Utku Çakırözer ODTÜ emekçileriyle buluştu: 'Suriye'de savaşı değil barışı desteklemeliyiz'

ODTÜ Emekçilerinin Eylül ayı kapsamında düzenlediği panelin konuğu, geçtiğimiz günlerde Suriye lideri Beşar Esad'la röportaj yapan Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Utku Çakırözer'di.

ODTÜ emekçilerinin Eylül ayı kapsamında düzenlediği panelin konuğu Utku Çakırözer oldu.

Dışarıdan destekli demokrasi
Suriye'de yaşanan süreci konu alan video gösteriminin ardından bir sunum gerçekleştiren Çakırözer, Suriye'nin durumunun diğer Arap baharı yaşanan ülkelerden farklı olduğunu belirterek, “Tunus ve Mısır'da halk gerçekten meydanlara indi. Ancak Suriye'de yaşanan tam bu olmadı. Ağırlıklı olarak dışarıdan desteklenen ve içerde El Kaide ve cihatçı radikal unsurları da barındıran bir muhalefet hareketi oluşturulmuş durumda” dedi.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesindeki demokrasi hareketlerinin bir anda ortaya çıkmadığını belirten Çakırözer, öncelikle Wikileaks belgelerinde bu ülkelerin diktatörlerinin kirli ilişkilerinin gözler önüne serildiğine dikkat çekti.

Arap Baharı ülkelerinde ayaklanan gençlerin sosyal medyada örgütlenme konusundaki başarısına dikkat çeken Çakırözer, demokrasi hareketleri başlamadan önce, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülkeden sivil toplum örgütlerinin internetin demokrasi ve hak mücadelesinde kullanımına ilişkin ABD'de eğitim aldıklarına ilişkin yabancı basında çıkan haberleri anımsattı.

AKP müdahale için ikna çabasında
Türkiye’nin sürece dâhil olurken Libya'daki süreçten cesaret aldığını ve Esad'ın gidişinin çabuk olacağını düşünerek hareket ettiğini ancak süreçte yalnız başına kaldığını ve şimdi de uluslararası destek bulmaya çalıştığını belirten Çakırözer, AKP'nin Erbakan’ın ''İslam birliği'' politikasını dış politikada uyguladığını ve temel politikasının tüm İslam ülkelerinde Sünni İslamcı iktidarların kurulmasını istediğini sözlerine ekledi.

Çakırözer, Türkiye’nin Suriye'ye dönük askeri müdahale seçeneğinin pek mümkün görmediğini, AKP'nin Suriye'ye müdahalenin meşruiyetini örmek için Suriye’deki Kürt özerk bölgesini, PKK-Suriye bağlantılarını ve artan mülteci sayısını kullanarak Türk kamuoyunu ve uluslararası toplumu ikna etmeye çalıştığını belirtti.

Şiddete değil barışa destek
Türkiye'nin Suriye'ye bir müdahale için dünyayı ikna çabasına karşılık başta ABD ve NATO olmak üzere tüm müttefiklerinden ve dostlarından olumsuz yanıt aldığına dikkat çeken Çakırözer, Türkiye'nin içine girdiği zor süreçten çıkışının savaşı teşvik edici değil, şiddeti sona erdirecek barışçı çözüm çabalarını destekleyici çabaları desteklemekle mümkün olabileceğini belirtti. Çakırözer, böyle bir uzlaşı sağlanamazsa on yıllara yayılacak iç savaşın ve mezhep çatışmalarının sadece Suriye'yi değil komşusu Türkiye'yi de olumsuz etkileyeceğini ileri sürdü.

Kimyasal silahlar kaygı verici
Cihatçı-El Kaideci gruplardan Hıristiyan, Alevi ve bazı Sünni kesimlerin ciddi kaygılar taşıdığını belirten Çakırözer, ayrıca Erdoğan’ın en çok ihtiyaç duyduğu bir süreçte BM toplantısına katılmamasını Suriye politikasındaki yalnız kalışına bağladı.

Suriye'nin elinde bulundurduğu kimyasal silahlara da dikkat çeken Çakırözer, Esad rejiminin gitmesi durumunda bu silahların Hizbullah ve El Kaide gibi terör örgütlerinin eline geçme olasılığının ABD ve İsrail gibi ülkeleri kaygılandırdığını ifade etti. Hatta İsrail’in en büyük düşman gördüğü İran’dan daha fazla, Suriye’deki bu kimyasal silah tesislerin etkisiz hale getirilmesine öncelik verebileceğini işaret etti.