'Acil yıkılacaklar' arasında olmayan binaya yıkım kararı: 'Üzerimizde baskı var dediler'

Antep'te acil yıkılacak binalar arasında yer almayan Çağla Apartmanı'nın itirazlara rağmen yıkımına başlandı. Günlerce yıkımı tamamlanamayan bina sakinlerinden Davut Yılmaz soL'a konuştu.

soL - Antep

Gaziantep İbrahimli Mahallesinde bulunan Çağla Apartmanı, sosyal medya ihbarları sonrasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ekipleri tarafından ağır hasarlı olarak tespit edildi ve bina hakkında yıkım kararı alındı.

Bina sakinleri ise binalarının sağlam olduğunu ve binanın Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi öğretim üyeleri tarafından kontrol edilerek hasarsız olarak tespit edildiğini bu yüzden yıkım kararına itiraz ettiklerini belirtti. Ancak mahkeme kararının beklenmeden 24 Mart Cuma günü akşamı alelacele binanın yıkımına başlandığını ifade eden bina sakinleri evlerindeki özellikle manevi hatırası olan eşyalarını almalarına izin bile verilmediğini dile getirdiler.

Aradan dört gün geçmiş olmasına ve yıkımın gece saatlerinde de devam etmiş olmasına rağmen binanın hâlâ büyük ölçüde yıkılamamış olması ise binanın gerçekten hasarlı olup olmadığına dair şüpheleri artırıyor.

'Cenazelerimizi 6. günde ancak çıkarabildik'

Annesi ve babası aynı binada oturan ve kendisi de 16 yıllık inşaat mühendisi olan Davut Yılmaz, soL'a konuşarak depremden hemen sonra Maraş'a geldiğini, akrabalarının burada enkaz altında olduğunu anlattı. "28 saat boyunca bir tane iş makinesi gelmedi" diyen Yılmaz, "6 cenazemizi 6. günde ancak çıkarabildik" dedi.

Binayla ilgili bir gözlem raporu da hazırlayan ve bu raporda binanın güçlendirilebilir olduğunu vurgulayan inşaat mühendisi Yılmaz şöyle konuştu:

"Bir baktım ki burayla ilgili sosyal medyada güzellik uzmanları, ilgisi olmayan kişiler 'Bu binanın bütün kolonları patlak, bu binadan uzak durum bu bina yıkılacak uzak durun sakın yaklaşmayın' diye sosyal medyaya yaymışlar. Ben annem babam oturduğu için koşa koşa Maraş'tan Antep'e geldim, cenazemizi bırakıp. Binaya gelip inceledim.

Bu arada ben 16 yıllık inşaat mühendisi olarak İstanbul’da 10 bin konutun yapımında bizzat bulundum. Ve en son büyük yalı projesinde şantiye şefi olarak 2 bin 500 kişilik bir şantiyede arkadaşlarımla birlikte çalıştık. Orayı bitirdik oradan ayrılarak buraya geldim. İşimi gücümü bıraktım istifamı verdim. Buraya geldim.

'Burası acil yıkılacak bina değildi'

Sonuçta annemden babamdan korkarak geldim ama binaya binaya baktım ki yıkılacak bir tarafı yok. Yıkılacak bir bina değil. Acil yıkılacak bir bina değil. Etrafı zaten açık rahatlıkla içeriye girip çıkabiliyoruz. Yayılan şeyin kaynağını öğrenmeye çalıştım dediğim gibi bir güzellik uzmanından yayılmış Antep'te milyonlara yayılmış. Hemen buradan Maraş’a gittim enkaza yine bir iki gün sonra polisler geldi şeritleri çevirdi buraya kimsenin girmesi istemediler. Polisleri diktiler buraya. Kimse giremedi 24 saat boyunca polis vardı burada, kimse giremedi. Biz burada acaba bir sorun mu var dedik. Acaba ben bilmiyor muyum? Benim tecrübem yetmiyordur belki dedim. Belki görmediğim bir şey vardır.

Bütün verileri bütün fotoğrafları hocalarıma gönderdim, danışman hocalarıma gönderdim. Buradaki hocalarımıza gönderdim, uzman ekiplere gönderdim. Ama hiçbiri burası acil yıkılacak demedi. Hepsi aksini savundu burası yıkılacak bir bina değil en fazla orta hasarlı olarak değerlendirilebilecek veya güçlendirilebilecek bina. Basit güçlendirilmesi de çok basit çünkü sadece zemin kattaki kolonda 4 tane kolonda paspayı atması vardı. 15 sene önce patlatılan HSBC’nin güçlendirilmesinde de çalıştım. 16 sene şimdi yeni çıkmış gibi söylenen lanse edilen fiber karbon güçlendirme yöntemiyle o binanın güçlendirilmesinde bulundum.

'Bina çok cüzi bir maliyetle güçlendirilebilirdi'

Bu bina çok cüzi bir maliyetle güçlendirilebilirdi. Biz bu tarihten itibaren şeritle çevrildikten itibaren biz bunun ağır hasarlı acil yıkılacak bir bina olmadığını anlatmaya çalıştık. Yıkın tamam dedim ama uzman bir ekip gelsin, değerlendirsin. Yıkılması gerekiyorsa yine yıkılsın.

45 gün boyunca çalmadığımız kapı, eskitmediğimiz yer kalmadı. En son GAÜN İnşaat Bölüm Başkanı geldi buraya. Valilik sırf kendilerine destek olsun diye gayrı resmi gönderdi. 5 kişilik heyet burayı dolaştı 1 saat boyunca içini. Sonra binanın içinde toplantı alarak, valiliği de bu toplantıya katarak 1 saat yıkılacağı söylenen binanın içinde durdular. Burada şunu söylediler. 'Yanlış karar vermişsiniz. Burası yıkılacak bina değil. Lütfen bu insanları mağdur etmeyin'. Bunu hocamız söyledi, bir saat boyunca hocamız anlattı. 'İnsanların eşyalarını almaları için müsaade edin' dedi. Geçmişimizi alalım bizim derdimiz bu, maddi şeyler değil. Ölen sağlık emekçimizin fotoğrafını çocukları alsın. İnsanlar ölen babalarının fotoğraflarını alsın. Müsaade edilmedi. Hocaları dinlemediler. Deneyimsiz elemanları gönderdiler. Hocaların karşı çıkmasına rağmen yıkıma devam ettiler. 'Biz resmi karar aldık' diyerek yıkıma devam ettiler. Az ileride kuzenimin evine acil yıkılacak kararı vermişler, hafif hasarlı diye yeniden değiştirmişler. Çünkü işin ehli olmayan kişiler değerlendirme yaptılar. Arkada bir vekilimizin, Muhittin Taşdoğan’ın ablası oturuyormuş. 'Bina üzerime yıkılır' diye şikayet üstüne şikayet yağdırıyormuş. 

'Üzerimizde çok yoğun bir baskı var dediler'

Ben burada bir sürü mülki amirle konuştum üzerimizde çok yoğun bir baskı var dediler. Çalmadığım kapı kalmadı. Bakanına kadar ulaştım. Geleceğimizi de bitirdiler geçmişimizi de. Alelacele benim binamı gece boyu yıkmaya çalıştılar. Niye sabaha kadar yıkılacak emir almışlar. Depremde niye bu kadar iş makinesi yoktu? Neyi örtmeye çalışıyorsunuz? Basının da burada olmasını engelliyorlar. Sabah gelen basının kim olduğunu öğrenmek istiyorlar önce. Yazıklar olsun!"

Üç gün boyunca yıkım çalışmaları süren Çağla Apartmanı