Kim bu "Radikal devrimciler"?

Onlar, Radikal gazetesi sayfalarının vazgeçilmez unsurları. Marx'tan, Lenin'den alıntı yapmayı seven bu çok "Radikal" devrimciler, bu sayfalardan sola ve solculara ahkâm kesmeye bayılıyor.

Radikal gazetesi, Doğan grubunun yıllardır zarar ettiği bilinmesine rağmen yayınına devam edilen tek gazetesi. Siyasi yelpazenin çeşitli bölümlerine seslenen ve buraların temsiliyetini elinde tutmaya çalışan çok sayıda yayına sahip Doğan grubu, Radikal gazetesini uzunca bir süre “sol-entelektüel” görünümlü bir gazete olarak zararına da olsa çıkarmayı uygun gördü.

Gazete, bu “sol-entelektüel” görünümlü AKP destekçiliği çizgisini kendisinden çok daha başarılı yapanların varlığının da etkisiyle, şu günlerde çizgi değişikliği hazırlığında. Aydın Doğan’ın tamamen siyasi etkisini düşünerek çıkardığı Radikal, yeni dönemde Eyüp Can yönetiminde cemaat ve AKP’ye çok daha yakın bir çizgi izlemek üzere, çeşitli yazarları gazeteden atmak gibi hazırlıklarını tamamlamak üzere.

Doğan grubunun Oral Çalışlar’lı, Cengiz Çandar’lı bu “ideolojik müdahale” aracında, birtakım “Radikal devrimciler” de kendilerine yer buluyor. Gazetenin “Tartışı-yorum” sayfasında yazan “Radikal devrimciler”, devrimci tezlerle, yeri geldiğinde devrimci önderlerden yaptıkları alıntılarla sola ve solculara ahkâm keserek, Doğan grubunun bu müdahale aracının vazgeçilmez bir unsurunu oluşturuyorlar.

“Ahkâm kesmek” derken
Radikal gazetesinden tuhaf argümanlarla solculara ahkâm kesenler, bazen ne yaptıklarını (ve ne yapmadıklarını) unutup, sola yönelik hazımsızlıklarını kendilerini komik düşürecek şekillerde dile getiriyorlar.

14 Ağustos’ta yayınlanan bir yazıda Atalay Girgin, referandumla ilgili şu çok önemli saptamada bulunuyor: “Oylama sonucunda hangisi önde olursa olsun, insanın insanı sömürüsüne dayanan kapitalist sömürü düzeninin varlığına herhangi bir halel gelmeyecek, onun ‘fincancı katırlarını ürkütmeyecek’tir. Hele hele sınıflar mücadelesi ve kazanımlar açısından kıymet-i harbiyesi ise üzerine konuşmaya değmeyecek kadar önemsizdir olası sonuçların...”

İşte bu “Radikal devrimci” konumlanıştan, şöyle ahkâm kesiyor Girgin: “(…) yapabildikleri ve yapabilecekleri yegane şey kendilerini ve kendilerine inananları, ya birilerinin ardı sıra ‘boykot’ diyerek saksağanlaştırıp paranteze almak ya ‘yetmez ama, evet’le sözüm ona ‘özgürlükçü’ ‘kılıverip’ iktidar ve avenesinin peşine takmaktır. Ya da kendi başına çıplak bir ‘hayır’a mum etmek…”

Ancak tipik bir “Radikal devrimci” tavrı ortaya koyan Girgin, yazısında solcuları “ahkâm kesmekle” suçlamayı da ihmal etmiyor: “‘Sol’un, daha doğru bir deyişle, sınıf temelli bir toplumsal muhalefet hareketi niteliği ve kimliğine sahip bir ‘sol’ hareketin yokluğu koşullarında, böylesi bir hareketi inşa etmek ve onun ayrılmaz bir bileşeni olmak için hareket etmesi gerekenler, bulundukları köşelerden, acz ve çaresizliklerini kapatmak istercesine ahkâm kesiyorlar.”

Girgin, referandumda “ya evet, ya hayır, ya boykot” diyeceklerini tespit ettiği ve referandumun sonuçlarının “sınıflar mücadelesi ve kazanımlar” açısından hiçbir etkisi olmayacağını saptadığı koşullarda, Radikal gazetesinin sayfalarından solu “ahkâmcılıkla” suçluyor.

Statükoya karşı değişim
“Radikal devrimci”lerin bir kısmının pek sevdiği, ancak popüler olduğu kadar mantıken hatalı bir argüman, 12 Eylül referandumunda (ve genel olarak) AKP’ye destek vermeyenlerin statükoyu savundukları, diğerlerinin ise değişimden yana oldukları. Bu bakış, öncelikle değişimin yönünü doğru belirleyemezken, geriye doğru bir değişime karşı çıkanları, var olan düzenin savunucularıymış gibi sunuyor.

Örneğin Sedat Pulut, 4 Ağustos’taki “‘Evet’te de bir hayır vardır!” başlıklı yazısında “12 Eylül 2010, Türk siyasi tarihi açısından bir kırılma noktasıdır. Yapılacak oylama bugünlerde bir çok yazar ve yorumcunun da yazıp çizdiği gibi var olan statüko taraftarları ile daha demokratik bir Türkiye isteyen taraflar arasında seyredecek” diyor. Yazının gerisinde bilindik “demokrasi kültürü ve sivilleşme” tezlerini, üstelik kötü bir biçimde sıralayan Pulut, “Telekom’u, Alsancak Limanı’nı zamanında sattırmadılar” diye şikayet eden ve özelleştirmelerin önünü açmak için Danıştay’ın yetkisini kısıtlamak isteyen AKP’nin değişimi, EMEP, Halkevleri, ÖDP ve TKP’nin ise statükoyu temsil ettiğini düşünüyor.

Tabii Lenin de “Radikal”di…
“Radikal devrimciler”in bazıları ise bu basitlikte yazmıyor, “devrimci terminoloji”yi daha iyi kıvırıyor. Can Irmak Özinanır, “Sol sapma özünde sağ sapmadır” başlıklı yazısında Lenin’den yaptığı alıntılarla AKP’ye desteği teorize ediyor.

Özinanır, Pulut’tan daha iyi “üslupçu” olduğunu, şu sözleriyle gösteriyor: “Elbette, referandumda "hayır" verecek olan solu 12 Eylül'ün devam etmesini istemekle suçlayacak değilim, ancak niyetleri ne olursa olsun "hayır" çağrısı objektif olarak statükonun ekmeğine yağ sürüyor.”

Özinanır, çok “Radikal” bir devrimci olduğunu, yazısında sürekli Lenin’den alıntılar yaparak “kanıtlıyor”. “Sosyalist hareketin tarihi ayrışmalar tarihidir” gibi solun teorisine de, tarihine de yalayıp yutmuş izlenimi yaratacak ifadeler içeren yazıda, “Lenin, ‘Sol’ Komünizm Bir Çocukluk Hastalığı isimli kitabında Avrupa'daki boykotçu komünistlerin devrimci duruşlarını bir yandan takdir ederken, bir yandan da taktiklerden bağımsız aceleciliklerini sert bir şekilde eleştirir” denerek Lenin’den yardım alınıyor.

21’nci yüzyıl Türkiyesi’nde Radikal gazetesi sayfalarına çağrılan Lenin, Menşevikler’le mücadelesine rahmet okutturacak biçimde AKP’ciliğin referansı oluyor. Özinanır, “Rusya'daki ilk işçi devriminin gerçekleşmesini sağlayan Bolşevikler, yıllar boyunca burjuva politikasına şu veya bu şekilde müdahil olmuşlardır. Bu esneklik sayesinde devrimci bir durum anında kitleleri iktidara yönlendirmeyi başararak tarihin ilk muzaffer işçi devrimini gerçekleştirmişlerdir” dediği yazısında, bunun “AKP’yi desteklemek lazım” argümanına kaynak oluşturduğunun kabul edilmesini bekliyor.

Özinanır, referandumda “evet” oyu verilmesi gerektiğini savunduğu “Radikal devrimci” yazısında, yine Lenin’den bir alıntıya başvuruyor: "Kendi doktrinciliğinizi yığınlara yüklemeyiniz!" (Lenin)

Büyük medyanın entelektüel görünümlü liberal, şimdilerde Eyüp Can yönetiminde ultra AKP’ci olmaya hazırlanan Radikal gazetesinin steril sayfalarından solculara ahkam kesen “Radikal devrimciler”, kimsenin kendilerine “Kendi kuyrukçuluğunuzu devrimcilere yüklemeyiniz!” demeyeceğini düşünüyor.

(soL)