ABD’li stratejist: ‘Size biçtiğimiz donu giyerseniz sizden iyisi olmaz’

ABD dış politikasına yön veren isimler arasında sayılan Zbigniew Brzezinski dün Habertürk’ün konuğu oldu. ABD’li stratejist, uzun uzun Rusya ve Çin’i kuşatmakta Türkiye’ye düşen ve düşecek rolleri anlatırken, “bunları yapın sizden iyisi olmaz” mesajı verdi.

1977 ile 1981 arasında ABD Başkanı Jimmy Carter’ın savunma danışmanlığını yapan ünlü stratejist Zbigniew Brzezinski dün Habertürk televizyonunun konuğu oldu. Barack Obama’nın hakkında “ABD’nin en önemli 10 düşünüründen biri” dediği Brzezinski, programda uzun uzun yakın gelecekte Türkiye’nin üzerine düşen rolleri anlattı. Eski savunma danışmanının değerlendirmelerinin arasına serpiştirdiği “Türkiye’nin önemi”ne ilişkin sözler, ana akım basınımızın yüreğinin yağlarını eritmeye yetse de, Brzezinski’nin bu yöndeki sözlerinin tamamının “koşullu önermeler” olması dikkatlerden kaçmadı.

Ana hedef Rusya’yı kuşatarak kapsamak
Brzezinski’nin ağzından dökülen, ABD hariciyesinin Türkiye’ye biçtiği rolle ilişkili önermelerin büyük bir kısmının Rusya’nın kuşatılarak ABD merkezli sisteme entegre edilmesi koşuluna bağlı olması dikkat çekti. ABD’li stratejist, “yeni küresel düzende Türkiye’nin rolü nedir” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Türkiye açık bir şekilde uluslararası sahnede önemli bir role sahip. Bölgesel etkinliğe sahip ve NATO üyesi olarak önemli uluslararası bağlantıları olan bir ülke konumunda. Türkiye akıllıca bir şekilde Rusya ile tarihsel olarak bazen çok sancılı olsa da ilişkilerini düzenlemeyi ve yürütmeyi başarmış, aynı zamanda son yıllarda kendisi için tarihsel açıdan önemli olan Ortadoğu’daki rolünü yeniden kazanmayı ve bölgedeki etkinliğini artırmayı başarmış bir ülke. Bu nedenle ABD’nin Türkiye ile karşılıklı ilişkilerini geliştirmesi için çok hayati nedenleri var. Ancak aynı şekilde ABD ile ilişkilerin geliştirilmesinin Türkiye’nin de çıkarına olduğunu belirtmek gerekir.”

Daha basit bir şekilde ifade edilirse, Brzezinski “Türkiye, ABD’nin Rusya politikasında oynayacağı rol ölçüsünde önem taşır” dedi. Ancak bu önermenin bir yerinde “önem” sözcüğünün geçmesi ana akım medyanın “en büyük biz olacağız” naraları atması için yeterli oldu.

AB’ye girmeseniz de olur
Birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’yle ilgili konuşan ABD’li stratejistlerin mütemmim cüzü, “AB’ye giren bir Türkiye şöyle önem kazanır en önemli hedef AB’ye girmeniz” gibi cümlelerdi. Ancak Brzezinski, aradan geçen yıllarda artık bu geleneğin bozulduğunu gösterircesine, “Türkiye AB üyesi olmadan da Batı’nın çok önemli bir parçası olur” diyerek, birkaç gün önce “artık AB’ye girmeyeceğiz diye ağlamadığını” söyleyen Orhan Pamuk’u hatırlattı.

Brzezinski “yeni küresel düzenin geleceği” konusunda şöyle konuştu:

Bence yeni küresel düzenin geleceğini belirlerken iki taraf da karşılıklı çaba sarfetmeli. Bu sadece Amerika ve Avrupa’nın Türkiye’yi dahil etmesi meselesi değil, Türkiye de aynı şekilde Amerika ve Avrupa’yı kendi eksenin merkezi haline getirmeli. Tabii Avrupa deyince akla hemen Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik süreci geliyor. Bu süreç şimdilik askıda olsa da, Türkiye AB'ye üye olmadan da, Batı'nın ya da Avrupa’nın vazgeçilmez bir parçası haline gelebilir bunun için çok farklı yollar sözkonusu. Şu anda çok başarılı ve aynı zamanda Avrupalı olup da AB üyesi olmayan birkaç ülke sayabilirim. (…) Türkiye uzun vadede Avrupa’nın resmi parçası olacaktır. Fakat gayriresmi de olsa ABD ve Avrupa, Türkiye’nin AB'ye üye olması için birlikte çalışmalı. (…) Türkiye’yi, Polonya ve İspanya ile birlikte uluslararası ilişkilerde önemli roller üstlenme konusunda en istekli ülkeler arasında sayabiliriz. Yeni dünya düzeninde artan rolü ile Türkiye, Batı'nın uluslararası ilişkilerde daha önemli ve daha etkili olmasında katkıda bulunabilir.

Habertürk “ABD son süper güç olacak”tan “Türkiye ABD’nin gücünü üstlenecek”e nasıl vardı?
Brzezinski çeşitli yerlerde ifade ettiğini Habertürk’te de tekrarlayarak “ABD son süper güç olacak” dedi ve artık kabak tadı veren “ABD çöküyor, Çin yükseliyor Avrupa da önemli aslında” gibi sözleri tekrar etti. İlginç olan husus ise, Habertürk’ün buradan “Türkiye ABD’nin rolünü üstlenecek” sonucunu çıkartmasıydı.

Habertürk bu sonucu Brzezinski’nin şu sözlerinden çıkarttı: “Ufukta ABD'nin sahip olduğu gücü üstlenmeye mahkum olan diğer ülkeler de beliriyor. Bu ülkeler arasında Hindistan, Japonya, Brezilya ve sağlığına kavuşması şartıyla Rusya'yı sayabiliriz. Bu listeye Türkiye'yi de dahil edebiliriz. Eğer Rusya Avrupa’nın bir parçası haline gelirse, Moskova ancak o zaman yirmi birinci yüzyılda önemli ve etkin rol oynayabilir. Sonuç olarak, yeni yüzyıl ABD ve Sovyetler Birliği'nin elli yıl süren rekabetine, yada 1900'lerin ilk çeyreğinde Almanya'nın önce Fransa ve İngiltere, daha sonra ABD ve Rusya ile güç çatışmasına girmesine benzer bir Küresel hegemonya yarışına sahne olmayacak. Yani 21. yüzyılda, ABD gibi bir süper güç doğuracak bir dünya düzeni olmayacak.”

ABD’li stratejistin bir dizi ülkenin yanında andığı ve ardından da esasen Rusya’nın neden kuşatılması gerektiğini anlattığı bu sözlerinden “Türkiye ABD’nin yerini alacak”ı çıkartmak için Türkiye’nin ana akım medyasında çalışıyor olmak gerekiyor kuşkusuz.

Brzezinski, sözlerinin devamında bir kez daha “Türkiye’nin önemi”nin Rusya’yı sıkıştırarak Batı ittifak sistemine entegre etme politikasındaki rolüne bağlı olacağını anlatıyor ve Türkiye’nin “önemi”nin kaynağını da şu şekilde betimliyor: “Batı ile çok yönlü ve yakın ilişkiler, Türkiye'nin dünya çapındaki etkinliğini bir anda ve önemli ölçüde artıracak ve aynı zamanda yayılmasını da sağlayacaktır. Yeni dünya düzeninde Türkiye sadece kendisi adına siyaset yapmayacak, Amerika ve Avrupa ile sıkı ilişkiler geliştirmesi durumunda, otomatik olarak Euro-Atlantik toplumu adına uluslararası ilişkilerde söz sahibi olacaktır.”

Programı izleyenler Suriye’den İran’a, Kıbrıs’tan Rusya’ya dört bir yanından gerilen Türkiye’nin “parlak geleceği” hakkında hayallere kapılarak rahat bir uyku çekti.

(soL-Haber Merkezi)