İHH da ergenekoncu mu?

AKP'nin çıkarlarına ters düşen her olayı Ergenekon'a bağlamayı başaran yandaş medya bir garipliğe daha imza attı. İsrail ile yaşanan krizi Ergenekon'a bağlayan yandaş medya İHH'yı da Ergenekoncu yaptı.

Baktığı her yerde Ergenekon'u gören yandaş medya, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren konvoya saldırması ve ardından yaşanan olayları da Ergenekon'a bağlamayı ihmal etmedi. Zaman yazarı ve cemaatin ağır toplarından Hüseyin Gülerce, “Türkiye hangi tuzağa çekiliyor?” başlıklı dünkü yazısında Milliyet yazarı Hasan Cemal'den de yaptığı alıntı ile, İsrail ile yaşananları Ergenekon'a bağladı.

Hasan Cemal'den orta
8 Haziran'da yayımlanan “Türkiye-Doğu-Batı derken değişimi anlamak! (1)” başlıklı yazısında Türkiye'nin önemli bir demokratikleşme ve kalkınma süreci yaşadığını iddia eden Hasan Cemal, ABD ve İsrail'deki bazı kesimlerin bunu anlamadığını yazdı. “Amerikan yönetimleri sivil hükümetlerle çözemedikleri meseleleri genellikle asker üzerinden hallederlerdi” diyen Hasan Cemal, ülkede halkın istemediği ancak emperyalizmle olan bağlar nedeniyle yapılan her şeyi Ergeenkon'un üzerine yıkıp, işbirlikçi hükümetleri temize çıkarttıktan sonra, “Washington’un Ankara büyükelçilerinin Aslanlı Kapı’ya uğrama alışkanlıkları vardı ve yadırganmazdı bu. Demokrasilerde pek görülmeyen bir başka adet daha uç vermişti. Yabancı devlet büyükleri Ankara’ya geldiklerinde, resmen randevu alıp Genelkurmay’ı da ziyaret ederlerdi. Türkiye’de şimdi bu adetler geçmişte kalmaya başladı. Soğuk Savaş’ın, 28 Şubat’ın demokrasiye sığmayan bu tuhaf alışkanları, Türkiye’de demokratikleşmesinin hız kazanmasıyla, askerin AB’ye uyum çerçevesinde demokrasilerdeki olağan boyutuna çekilmeye başlamasıyla bu kötü alışkanlıklar da kaybolmaya yüz tuttu. Bu bir değişim. Ama bu değişim, bu kırılma noktası bazı çevrelerde anlaşılmak istenmiyor. Ya da anlaşılamıyor. Bu çevreler tabii yalnız Türkiye’de değil, Amerika ve İsrail’le birlikte Avrupa’da da var. Özellikle Amerika ve İsrail’deki Neo-Con odaklar, İsrail lobileri, Ankara’da ‘asker eli‘yle sonuç aldıkları o eski güzel günlerin arayışı içindeler hala” dedi.

Gülerce Ergenekon'u buldu
Hasan Cemal'in bahsedilen yazısından, 1996 yılında Türkiye – İsrail arasında imzalanan askeri iş birliği anlaşmasının hükümetin bilgisi dışında gerçekleştirildiğine dair bir anekdot aktaran Hüseyin Gülerce, “İsrail, Amerikan yönetimlerinin de desteğiyle, özellikle ABD'deki Yahudi lobisinin desteğiyle, Türkiye'nin kendisine muhtaç, kendisine tabi bir ülke olarak yönetilmesini arzu etmiştir. Bunun için de Türkiye'nin seçilmiş iktidarlarıyla değil, askerlerle işbirliği yapmayı tercih etmiştir” dedi.

AKP'yi ve bugüne kadarki tüm iş birlikçi hükümetleri akladıktan sonra, geçtiğimiz hafta yaşananları Ergenekon'a bağlamak için Hasan Cemal'e göre daha doğrudan bir yol izleyen Gülerce, “Şimdi bu hatırlatmaları İsrail-PKK-Ergenekon-cuntalar-darbe planları-provokasyonlar çerçevesinde yeniden değerlendirebilirsiniz. Ha, bir şey daha hatırlatayım. Balyoz darbe hazırlığı belgelerinde, Oraj kod adlı plana göre, kendi jetimizi düşürüp, Yunanistan tarafından düşürüldüğü ileri sürülerek, Türkiye ile Yunanistan arasında savaş çıkarmak da var... Acaba, darbe hastalığından hiç vazgeçmeyenler, 'Yunanistan'la olmadı, bir de İsrail'le deneyelim' mi hesabı yapıyorlar?” dedi.

İHH ve İttihatçılar
Ortada bir tuzak olduğunu ve amacın Türkiye'yi batıdan uzaklaştırmak olduğunu öne süren Gülerce, “Dört İttihatçı, Alman gemilerini limanlarımızdan içeri sokarak, bizi bir cihan harbinin içine kolaylıkla ittiler” dedi. Ortada bir komplo varsa bu sürecin Türkiye'deki en önemli aktörü olan İHH da bunun sorumlularından biri haline geliyor. Gülerce'nin çizdiği tabloya göre en iyi ihtimalle Ergenekon'un taşeronu durumuna gelen İHH'nın yaptığı işlerin İttihatçılığa da benzetilmesi, yandaş medyanın AKP'yi savunmak ve herşeyi Ergenekon'a bağlamak konusunda ne kadar uçlaşabileceğini gösterdi.
(soL - Haber Merkezi)