İtiraf niteliğinde kararname: Ormanlar ve meralar OHAL Kararnamesi'yle yapılaşmaya açıldı

OHAL Kararnamesi ile orman ve meralar rant avcılarının iştahına sunuldu. Kadir Sev kararnamenin ülkeyi yönetenlerin görevlerini yapmadıklarının da bir itirafı olduğunu belirtti.

Haber Merkezi

Emekli Sayıştay denetçisi ve soL yazarı Kadir Sev bugün Resmi Gazete'de yayımlanan OHAL Kararnamesi ile ormanların ve meraların yapılaşmaya açılmasının bir itiraf olarak da okunabileceğini belirtti.

Kararnameyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na orman ve meraları kullanma izin verildiğini kaydeden Sev "Bakanlığın istediği orman ve meralar vasıf değişikliği yapılarak Hazine adına devredilecek ve böylelikle yapılaşmaya açılacak" dedi.

Deprem sonrası oluşacak kaos ortamında ormanlar ve meraların rant avcılarının iştahına sunulması için zemin oluşturulduğunu ifade eden Sev, kararnamenin aynı zamanda ülkeyi yönetenlerin görevlerini gereğince yapmadığının bir itirafı olarak da okunabileceğini vurguladı.

Kadir Sev soL'a yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"Bugün Resmi Gazete'de 'Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi' (CBK) yayımlandı.

126 sayılı Kararnamede, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na orman ve meraları kullanabilmesine izin veriliyor. Bakanlığın istediği orman ve meralar vasıf değişikliği yapılarak Hazine adına devredilecek ve böylelikle yapılaşmaya açılacak.

İşlemlere hız kazandırabilmek amacıyla 3194 sayılı İmar Yasasının plan, parselasyon, ilan, itirazlara ilişkin düzenlemelerine uyulmaması öngörülüyor.

Maraş merkezli depremlerde 156 bin yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı bina olduğu belirtiliyor. Barınma sorununun acil ve bir an önce çözümlenmesi gerektiği konusunda kuşku yok. Ancak, birinci derece deprem kuşağında yer alan kentlerde bile olası yerleşme yerlerinin önceden belirlenmediği anlaşılmaktadır. Böylelikle afet sonrasında oluşacak kaos ortamında ormanlar ve meraların rant avcılarının iştahına sunulmasına meşru zemin oluşmaktadır.

Ülkemiz birinci derece deprem kuşağındadır. AFAD, iller bazında İl Afet Risk Azaltma Planları (İRAP) hazırlamaktadır. Riskli alanlar belirtilmekte ve öneriler geliştirilmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; İl ve ilçe belediyeleri imar yetkileriyle donatılmıştır. 

Faaliyet ve Stratejik raporlarına baktığımızda her birinin şehircilik ilkeleri, kamu yararı, deprem gibi ilkelere uyduğunu sanırız. Yazılanların gereğinin yerine getirilmediği depremle ortaya çıkmıştır. 126 sayılı OHAL Kararnamesini, Ülkeyi yönetenlerin görevlerini gereğince yapmadığının bir itirafı olarak da okuyabiliriz.

'Anayasal açıdan da sorunlu'

Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin 126 sayılı CBK, Anayasal açıdan da sorunludur. Anayasanın 21.1.2017 günlü 6771 sayılı Yasayla değişik 119’uncu maddesinde; 'Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda … Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarabilir' denilmektedir. Cumhurbaşkanına tanınan bu yetki, yaraların bir an önce sarılması gibi bir amaç güdüldüğünü çağrıştırıyorsa da hukukçular arasında; 'Olağanüstü halin nedenlerini ortadan kaldırmayı amaçlayan konular' için yetki verildiği görüşü yaygındır. 

Olağanüstü dönemde çıkarılan kararnamelerin, dönem bittiğinde yürürlükten kalkması genel ilkedir. AKP, Anayasa uyarınca meclis onayına sunmuş, Mecliste görüşülmüş, her birine yasa numarası verilmiş; Anayasa Mahkemesi de bunları yasa saymış, aykırılık başvurularını iptal etmemiştir. Bu yüzden de 2016 yılında çıkarılan 26 OHAL kararnamesi günümüzde de yürürlüktedir.

Bir başka önemli sorun daha vardır: 126 sayılı CBK ile OHAL sonrasına taşan ve geri dönülemez düzenlemeler yapılmak istenmektedir. Anayasanın 119. Maddesinde şöyle bir kural öngörülmüştür; 'Olağanüstü Hal Döneminde çıkarılan Cumhurbaşkanı Kararnameleri (…) üç ay içinde TBMM’de görüşülür ve karara bağlanır. Aksi halde (…) kendiliğinden yürürlükten kalkar.'

Diyelim ki üç ay içinde Mecliste görüşülemedi. Yürürlükten kalktı. Meralar, ormanlar içindeki yapılaşmanın durdurulabilmesi olanaksız. Bu durumda yasa dışına çıkarak sürdürülmesi gerekecek.

Sonuç olarak şu gerçeğe dikkat çekelim: AKP, sorun çözmüyor, gelecekteki iktidarlara öteliyor."