Fidel de aynı şer odağına işaret etti

Ortaya çıkan yeni kanıtlar, Kore’de suları ısıtan Cheonan askeri gemisinin batması olayının arkasında iddia edildiği gibi Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin değil, bölgede askeri faaliyetler yürüten ABD’nin olabileceğine işaret ediyor.

Kore yarımadasını savaşın eşiğine doğru sürükleyen gelişmeler, Güney Kore’nin Cheonan adlı askeri gemisinin Kuzey Kore Halk Cumhuriyeti (KDHC) tarafından batırıldığı suçlamasıyla başlamıştı. Güney Kore iddialarını bir uluslararası komisyon raporuna dayandırırken, KDHC, Güney’i yalan kanıtlar üretmekle suçlamıştı. Bu gelişmeler olurken ABD’nin iki ülkeyi birbirine düşürmek için her türlü girişimi ve kışkırtıcı açıklamayı yaptığı görüldü. Batı medyasını tek referans olarak alan Türkiye medyası, bu iddia etrafındaki soru işaretlerini pek gündeme getirmese de, Küba’nın efsanevi lideri Fidel Castro’nun geminin batmasından dolayı ABD’yi suçlayan açıklamasını görmezden gelemedi. Fidel’in yaptığı çarpıcı açıklamaların bir kısmı böylece Türkiye’de duyulmuş oldu.

Peki, 3 Haziran 2010 tarihinde Türkçe Prensa Latina internet haber sitesinde de yayınlanan yazısında Fidel bu konuyla ilgili neler söylüyordu?

Fidel'e göre olay Japonya'daki Okinawa üssüyle bağlantılı

“Kuzey Kore tarafından batırıldığı iddia edilen Güney Kore korvetinin durumu hala esrar perdesi altında. Son teknoloji ürünü olan bu gemi geniş sonar sistemine ve su altı akustik dinleme kabiliyetine sahip. Gemi kendi karasularının oldukça uzağında battığında 40 Güney Koreli denizci hayatını kaybetti ve çok sayıda asker yaralandı.

Sorun benim için çok karmaşıktı. Bir tarafta bir hükümetin her ne koşullarda olursa olsun başka bir ülkenin gemisinin batırılması emrini vermesinin bir açıklaması yoktu. Diğer taraftan ise Kim Jong Il'in bu emri verdiğine inanmıyordum.

Sonuca varmak için gereken bilgilere sahip değildim. Ancak emin olduğum bir şey vardı o da Çin Halk Cumhuriyetinin Kuzey Kore'ye karşı alınan ambargo kararını veto edebileceğiydi. Ne var ki, ABD'nin dizginlerinden boşanmış İsrail Devletinin nükleer silah kullanmasını engelleyemeyeceğinden emindim.

1 Haziran gecesi olaylar üzerindeki sır perdesi kalkmaya başladı.

Gece 22.30 sularında Venezuela Televizyonunda ‘Dosya’ adındaki programı yapan araştırmacı gazeteci Walter Martinez'i dinledim. Gelişmeleri değerlendiren gazeteci, yaptığı yorumda ABD'nin her iki Kore yönetiminin birbiri hakkında halihazırdaki düşünme sistematiğini yerleştirmeye uğraştığını ve bununla da halkının istekleri doğrultusunda Japonya'daki Okinawa üssünü kapatmak isteyen Japon hükümetine karşı adım atarak üssün devamlılığını sağlamaya çalıştığını belirtti.

Başta olan Japon hükümeti genel seçimlerde, 65 yıldır ABD tarafından işgal edilen askeri üslerin boşaltılacağını vaat ederek halktan büyük destek kazanmıştı. ABD askeri üsleri bu zengin ve gelişmiş ülkenin bağrında birer hançer gibi duruyor.

Olan olaylara dair şaşırtıcı ayrıntılar Global Research internet sitesinde yer verilen Washington D.C.’den Wayne Madsen'in makalesinde yeraldı.

Gazetecinin bilgi aldığı kaynaklara dayandırdığı yazısında şu ifadeler yer alıyor:

‘Kaynaklara göre Mart ayında Güney Kore denizaltı avcısı Cheonan adlı korvete yapılan saldırı, Kuzey Kore tarafından yapıldığı süsü verilen bir saldırıydı.

‘Saldırının bir amacı Kore Yarımadasında gerilimi artırarak Japon Başbakanı Yukio Hatoyama'yı Okinawa'daki ABD askeri üssünü kapatma girişimlerinden vazgeçirmekti. Hatoyama yaptığı açıklamada Okinawa üssünün kalması kararının alınmasında Cheonan olayının büyük rol oynadığını ifade etmiştir. Hatoyama'nın aldığı karar (Waşington'da sevinç yaratan bir gelişme olan) iktidardaki merkez-sol koalisyon hükümetinde ayrılık yaratmış, Sosyal Demokrat Parti lideri Mizuho Fukushima koalisyondan ayrılabileceklerini hissettirmiştir.’

‘Cheonan, Baengnyeong Adası açıklarında batırılmıştır. Burası Güney Kore kıyılarının çok uzağında ve hemen Kuzey Kore sahilleri karşısındadır. Ada üst düzeyde silahlandırılmış, stratejik bir konumda ve Kuzey Kore topraklarının topçu menzili içindedir.

‘Son teknoloji sonara sahip olan Cheonan, olağanüstü hassas su altı dinleme teçhizatıyla donatılmıştı. Bölgede benzer kabiliyetli hiçbir Güney Kore gemisi bulunmamaktadır. Adayla anakara arasındaki boğazda denizcilik yapılmadığı için olay sırasında denizde hiçbir etkinlik yoktu.

‘Ne var ki, Baengnyeong Adasında ABD-Güney Kore ortak askeri istihbarat merkezi bulunmakta ve ABD özel kuvvetleri üste konuşlanmaktadır. Buna ek olarak batırılma olayı yaşandığında bölgede dört ABD savaş gemisi ortak tatbikatlar gereğince yer almaktaydı.

‘Gemiyi batıran torpidonun metal aksamında yapılan araştırma sonucu metalin Alman yapımı olduğu anlaşılmıştır. ABD özel kuvvetlerinin benzer olaylarda şüpheleri başkalarının üzerine atmak için bu tür numunelere sahip olduğu ve bunları kullandığı sanılmaktadır. Ayrıca Berlin yönetimi Kuzey Kore'ye torpido satmamakta, tersine İsrail ile denizaltı silah teknolojisi alanında yoğun işbirliği yapmaktadır.

‘Olay sırasında tatbikata katılan ABD savaş gemisi USNS Salvor'un ada yakınlarında olması da şüpheleri artıran bir gerçektir.

‘Sivil bir gemi kurtarma gemisi olan Salvor, 2006 yılında Tayland Deniz Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen mayın yerleştirme operasyonlarında yer almıştı ve 12 dalgıcın hayatına mal olan patlama sırasında olayların orta yerindeydi.

‘Çin yönetimi, olayın hemen ardından Pyongyang'dan Pekin'e trenle alelacele gelen Kuzey Kore lideri Kim Jong Il' ile görüşerek Kuzey Kore'nin masum olduğuna inandığından, batırılma olayında ABD Deniz Kuvvetlerine ait Salvor'un suçlu olduğuna dair bazı şüphelerini dile getirmiştir:

1. Salvor, deniz tabanına mayın yerleştime operasyonu gerçekleştirmekteydi, yani olayın olduğu bölgede deniz dibine yatay yönde ateşlenen denizaltı karşıtı mayınlar yerleştiriyordu.

2. Salvor halihazırda deniz dibinde olan mayınların kontrol ve bakımını yapıyor ve elektronik olarak ateşlenebilecek konuma getiriyordu.

3. ABD özel kuvvetlerine bağlı bir denizci Cheonan'a manyetik bir mayın bağlamış, bu sayede Güney Kore, Japonya ve Çin'deki kamuoyu yanıltılmak istenmiştir.

‘Kore Yarımadasındaki olaylar Pekin ve Seul'da resmi ziyaret için bulunan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın temasları sırasında tüm diğer gündemleri ikinci plana itmiştir.’

Böylece inanılmaz kolay bir şekilde ABD önemli bir sorunu çözmüştür Yukio Hatoyama önderliğindeki ulusla birlik hükümeti düşürülmüş ancak oldukça büyük bir bedel ödenmiştir:

1- Müttefik Güney Kore derinden yaralanmıştır.

2- Kim Jong Il yönetiminin olağanüstü gündemler karşısında ne kadar hızlı ve başarılı müdahil olduğu görülmüştür.

3- Çin Halk Cumhuriyetinin önemi ve gücü bir kez daha ortaya çıkmıştır Çin devlet başkanı gönderdiği özel temsilcilerle Japon İmparatoru Akihito, Japon başbakanı ve önemli Japon liderlerle doğrudan görüşmüş ve doğrudan insiyatif almıştır.

Dünya liderleri ve dünya kamuoyu artık ABD'nin güttüğü erdemsiz ve ahlaksız emperyalist siyasete dair kanıtlara sahiptir.

Çin’in elindeki veriler neler?
Asia Times’tan Kim Myong Chol, Sarı denizdeki hareketliliği ve özellikle ABD 7. Filosunun faaliyetlerini kontrol etmek isteyen Çin’in elindeki muazzam elektronik istihbarat teknolojisine dikkat çektiği 4 Haziran tarihli yazısında yazısında, bu ülkenin elinde kendisinin hemen dibinde gerçekleşen Cheonan olayına ilişkin kanıtlar olduğu konusunda kuşkuya yer olmadığını yazdı.

Bu kanıtların, Çin’in BM Güvenlik Konseyi’nde KDHC’yi cezalandırmak isteyen ABD’ye karşı durmasının gerekçesi olabileceğini söyleyen Chol, Çin deniz kuvvetlerinin elde ettiği bilgilerin ABD’nin iki internet haber sitesinin öğrenmesine izin vermesinin de dikkat çekti. Wayne Madsen Report ve New America Media adlı iki internet sitesi Cheonan’ı batıran mühimmat hakkında teknik olarak farklı bilgiler verseler de, Çin’in bu işi ABD’nin yapmış olabileceğine yönelik kanıtlarını sitelerinde yayınladılar. Bu iki sitede yayınlanan ve Fidel'in de Wayne Madsen'dan yararlanarak yazısında yer verdiği bilgileri işleyen Kim MYong Chol kanıtları şöyle sıralanıyor:

Birinci kanıt: Baengnyeong adası gizli bir denizaltı savaşına karşı ABD-Güney Kore Deniz Üssü’ne ev sahipliği yapıyor. Bu adanın sessizliği ve üsteki teknik olanaklar bir torpedonun ateşlendiğinin rahatlıkla fark edilmesini sağlamış olmalıdır.

İkinci kanıt: Gemilere savunma şemsiyesi sağlamak amacıyla bilgisayarların, radarların ve güdümlü mermilerin bir araya getirildiği bir birleşik gemi silah sistemiyle korunan 7. Filo olay sırasında Güney Kore sularında seyrediyordu.

Üçüncü kanıt: ABD filosunda Baengnyeong adasının hemen yakınında konuşlanmış bulunan mayın yerleştirme gemisi USNS Salvor bulunuyordu. Bu gemi, sanıldığı gibi 7. Filo’ya değil, gizli operasyonlar yürüten Deniz İstihbarat Ofisi’yle işbirliği içindeki bir komutanlığa bağlı.

Dördüncü kanıt ise yukarıda Fidel’in de aktardığı gibi, torpedo malzemesinin Almanya’ya ait olması ve Almanya’nın KDHC’ye torpido satmaması.

Timsah gözyaşları
Kim Myong Chol, Çin’in bulgularının bir dizi gizemli ya da anlam verilemeyen gelişmeyi de açıkladığına dikkat çekerek şu noktalara işaret etti:

Bulgular, Obama’nın neden 1 Nisan tarihinde Güney Kore Başkanı Lee Myung-bak’ı arayarak Washington’da düzenlenecek nükleer zirveye ev sahipliği yapmasını istediğini de açıklıyor. Bu görüşmede ABD Güney Kore liderine, gerçeği saklamaya dönük bir teklifte bulundu. Güney Kore böyle bir zirveye ev sahipliği yapmaya hiç de uygun değildi.

Çin’in ortaya çıkardığı bulguların her iki başkanın, Obama ve Lee’nin, insan hayatına hiç önem vermediklerini, Lee’nin ülkesinin denizcilerinin ölümü üzerine timsah gözyaşlarını döktüğünü de gösterdi.

Bu bulguların, ABD Kuvvetleri Kore Komutanı General Walter Sharp’ın neden hiç beklenmedik bir şekilde, geminin batmasıyla kaybolan denizcileri ararken hayatını kaybeden Güney Kore’li bir dalgıcın 3 Nisan’daki cenazesine katıldığını da açıklıyor.

Ölen dalgıç Han J Ho’nun ABD ve Güney Kore’nin Baengnyeong adasındaki gizli programına da katılmıştı.

ABD’nin Seul elçisi Kathleen Stephens’ın ve General Sharp’la beraber 7 Nisan’da, geminin batmasından sonra başlatılan arama ve kurtarma çalışmalarını yerinde gözlemlemek için Güney Kore amfibisine gitmelerini de açığa kavuşuyor.

Amerikancı muhafazakar Chosun Ilbo gazetesi, 1 Nisan’daki sayısında USNS Salvor’daki ABD özel kuvvetlerinin neden 31 Mart’taki arama kurtarma çalışmalarına katılmadığını sordu.

28 Mayıs tarihinde Seul’den bildiren Los Angeles Times gazetesi, Güney Kore kamuoyunun geminin batmasıyla ilgili 20 Mayıs tarihinde yayınlanan rapor konusunda şüpheleleri olduğunu, özellikle genç Güney Korelilerin, Cheonan olayını yansıtılandan daha az tehdit edici bulduklarını, Kuzey Kore’nin kendileri için varoluşsal bir tehdit oluşturmadığını düşündüklerini bildiriyordu. Güney Korelilerin, daha çok askeri rejimin mirasçısı olan muhafazakar hükümetin amaçları konusunda şüpheleri olduğu bildiriliyor.

Gazete, görüşlerine yer verdiği gençler aracılığıyla, gençlerin Kuzey Kore karşıtı duyguları paylaşmadıklarını, Kuzey Korelileri “arkadaşları, aileleri” olarak gördüklerini aktarıyordu.

Asia Times'dan Kim Myong Chol gibi gazeteciler Güney Kore'yi KDHC'nin değil "bir dost ateşinin" vurmuş olma olasılığına ilişkin yeni kanıtlara sayfalarına yer verdikçe, ABD ve ortağı Güney Kore'nin saldırgan politikaları daha fazla sorgulanmaktadır. Ancak bu iki ortağın Kore'yi bir savaşın eşiğine getirecek kadar fütürsuzlaşmaları dünya için yarattıkları tehlikenin boyutlarını göstermektedir.

(soL - Dış Haberler)