Gerici ittifak pekişiyor: 55 Şeyh Türkiye’deki seçimler için Erdoğan'a destek açıkladı

55 şeyh seçimler için ortak çağrı yaptı ve ‘AKP’ye oy verin. Muhalefeti Türkiye düşmanları destekliyor’ dedi. İmzacılar Libya Müftüsü, İhvan’a bağlı Dünya Müslüman Alimler Birliği başkanı...

İrem Yıldırım

Türkiye 14 Mayıs pazar günü hem Cumhurbaşkanlığı hem de 28. Dönem Milletvekilliği seçimlerini gerçekleştirecek. Seçim öncesinde ise hem batı hem de İslamcı bloktan peş peşe farklı adaylara destek açıklamaları geliyor. Sonuncusu ise AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan için 55 şeyhin 'oy verin' beyanı oldu.

Gerici ittifak kendini pekiştiriyor

Seçimlere giren 5 ayrı ittifak var. Bu ittifaklar ve ittifaklar içinde seçime girecek partiler Cumhur İttifakı (AKP, MHP, Yeniden Refah Partisi, HÜDAPAR, BBP, DSP), Millet İttifakı (CHP, İYİP, DEVA, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti), Emek ve Özgürlük İttifakı (HDP, YSP, TİP, EMEP, EHP, TÖP, SMF), Sosyalist Güç Birliği (TKP, Sol Parti, TKH, Devrim Hareketi, TSİP) ve ATA İttifakı (Zafer Partisi, Adalet Partisi, Ülkem Partisi ile Türkiye İttifakı).

Seçimlere az bir zaman kala, Yeniden Refah Partisi’nin ve HÜDAPAR’ın Cumhur İttifakı’na katılmasıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en gerici ittifak blokunun kurulduğu eleştirileri sıkça günceme geldi. HÜDAPAR’ın Hizbullah ile bağlantısı, Yeniden Refah Partisi’nin kadın haklarına yönelik saldırısı gündemden düşmeyen konu başlıklarından oldu.

AKP’nin kurduğu bu gerici ittifak, aralarında Müslüman Kardeşler’in çok önemli üyeleri olsa da farklı ekolden olan ama çoğunluk olarak Müslüman Kardeşler ve onların çizgisine yakın 55 şeyhin yaptığı ‘AKP’ye oy verin’ çağrısı ile daha da pekişti.

Şeriata göre bir düzen isteyen, laiklik karşıtı, anti-komünist, kuruluşu ve gelişiminde emperyalist güçlerle işbirliği içerisinde olan Müslüman Kardeşler örgütüne bağlı Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı ve Libya Müftüsü dahil 55 şeyh, Türkiye seçimleri için ortak açıklama yaptı. Bu bildiride ilk imzacı olan kişi Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı. Dünya Müslüman Alimler Birliği direkt İhvan’a bağlı olarak değerlendirilebilecek bir birlik. Birliğin önceki başkanı İhvancı şeyh Yusuf el-Karadavi AKP’lilere de çok yakın bir isim.

55 şeyh Erdoğan'a oy istedi

Marbuthaber'in çevirisi ile Türkiye’nin öğrendiği bu açıklamada ne söylendi? 

Türkiye’deki seçimlerin "Müslümanları etkileyen bir seçim olduğu için İslami bir konu" olduğu ve bu nedenle açıklama yapma gereği duyulduğu ayet üzerinden vurgulandı. Şeyhler, "muhalefetin Türkiye düşmanlarından destek aldığını" da öne sürdü. Beyanda "AKP için oy istenmesinin ve buna yönelik açıklama yapmanın ‘caiz’" olduğu söyleniyor.

Uzun bir girizgahın bulunduğu açıklamada şeyhler, AKP’ye oy verilmesi için müslümanlara çağrı yaparak iki maddeyi dile getirdiler:

  1. Bu seçimlerde oy kullanma hakkı olan Müslümanlar sandık başına giderek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi ve onun bir bölümüne değindiğimiz seçkin reform projesi lehine oy kullanmalıdır.
  2. Bu hakka sahip olmayan Müslümanlar, Türkiye’deki kardeşlerine her biri elinden geldiğince mali, medya, siyasi ve diğer konularda destek vermeli ve Allah’a dua etmelidir. Allah yardımcı olandır.

'Türkiye onlar için 'güvenli liman''

Tüm bunların ışığında Müslüman Kardeşler ve bu harekete yakın olan 55 şeyhin yaptığı açıklamaya ilişkin bilinmeyenleri ve hatırlanması gerekenleri gazeteci Hasan Sivri’ye sorduk. soL’a konuşan Sivri, bu 55 şeyhin neden oy çağrısı yaptığını ve neden Türkiye’yi hâlâ ‘güvenli bir liman’ olarak gördüklerini anlattı.

55 şeyh ‘Türkiye seçimlerinin müslümanları etkileyecek bir seçim’ olarak değerlendirdi ve AKP’ye oy çağrısı yapan bir açıklama yaptı. Bunu nasıl okumalıyız?

Hasan Sivri: Özellikle 2011’den sonra bölgedeki değişim ve hareketlilikte Müslüman Kardeşler ve Müslüman Kardeşler’e bağlı birçok örgüt harekete geçti. Aslında zaten faaliyette olan Müslüman Kardeşler, bazı ülkelerde önemli ve etkin rollere geldiler. Mısır’da, Tunus’ta iktidar oldular. Suriye’de ise direkt bağlantılı oldukları silahlı gruplar oldu. Diğer ülkelerde de hareketlilik içerisindeydiler.

Özellikle Mısır’da da Mursi iktidarının devrilmesi ardından Müslüman Kardeşler'in, Katar ve Arabistan arasındaki kriz başlayınca bölgedeki etkileri ve faaliyetleri önemli ölçüde azaldı. Kendilerine yer bulamaz oldular. Müslüman Kardeşler’in bölgedeki isimleri, üyeleri Sudan’dan tutun Mısır’a bölgedeki etkililikleri azalınca başta İstanbul olmak üzere Türkiye’ye sığındı. Burada televizyonları ve dernekleri faaliyetteydi. Önemli ve öne çıkan üyeleri buradaydı. Tüm bunların ışığında, tüm bu bölgede kendine yer bulamayan bu İslamcılar bir tek onlara yakın duran AKP sayesinde yer buldu. Çünkü bölgede bir etkinliği de olan AKP, İhvan üzerinden uyguluyordu politikasını.

Dolayısıyla Türkiye’yi ve AKP’yi kendilerine ‘güvenli liman’ açan bir politik taraf olarak görüyorlar. Kendilerinin faaliyetlerinin önemli ölçüde kısıtlandığı ve ayakta duracak yer bulamadıkları zaman içinde, AKP’nin seçimi kaybetmesinin ‘müslümanları etkileyen bir konu’ olarak değerlendirmelerinin sebebi de bu.

Zaten metin içerisinde buna üç dört cümle içerisinde değinmişler. ‘Türkiye güvenli liman oldu’ şeklinde ‘doğudan batıya zulüm altında olan müslümanlar' işaret ediliyor. Suriye’den tutun Tunus’a kadar bölgedeki süreç İhvan’a karşı çok sert devam ederken, kendilerine ‘güvenli liman’ olan ve kendilerini destekleyen bir AKP var. Bu sebeple de AKP’nin seçimi kaybetmesini müslümanları etkileyebilecek konu olduğu değerlendirmesini yapıyorlar. Beyanlarında bu konuda yorum yapmayı caiz hatta yorum yapmamayı ‘caiz değildir’ diyerek yorum yapma gerekliliğini ortaya koymuşlar.

İki madde ile Türkiye’deki müslümanlardan AKP’ye oy vermelerini talep ediyor, veremiyorlarsa da mali, medya, sokak, siyaset gibi alanlarda AKP’ye desteği sürdürmeyi ve dua etmelerini istiyorlar.

'‘Güvenli liman’ olarak görüyorlar çünkü başka şansları yok'

Müslüman Kardeşler’in ve harekete yakın İslamcıların AKP yüzünü Sisi’ye döndüğü bir tabloda yine de bu desteği vermesi sürpriz miydi? Yine de ‘güvenli liman’ olarak görmelerinin arkasında yatan ne?

Hasan Sivri: ‘Güvenli liman’ olarak görüyorlar çünkü başka şansları yok. AKP’nin bölgede ‘kardeşim Esat', 'kardeşim Sisi’ siyasetine geri dönüşünü konjonktürel, siyasi bir zorunluluk olarak okumak gerektiğini de takipçilerine bildiriyorlar. Özellikle Sisi ile yakınlaşma döneminde AKP’ye sert tavır alan birçok İhvancı oldu bölgede ve Avrupa’da. Fakat onların bir üst düzeyi olan ya da AKP ile iyi ilişkileri olan İhvancı şeyhler ise bunun ‘konjonktürel bir zorunluluk’ olduğunu ve 'devletler arasında siyasetin böyle bir şey olduğunu, bunu da kabul etmek gerektiğini' söylediler.

Dolayısıyla ‘güvenli liman’ olarak görenlerin hâlâ bu ilişkilerini sürdüren ve bu ilişkiler üzerinden hem mali, politik, medya desteğin sürdürebileceğini düşünen taraflar olduğunu söyleyelim. Bu sebeple Sisi ile yakınlaşma sürecinde Mısır’ın en büyük talebi ‘Müslüman Kardeşler üyelerinin faaliyetlerinin İstanbul’da durdurulması, televizyonlarının kapatılması ve bir kısmının teslim edilmesi' oldu. Mısır tarafından bu talepte hiçbir şekilde geri adım atılmadığı da söylendi. Şimdilik bilemeyiz fakat bir kısmı belki de teslim edilmiştir. Bir kısmı da Türkiye’yi terk ettiğini ilan etti zaten.

Dolayısıyla ‘güvenli liman’ olmaktan çıkmıştı fakat hâlâ bu şekilde gören bir ekip var. Bu sebeple bu sürpriz bir açıklama değildi. Türkiye’nin Suriye ile normalleşme sürecine ve açıklamalarına rağmen, 55 şeyhden önce de bölgede özellikle Suriye’nin kuzeyinde AKP ile çok iyi ilişkiler kuran birçok islamcı grup benzer açıklamaları tek tük yapmıştı. Çünkü başka bir seçenekleri yok. Muhtemelen bu grubun da başka bir seçeneği yok.