Hava temiz su kirli!

Gökçek bildiğini okumaya fevam ediyor hâlâ... Sigara karşıtı kampanyalarda "temiz hava" sloganını kullanan hükümet ve AKP'li belediyeler envanterlerine "kirli su"yu da eklemiş oldular.

soL (Ankara) Ankara'da musluklarından akan şehir şebeke içme suyunun niteliği hakkında iki hafta önce başlayan tartışma gittikçe büyüyor. Kızılırmak Nehri'nden gelen su, mayıs ayının başından beri Kesikköprü Barajı'ndaki su ile belli oranda karıştırılarak şehir şebekesine veriliyor. Bu durum üç hafta boyunca kamuoyundan gizlendikten sonra 29 Mayıs'ta Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek bir basın açıklaması yaparak Ankaralılar'ın 21 gündür farkında olmadan Kızılırmak suyu içtiğini "Ama kimse farkına bile varmadı dikkat ettiyseniz, nedense ishal vakaları da artmadı" sözleriyle duyurmuştu.

Gökçek, bazı sivil toplum örgütlerinin spekülasyonlarını boşa çıkarmak amacıyla durumun başkentlilerden gizlediğini söylerken çok sayıda meslek odası, sağlık kurumu ve siyasi parti halkın kobay yerine konamayacağını dile getirmişti. Ancak konunun etik boyutunun yanı sıra Kızılırmak Suyu'nun niteliği ile ilgili tartışmalar sürüyor.

Gökçek, şehirde ishal vakası görülmemesini suyun sağlıklı olduğuna kanıt olarak gösterdi. Ancak geçen yaz yaşanan büyük susuzluğun ardından Kızlırmak Projesi ilk telaffuz edildiğinden beri kamuoyuna sunulan raporlar Kızılırmak Suyu'ndaki tehlikenin bakterilerden değil içerdiği ağır metaller ve sülfattan kaynaklandığını ortaya koyuyor. Ankara Sular İdaresi Eski Genel Müdürü Levent Tosun ve Kimya Yüksek Mühendisi Nermin Fenmen 10 Ağustos 2007'de Radikal Gazetesi'nde yayımlanan raporlarında Kızılırmak Suyu ile ilgili ayrıntılı bir analiz sunmuşlardı. Buna göre jeolojik yapısından kaynaklı olarak kalsiyum klorür, sülfat ve tuz değerleri yüksek bir suya sahip olan Kızılırmak Nehri aynı zamanda uzun yıllardır Sivas'tan başlayarak geniş bir havzanın atıksularının kavuştuğu bir akarsu. Klorürlerin aşındırıcı özelliği nedeniyle şebeke borularından kopan metal tuzları da suya karışmakta. Bu metaller çocuklarda gelişim bozuklukları ve zekâ geriliğine, yetişkinlerde ise mide sorunlarına ve beyin hasarına yol açabilmekte.

Kızılırmak'ın alternatifi vardı

Peki, sakıncaları öteden beri bilinen Kızılırmak Suyu'nun alternatifi yok mu? DSİ'nin Ankara için önerisi, kısa vadede arıtılması mümkün ve daha ekonomik olan Gerede suyunun 2027'ye dek kullanılması, Kızılırmak Suyu'na ise, arıtma sistemlerinin geliştirilebileceği ileriki yılarda başvurulmasıydı. 2 Ağustos 2007'de Hürriyet Gazetesi'nde yayımlanan bir belge, DSİ'nin uyarılarına rağmen Gerede'den içmesuyu getirme projesinin gözardı edildiğini ortaya koyuyor. Belgeye göre Gökçek, bundan üç yıl önce, ASKİ'yi Gerede'den getirilecek içmesuyu projesi için kredi görüşmelerine davet eden Hazine Müsteşarlığı'na "Borç stoklarımızı arttırmak istemiyoruz. Bizim önceliğimiz içmesuyu değil, metro projesi. Finansman kaynaklarımızı öncelikli projemiz olan metroya ayıracağız" diye yanıt yazdı.

Kısacası, DSİ'nin defalarca uyarmasına ve proje önermesine rağmen 12 yıldır Ankara'yı yöneten Gökçek keyfi olarak ASKİ'nin ödeneklerini yol ve kavşaklar için harcadı. Tüm dünyada yaşanan kuraklığın Ankara'yı vurması, küresel ısınmaya değil planlama ve bilimselliğin reddedilmesine dayanıyor.


Nabza göre su

Tüm bu açıklamalara rağmen Gökçek bilindik üslubuyla suyun temiz olduğunu iddia etmeye devam ediyor. ODTÜ'den aldıkları rapora göre suda limitin onda biri oranında arsenik olduğunu söyleyen Gökçek'e Rektör Ural Akbulut'tan yalanlama geldi. Akbulut, Gökçek'in iddiasının aksine suda limitin iki katı arsenik bulunduğunu belirtti. ASKi'den suyun temiz olduğuna dair rapor çıkarttıran Gökçek kameralar karşısında bardak bardak su içerek "Aldım bir bardak suyu çektim kafamdan aşağı," dedi.

Gökçek önceki günkü açıklamalarında ise suyun tümüyle temiz olduğunu iddia etmekten vazgeçerek "yeterince" ya da "görece" temiz olduğunu söylemeye başladı. Gökçek, Kesikköprü ve Kırıkkale'de bu suyun kırk yıldır içildiğini ifade etti ve deniz suyunun, hatta kanalizasyon suyunun bile arıtılıp içilebileceğini söyledi. Ancak bilindiği gibi Kızılırmak'ın suyunda bulunan klorür ve sülfatların arıtılması için gerekli ters ozmoz teknolojisi İvedik tesislerinde bulunmuyor ve şu anda su arıtılmadan veriliyor.