Bir kişi bile sormuyor!

Helikopter kazasında ölen Yazıcıoğlu'nun adı Ergenekon örgütünün yönetim şemasında geçiyor. İslamcı ve liberal basın bütün ETÖ'cülere ateş püskürürken, Yazıcıoğlu'nu demokrasi kahramanı ilan etti.

soL (HABER MERKEZİ) Üç gün önce Kahramanmaraş'tan Yozgat'a giderken geçirdiği helikopter kazası sonucunda ölen Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, AKP yandaşı medya tarafından "demokrasi kahramanı" olarak ilan edilirken, Yazıcıoğlu'nun adının Ergenekon örgütünün şemasında "siyasetçiler" bölümünde yer aldığından kimse söz etmiyor.

Sürmekte olan Ergenekon davasına çıkış noktası olan Tuncay Güney'in ifadeleri sonucu hazırlanan ve mahkeme tarafından kullanılan şemada yer alan hemen bütün isimlere karşı kampanyalar düzenleyen islamcı-liberal basının Muhsin Yazıcıoğlu'nun Ergenekon'la ilişkili bağlantı iddialarına hiç yer vermemesi şaşkınlık yarattı.

Yazıcıoğlu'nun 1970'lerden bugüne birçok cinayet ve katliamla ilişkilendirilmesinden de hiç söz etmeyen "demokrat" basının, Yazıcıoğlu'na ilişkin suskunluğuna "Ergenekon"u da dahil etmesi, Ergenekon soruşturmasında "sağ"ı tamamen temize çıkarma gayretinin ürünü olarak değerlendirirken, konuyu "komplo" teorileri açısından değerlendirenlere de rastlanıyor.

İşte kazanın ardından merak edilenler:

1. Yalnızca 12 Eylül öncesindeki olaylar değil, çok daha yakın tarihtekilerle ilişkilendirilen bir siyasetçi hakkındaki iddialara ilişkin neden tek bir satır yazılmıyor?

2. Ergenekon soruşturması MHP, BBP gibi partileri aklamak için büyük bir titizlikle sürdürülse de, şemada (kazara da olsa) yer alan az sayıdaki sağcı siyasetçiden biri olan Yazıcıoğlu'nun bir "demokrasi kahramanı" olarak ilan edilmesi, Ergenekon sürecinde ikinci iddianame açıklandığı bir sırada tesadüf olabilir mi?

3. En küçük bir insani değer yargısı taşımadan sağa sola sataşan "yandaş medya"nın sırf öldü diye bir Ergenekon'cuyu rahat bırakması düşünülebilir mi? Ergenekon sanıklarından ölen ya da hastalananlar hakkında "alay" edecek kadar militanlaşan medyanın Ergenekon şemasında yer alan bir şahsı hiç düşünmeden sahiplenmesinde bir tuhaflık yok mu?

4. Hrant Dink ve rahip cinayetlerinde de adı geçen bir partinin liderine dönük bu suskunluk yandaş medyanın hukuksal titizliği ile ne kadar bağlantılandırılabilir? "Onlar sadece dedikodu"ysa, her gün saçma sapan "kanıtlar"la onlarca insanı zan altında bırakan medya neden kendinden bu kadar emin?

5. Sağın kontrgerilla bağlantısı örtülemeyecek unsurlarından birisinin Ergenekon davasının en hararetli döneminde bir kaza geçirmesi ve kazadan iki gün sonra bulunabilmesinin bir açıklaması, "burası Türkiye, kaza da olur, arama skandalı da"dır. Ama komplo meraklısı basın neden başka bir olasılık üzerinde hiç durmamaktadır?