Obama ABD'nin geçmişi ile yüzleşmekten kaçıyor

Latin Amerika turunun son halkasında El Salvador'a gelen Obama'nın, ABD'nin bu ülkedeki kanlı geçmişi ile ilgili bir konuşma yapması bekleniyor, fakat daha önce Şili'yi ziyaret eden Obama bu konudaki beklentileri boşa çıkarmıştı.

Brezilya ve Şili'den sonra son durak olarak El Salvador'u seçen Barrack Obama'nın bu ülkeye gelişi, 1980-1992 yılları arasında süren iç savaş ve bu şavaşa ABD'nin müdahalesine kilitlenmiş durumda. Gezisinde "Sağcı diktatörlüklerin yıkıldığı Latin Amerida demokratikleşme sürecinin başarısı" ile övünen Obama, bu halklar tarafından ABD'nin diktatörlüklerle ilişkisi ile yüzleşmeye çağrılıyor.

Her ne kadar gezinin amacının uyuşturucu ile mücadele ve göç gibi sorunları ele almak açıklansa da, 2009 seçimleri ile iktidara gelen FMLN(Farabundo Marti Ulusal Kurtuluş Cephesi) ile yıllarca yürüttüğü savaşın ardından ilk kez bu görüşecek ABD için, bu aynı zamanda bir kabullenme anlamına da geliyor. Ancak ABD yönetimi bu kanlı tarihteki rolünü kabul etmeye yanaşmıyor.

Kanlı bir müdahale hikayesi
ABD yönetimi, El Salvador'da devrim girişiminlerinin ardından gelen cuntaların ve iç savaştaki kontrgerilla faaliyetlerinin destekleyicisi oldu.

Ülkenin gelirinin neredeyse tamamının yüzde 2'lik bir azınlık tarafından kontrol edildiği klasik bir ABD arka bahçesi olan El Salvador'da güçlenen sola karşı ilk önce 1979 yılında askeri darbe yapıldı. Marksistler ve onlara destek veren geniş halk kitlelerine paramiliter şiddet uygulanmasına, papazlar dahil olmak üzere önemli halk figürlerinin öldürülmesine bir tepki olarak ülkenin en önemli 3 sol siyasal hareketinin çağrısı ile kurulan FMLN, 1981 yılında büyük bir kalkışma başlattı ve ülkenin büyük bir bölümünü kontrolü altına aldı. Nikaragua'daki Sandinist hareketin başarısı ve devrimci hareketin yayılması tehlikesi üzerine ABD, bu kalkışmaya çok hızlı bir şekilde müdahale etmeye karar verdi. Bu ülkede bulunan bazı askerlerinin öldürülmesini ise müdahale için gerekçe olarak gösterdi.

12 yıl süren iç savaşta 75 bine yakın insan ölmüş, özellikle ABD tarafından eğitilen "ölüm mangaları"nın yaptığı katliamlar, türünün en korkunç örnekleri olarak tarihe geçmişti. 1992'de ise El Salvador'un Amerikancı hükümeti, darbeler ve katliamlar ile sindiremediği FMLN ile anlaşmak durumunda kaldı. FMLN'in bir siyasal parti olarak tanınmasının ardından ateşkes ilan edildi. Özellikle 2000'li yıllarda çok büyük bir çıkış yakalayan marksist-demokrat çatı partisi FMLN, 2009 yılında yapılan seçimlerde iktidarı ele geçirdi.

ABD, El Salvador'da 75 bin kişinin katili olarak görülüyor.

Obama Şili'de hayal kırıklığı yaratmıştı
El Salvador'da bazı çevreler Obama'dan bir özür kopararak bu karanlık tarihteki ABD rolünün üzerini kapatmaya hazır olsa da, geniş bir kesim buna karşı çıkıyor. Üstelik Latin Amerika'daki devrimlere ve halkçı iktidarlara bugün de müdahale etmeyi sürdüren ABD yönetimi geçmiş için özür dilemeye yanaşmıyor.

Obama, geçtiğimiz gün Şili'de Allende hükümetine karşı yapılan kanlı darbedeki payı dolayısı ile bu konuda bir konuşmaya davet edilmiş fakat bu istekleri yanıtsız bırakmıştı. ABD'nin Pinochet'yle yaptığı işbirliği ve darbeyi neredeyse merkezden yönetmiş olduğu artık bütün ayrıntıları ile bilinmesine rağmen Obama, bu istekleri yanıtsız bırakmış, gazeteciler tarafından kendisine yöneltilen soruları ise geçiştirmişti.

ABD medyası işi pişkinliğe vuruyor
Özür tartışmaları bütün harareti ile sürerken, ABD basını da gezide Obama'nın kiminle tokalaşıp tokalaşmaması gerektiğini tartışıyor. 1980'li yılların önemli gerilla önderlerinden biri olan Halk Güvenliği Bakanı Manuel Melgar ile görüşmesinin büyük bir hata olacağı zira onun "eli kanlı bir adam" olduğu söyleniyor. Melgar, 1985 yılında bir restoranda yemek yiyen 4 ABD denizcisinin (ABD'nin ülke dışındaki askeri birlikleri, özellikle işgal kuvvetleri çok büyük bir oranda donanmaya mensuptur) öldürülmesinden sorumlu tutuluyor. Askerlerinin orada ne aradığını sormayı aklına bile getirmeyen ABD basını için, kardeşini iç savaşta kaybetmiş eski bir gazeteci olan Devlet Başkanı Mauricio Funes daha konuşulabilir bir isim.

Konuşmalarını "kıtasal uyuşturucu trafiğine karşı mücadele", "ABD'de 2 milyonluk El Salvadorlu nüfusunun El Salvadorun ekonomisine katkısı" ve "demokrasinin nimetleri" ile sınırlandıran Obama, 'özürcü kesimin' beklentilerini boşa çıkarıyor.

(soL-Dış Haberler)