıklara gebe olduğunu tam olarak anlayamayan, bilmeyen kitleler milliyetçi-muhafazakâr hislerinin galeyanına gelip bu dönüşüme destek vermeye devam ediyorlar: "bilmiyorlar, ama gene de yapıyorlar".

İkincisi, tüm bunların aslında Türkiye'yi dışarıda derin bir bağımlılık ilişkisi içine sokacağını ve içeride yoğun bir islamcılığa ve cumhuriyetin çözülmesine götüreceğini bilenler böyle bir saçmalığa ne olursa olsun yakınlık duyamıyorlar: "biliyorlar, bu yüzden yapamıyorlar".

Üçüncüsü, Sultan Erdoğan ve himayesindeki Osmanlı fetişistleri, izledikleri yolun Amerika'nın kötü polisi İsrail'in yanında iyi polis olarak Türkiye'yi Ortadoğu şubesine atamaktan ibaret olduğunu biliyorlar, ancak bulundukları mevki ve siyasi nüfuzlarını sürdürebilmek için bunu yapmaya mecburlar: "biliyorlar ama gene de yapıyorlar".

***

Sultan Erdoğan'ın Osmanlı'yı yeniden hortlatmaya çalışması, hayvan leşlerini kullanarak fal bakmaya çalışan ortaçağ büyücülerinin haline benzer -ölmüşün parçaları üzerinden kendi geleceğini görebileceğini sandığı için.

Aksine, farkında değildir belki, ama bugün kendisinin 10 Şubat'ıdır: tam da güneş gibi doğduğunu sandığı an kendi boyunu posunu fazlasıyla aşan bir komediye dönüştüğü için.

"Trajediye hepimiz katılırız" diyordu yazar, "ancak komediyi yalnızca izliyoruz".

Emre Zeybek

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/10965813.asp?gid=229