Kitap | Önce Okullar Kapandı

“Önce Okullar Kapandı” doğayla uyumlu bir yaşamın gerçek karşılığının, hayatın bizzat kendisini kazanmak olduğunu hatırlatıyor okuruna.

Nişan Mesut Oyardı

Toros dağları ya da Toroslar, kuytularında sonsuz büyüler barındıran, her zirvesinden ayrı zenginlikler fışkıran bir coğrafya yaratmıştır. Toroslar’da yaşayan çocukların masalları, ulu ağaçların bulutların üzerine çıkmasıyla şekillenir. Büyüsünü insanına da hayvanına da ağacına da sumaktan çekinmez bu sıradağlar.

Bir süredir bu büyünün bozulduğuna tanıklık ediyoruz. Milyonlarca yıl önce oluşmuş büyülü dünya insan eliyle birkaç on yılda çokça hırpalandı, yakıldı, yıkıldı. Elbette bu yıkıma karşı duran, büyüye kapılmış insanlar yok değildi. Ancak gündelik çıkarlarına yenik düşen, ranta kucak açanlar da az değiller.

Daha önce “Nice Nine’nin Zeytini” kitabı ile tanıdığımız Şafak Okdemir, yeni romanı “Önce Okullar Kapandı”da, ormanda hiçbir canlının duymak istemeyeceği seslerin arasına Toroslar’da, İkizdere’de, Kazdağları’nda doğa için direnen güzel insanların seslerini karıştırıyor. Doğanın büyüsü bulaşmış insanların doğayı yeniden büyülemeleri gibi bir güzelliği baskın kılarak.

Bir dağ başında ağaçların, koca bir ormanın alınıp satılabilmesinin, yakılıp yıkılabilmesinin yegâne yolu yaşamın köklerini kurutmaktır. Yaşamın kökleri ise bugün bir okulun çalmaya devam eden zilinde saklıdır. Evet, okul varsa hayat vardır. Önce okullar kapanır bu yüzden, insanlar daha büyük yerleşimlere ya da kente taşınır. Birkaç “inatçı” yaşlıdan başka kimsenin kalmadığı köylerin yakınlarında dinamitler patlamaya başlar. Ağaçlara kıyılır, maden, mermer çıkarılır. O kadar bilindik bir yoldur ki bu, bunu bilmeyen bir dağ, oyunu anlamayan bir sedir, çığlık atmayan bir kuş yoktur Toroslar’da. 

Peki, ya insan? Kuşların, ağaçların, dağların anladığını anlamaz mı sahiden?

Bazen insan da anlar oyunu ve bir ateş yakar başına toplanmak için. Birken iki, ikiyken dört olunur. Toplandıkça güçlenir bilekler; ateşin sıcaklığı o köyü, o dağları bir an da aşar, sarıverir dört bir tarafı. 

“Önce Okullar Kapandı” ateşi ve doğanın büyüsünü, saçları ağarmış üç gencin okullarını tekrar “açma” inadında resmediyor. Kaygıyı, korkuyu, öfkeyi dünyanın en yaşlı sedir ağacının gölgesinde yatmış Gürsu çobanın direnişinin estetiğinde simgeliyor. 

İnsan nasıl iyileşir bu kan emici ortamda? Doğa nasıl iyileşir?

Şafak Okdemir en sade ama en güzel cevabı verir:

Ellemeyin o şimdi öyle kendi kendini iyileştirecek suyla, yağmurla, bulutla… Ellemeyin.

Okulun dört tarafı çevrili taş duvar olmadığını biliyor saçları ağarmış gençler. Bu yaşlarında yeni bir dersin içinde olduklarını da. Hem de ne kitabı ne öğretmeni olan bir ders:

Bu yeni bir ders. Şimdi hep birlikte ormanlarımızı, dağlarımızı, köyümüzü savunma dersini çalışıyoruz.

“Önce Okullar Kapandı” doğayla uyumlu bir yaşamın gerçek karşılığının, hayatın bizzat kendisini kazanmak olduğunu hatırlatıyor okuruna. Bazen elinize bir pankart, dilinize bir türkü tutturup yollara düşürüyor. Bazen devrilen bir katranın yarasına bastırırken düşen gözyaşlarınızı hatırlatıyor. Bazense minik bir avuçta biriken öfkeyle atılan taşın çıkardığı ses oluyor. Büyüyor, büyüyor ve büyüyor…

Künye: Önce Okullar Kapandı, Şafak Okdemir, Çınar Yayınları, Ocak 2023, 180 sayfa.