Avustralya’nın eski başbakanı Tonny Abbott, Londra’da katıldığı bir düşünce kuruluşunun toplantısında, ‘‘sağlık diktatörlüklerinin’’ krizin ekonomik maliyetlerini hesaba katmadıklarını iddia ederek, herkesin hayatının kurtarılmasının mümkün olmadığını savundu.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson tarafından ticaret kurulu üyeliğine getirilen eski Avustralya Başbakanı Tonny Abbott, ülkesinin Covid-19 politikasını eleştirdi. Londra merkezli Policy Exchange isimli düşünce kuruluşunda bir konuşma yapan Abbott, karantina önlemlerinin iktisadi maliyetleri hesaba katıldığında, siyasetçilerin doğanın akışı içinde daha fazla sayıda Covid hastasının ölmesine izin vermesi gerektiğini söyledi. Yaşlı bir insanın bir yıl daha fazla hayatta kalabilmesinin Avustralya hükümetine maliyetinin 200 bin dolar olduğunu söyleyen Abbott, bunun hükümetlerin normalde yaşam kurtaran ilaçlar için ödeyeceklerinden çok daha fazla olduğunu ileri sürdü.

Hükümetlerin hedefinin hastanelerin Covid-19 hastalarının altında çökmesini engellemekten hastalığın yayılmasını sıfıra indirmeye yöneldiğini savunan Abbott, alınan önlemlerin işlerini kaybeden gençlerde boşuna fedakârlıkta bulundukları hissi yarattığını söyledi. 

‘‘Dünya virüsün kendisi kadar hükümetlerin verdiği tepkiler nedeniyle de Büyük Bunalım’dan bu yana görülmedik bir küçülme yaşarken, işgücünün yüzde 40’ını devlet desteğiyle geçindirmek ve ikinci dünya savaşından bu yana görülmemiş bir bütçe açığını idare etmek mümkün değil’’ diye konuşan Abbott, aşı bulunmadığı sürece bir noktada virüsle birlikte yaşamak zorunda kalınacağını iddia etti. 

Hükümetlerin hastanelerin çökmemesi için eğriyi düzleştirmekten, hastalığın yayılmasını sıfıra indirme politikasına geçtiğini belirten Abbott, pandemi başlayalı altı ay oluyor ve pek çok ülkede amaç hâlâ neredeyse her yaşamı maliyeti ne olursa olsun kurtarmak’’ diye konuştu. Abbott, basını da ölüm tehlikesinin çok yaşlı, zaten çok hasta ya da çok fazla virüs yüküne maruz kalanlarla sınırlı olmadığını gösterme telaşı içinde bir virüs histerisi yaratmakla suçlayarak, ‘‘artık bireylerin daha fazla kişisel sorumluluk alması ve kendi kararlarını vermeleri için kuralları gevşetmenin zamanı geldi. İkinci Dünya Savaşı kuşağı özgürlüklerini korumak için yaşamını riske atmaya hazırdı. Bu kuşaksa yaşamını korumak için özgürlüklerini riske atmaya hazır’’ diye konuştu.