Oral Çalışlar'ın Cübbeli hasssasiyeti

AKP'nin, gerçekleştirdiği siyasi operasyonlar aracılığı ile kendisine muhalif isimleri hapishanelere doldurmasına "demokratikleşme" adına destek veren Oral Çalışlar'ın, Cübbeli Ahmet Hoca'nın tutuklanması üzerine "Operasyonculukla nasıl bir Türkiye kurulur?" başlıklı bir yazı yazması dikkat çekti.

AKP, gerçekleştirdiği siyasi operasyonlarla kendine muhalif gördüğü onlarca ismi hapishanelere gönderirken bu operasyonlara “demokratikleşme” adına destek sunan Radikal gazetesi yazarı Oral Çalışlar, Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Ünlü’nün tutuklanması üzerine dün 'Operasyonculuk'la nasıl bir Türkiye kurulur?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Çalışlar'ın, AKP iktidarı döneminde birçoğu hukuksuz uygulamalar, sahte deliller aracılığı ile tutuklanan onlarca siyasetçi, gazeteci, öğrenci ve aydından esirgediği hassasiyeti, Cübbeli Ahmet’e göstermesi dikkat çekti.

Cübbeli'ninki özel hayatta, peki ya diğerleri...
Çalışlar, Cübbeli Ahmet’in evine yapılan polis baskını görüntülerinin medyaya servis edilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, kişilerin özel hayatlarının hukuki soruşturmayla ilgisinin olmadığını belirtiyor ve bu görüntülerin medyaya servis edilmesini insanlık suçu sayarak şunları kaydediyor:

“Elinde kamera bir polis bir evin eşyaları üzerinde dolaşıyor, başka bir kamera da onu çekiyor. Odalarında dolaşılan ev Cüppeli Ahmet Hoca’ya ait… Polis o görüntüleri servis ederek bize nasıl bir mesaj vermek istiyor olabilir? Cüppeli Hoca’nın lüks içinde yaşadığı mı kanıtlanmaya çalışılıyor? Bunun yürütülen hukuki soruşturmayla ne ilgisi var? Gözaltına alınan bir insanın özel yaşamına ilişkin görüntülerin polis tarafından servis edilmesi, bir insanlık suçu olarak bile görülebilir.”

Her ne kadar Cübbeli Ahmet operasyonu sebebiyle Çalışlar'ın aklın yeni gelmiş olsa da, kendi deyimiyle “operasyonculuk” artık AKP Türkiyesi’nin bir gerçeği. Yıllardır gazetecilerden, akademisyenlere, siyasetçilere kadar birçok kişinin özel hayatı ile ilgili bilgilerin kamuoyu önünde tartışma konusu yapılması ve bunların iddianamelere delil olarak sunulması, bu özel bilgiler ve düzmece başka deliller aracılığı bir çok AKP muhalifinin hapishanelere gönderilmesi, sabahın erken saatlerinde evlere baskınların düzenlenmesi, bir çok kişinin haklarında iddianame bile hazırlanmadan aylarca hapislerde tutulması artık her gün karşılaşılan manzaralardan sadece bir kaçı.

Çalışlar son dönemde gerçekleştirilen “şike” ve “reyting” operasyonlarını da hatırlattığı yazısına şöyle devam ediyor:

"Türkiye’nin askeri darbeler ve askeri müdahaleler dönemini geride bırakırken arzuladığı yeni kültürü ve yeni sistemi böyle oluşturması beklenebilir mi? ‘İnsan hakları’, ‘kişilerin özel yaşamına saygı’ gibi kavramları yeterince özümseyememiş bir ‘operasyoncu’ anlayıştan, gerçekten daha yeni bir kültür, daha ileri bir sistem doğabilir mi?

‘Eski süper güçler’in yerini alacak ‘yeni süper güçler’e değil, ülkenin kendini gerçekten yeniden tanımlama fırsatını bulabileceği bir geçiş dönemine ihtiyacımız var..."

Polisin gücünün artmasına "demokratikleşme" adına destek çıkmıştı
Çalışlar'ın bugün dikkat çektiği operasyonların baş aktörünün Emniyet Teşkilatı olduğu biliniyor. Çok kısa bir süre önce Çalışlar’ın asker sayısının azaltılması ve polisin daha etkin bir rol üstlenmesine yönelik yapılan düzenlemeler ile ilgili yazdıkları hatırlandığında, Çalışlar'ın "operasyonculuk"tan yakınması ile ilgili daha fazla bir şey demeye de gerek kalmıyor:

“Polis terörle mücadelede işe yarar mı, yaramaz mı” tartışmasının çok ötesinde bir dönüşüm aşamasında olduğumuzu göremezsek tartışmayı doğru zeminde yapamayız.

Yeni proje, asker sayısının azaltılmasını, Genelkurmay’ın yetkilerinin kısılmasını ve askerin sivil yönetimin emrine girmesi gibi konularda eskiden hayal bile edilemeyen bir tablo sağlayabilir. Bir ‘güvenlik devleti’ olmaktan çıkabildiğimiz ve özgürlükleri derinleştirebildiğimiz oranda, daha güvenli bir ülkede yaşama şansımız olacak."

(soL -Haber Merkezi)