Geçen sene bahar aylarında, Suriye'deki tarihi Ermeni kasabası Kesab, Türkiye tarafından desteklenen şeriatçı çetelerin hedefi olmuştu.
Kesab'ı bir süreliğine ele geçiren çeteler, kiliseleri koruduklarına dair fotoğrafları tüm dünyaya yaymışlardı. Ancak Kesab'dan kaçanların tanıklıkları, çetelerin yalan söylediğini ortaya koyuyordu.
Yeni yılın ilk günlerinde, Batılı bir gazeteci, Daily Telegraph'tan Ruth Sherlock, Kesab'a giderek izlenimlerini yazdı.
Sherlock, kasabadaki kiliselerin kundaklandığını, duvarlarına İslamî sloganlar yazıldığını ve Hristiyan mezarlığının tahrip edildiğini aktardı.
TÜRKİYE DESTEĞİ VARDI
Telegraph muhabiri, çetelerin saldırısının Türkiye'deki seçim gündemi ile ilgisi bulunduğunu da iddia etti. Buna göre, Kesab'a saldırmadan önce, Türkiye'nin desteklediği çeteler prestij kaybediyordu. Saldırı ile birlikte, hem Türkiye hem de sahadaki "muhalif" gruplar yeniden kendilerini kanıtlayacaklardı.
Bu nedenle, saldırı planlanırken, "muhaliflere" kendilerini "ılımlı Müslüman" ve Batı'nın doğal müttefiki olarak göstermeleri konusunda kesin emirler verildi.
Kesab, dağlar tarafından çevrili ve yalnızca Türk sınırından dışarıya bağlı. Bu nedenle Türk askerlerinin izni olmadan, çetelerin kasabaya saldırması mümkün değildi.
ÇETELERİN MÜSAMERESİ
Saldırının ilk saatlerinde, her şey plana uygun olarak işledi. Aralarında El Kaide bağlantılı Ahrar'uş Şam'ın da bulunduğu çeteler, kiliseleri koruduklarını ve yerel halkla nazik şekilde konuştuklarını gösteren fotoğraflar yayımlamaya başladılar.
30 kadar Ermeni, bir minübüse bindirilerek Türkiye'ye gönderildi. Sınırda, Türk devlet televizyonu bekliyotrdu. Burada Ermeniler "sıcak" şekilde karşılandı.
Saldırıya katılan yabancı cihatçıları ve radikal İslamcıları gizleyen Suriye Ulusal Koalisyonu lideri Ahmed Carba, Kesab'a giderek zaferi "kutladı."
KUNDAKLAMA SONRA BAŞLADI
Tam da kamera spotları Kesab'ın üzerinden çekildiğinde, Telegraph'a konuşan kasaba sakinlerine göre, kiliselere saldırılar başladı.
Ermeni Apostolik Kilisesi rahibi Miron Avedissiyan, çetelerin kiliseleri koruduklarına dair fotoğraf çektirdikten hemen sonra kundaklamaya başladıklarını söyledi.
Kasabadaki kapılar, duvarlar ve sokaklar, "La ilahe illallah" yazıları ile dolduruldu.
Ermeni Evanjelik Kilisesi de yine çeteler tarafından yakıldı ve yağmalandı. Kilisenin yakınındaki mezarlık da tahrip edildi.
Çeteler, kiliselerin yanında alkol satan dükkanları da yağmaladılar.