ÜKD çalıştayı sonuç bildirgesi açıklandı: 'Üniversiteler AKP Anayasası'nı kabul etmeyecek'

ÜKD tarafından 13 Nisan 2013’de Ankara’da düzenlenen “Anayasa Sürecinde Temel Kavramlar Çalıştayı: Tarih, Toplum, Üniversite “ konulu toplantının sonuç bildirgesi açıklandı.

13 Nisan 2013 tarihinde ÜKD tarafından Ankara'da düzenlenen "Anayasa Sürecinde Temel Kavramlar Çalıştayı: Tarih, Toplum, Üniversite" başlıklı toplantının sonuç bildirgesi açıklandı.

Üniversite yaşamını düzenleyecek olan Yasa Taslağı ile yeni bir Anayasa yapılma sürecinin aynı döneme denk gelmesinin tesadüf olmadığı ve üniversitelerde ilerici, yurtsever, solcu aydınlara karşı hız kazanan tasfiye operasyonunun bu süreçten ayrı düşünülemeyeceği vurgulanan bildirgede fiili olarak yürürlükte olan rejime yeni bir Anayasa ile meşruluk ve istikrar kazandırılmaya çalışıldığı belirtildi.

"Başına gelen bütün badirelere rağmen, bugün hala öğrencisiyle, işçileriyle, akademisyenleriyle toplumun en diri kesimi olan üniversitenin, üniversite yasasını ve Anayasa’yı kabul etmeyeceği" belirtilen bildirgede "Üniversite bileşenleri, ülkemizin emekçi sınıflarının yanında emperyalizme, sermayeye karşı verilecek mücadelede bu ülkenin ve üniversitenin onurunu temsil etmekten geri durmayacak, bu toprakların sahipsiz olmadığını gösterecektir" denildi.

Bildirgenin tam metni şu şekilde:

"ÜNİVERSİTE KONSEYLERİ DERNEĞİ
ANAYASA SÜRECİNDE TEMEL KAVRAMLAR ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ (13 Nisan 2013)

Üniversite yaşamını düzenleyecek Yasa Taslağı ile yeni bir Anayasa yapılma süreci aynı döneme denk geldi. Birbirinden bağımsız olarak düşünemeyeceğimiz bu süreçler tesadüfen aynı döneme denk gelmemiştir. Üniversitelerde ilerici, yurtsever, solcu aydınlara karşı hız kazanan tasfiye operasyonu da bu yasa yapma hırsından ayrı düşünülemez.

Türkiye’de kısa bir süre önce, AKP’nin devleti hemen tamamen ele geçirmesi ile birlikte giden köklü bir rejim değişikliği yaşandı. Bu değişiklik emperyalist entegrasyonun uzantısı olan yağmacı, piyasa faşizmini benimsemiş ve emeği köleleştiren kurumların ve felsefesinin oluşturulmasına dayanıyordu. Egemenlik ve bağımsızlığın uluslararası sermayeye devredildiği, tekellerin kârının temel toplumsal hedef olarak konduğu, ulusal sınırların eridiği ve geniş coğrafyaların emperyalizmin hegemonyasında serbest sömürü bölgelerine dönüştürüldüğü bir sürecin içindeyiz. Böylesine emek düşmanı politikalar, böylesine gözü dönmüş bir halk düşmanlığı ancak geniş halk kitlelerinin dini duyguları suiistimal edilerek gerçekleştirilebilirdi, dolayısıyla aynı zamanda gericiliğin rejimin temel niteliği olduğu bir süreci yaşıyoruz.

Şimdi fiili olarak yürürlükte olan rejime yeni bir Anayasa ile meşruluk ve istikrar kazandırılmaya çalışılıyor. Doğal olarak bu Anayasa uluslararası sermayenin egemenliğini pekiştirecek, laik devlet uygulamalarına son verecek ve Erdoğan’ın kimliğinde somutlanan bir baskı rejimine yasal kılıf giydirmeyi deneyecektir. Rejimin akıl ve insanlık dışı uygulamaları, uluslararası alanda mezhep çatışması ile beslenen kanlı savaşlara Türkiye’yi sürükleme eğilimi, burjuva anlamda bile bir demokrasiye izin vermiyor ve kendi diktatörünü ortaya çıkartıyor.

AKP iktidarında yerleşen gerici ve piyasa faşizmine dayalı rejim kendi kadrolaşmasını oluşturduğu gibi kendi üniversitelerini de yaratmak istiyor. Anayasayla uyumlu olarak sermayeye acil gereksinimleri için teknik destek verecek ama bilimsel dünya görüşünden uzak, doğrudan sermayenin mülkü olarak yönetilecek, akademisyenlerin dahi taşeronlaştırıldığı, uluslararası sermaye için emek gücü yetiştirecek, ideolojik olarak rejimin gerici ve piyasacı bulamacını değerli bir fikirmiş gibi yayacak bir üniversite modeli aranıyor.

Böyle bir üniversitede sola, aydınlanmaya, yurtseverliğe yer olmadığı çok açık. Yeni rejimi oluştururken uyguladıkları hilelerin, baskının, kalleşliğin bir sonu olduğunu düşünmemiz için bir neden yok. Anayasa değişikliği ve Üniversite Yasası ile bu fiili durumun daha artacağını, iş güvencesinin ve sosyal hakların ortadan kaldırılmasının bu baskıyı çok daha kolay hale getireceğinin farkındayız.

Bu koşullar altında toplanan Çalıştayımız şu saptamaları yapıyor:

Toplumun gelişiminden ve yararından sorumlu, aydınlanmadan yana, bilimsel-teknik devrime katkı yapan başlıca kurum olarak ve akademisyeni, emekçisi, öğrencisi ile tüm çalışanlarının yönetime katıldığı, bilimcilerin patronsuz olarak çalıştığı, akademisyen bağımsızlığının garantilendiği, ülkenin kalkınmasında rol oynayan, tüm planlama ve karar süreçlerinin doğal parçası olan bir üniversite ancak ve ancak sosyalizmde mümkündür.

Çünkü bu ülkenin uluslararası tekellere peşkeş çekilmiş bütün sanayi varlığı, enerji alt yapısı, ulaşımı, hastane ve eğitim gibi tüm hizmet kurumları ve bankaları kamulaştırılmadıkça, tüm topluma mal edilmedikçe bu topraklarda ne egemenlik ve bağımsızlık, ne demokrasi ne aydınlanma ne de barış olacaktır. Ancak sosyalizmde ve emperyalizmin yenildiği koşullarda bu coğrafyada yaşayan tüm halklar eşit unsurlar olarak kardeşlik ve barış içinde bütünleşme sürecini yaşayabilirler.

Çok özel tarihsel koşullarda şekillenen Cumhuriyet’in ilk dönemlerine dönmek mümkün değildir, Cumhuriyet’in kazanımları ancak bir sosyalist cumhuriyette korunabilir, sadece eğitimin çift yönlü bir özgürleşme süreci olarak kabul edildiği bir üniversite bu kazanımları ilerletebilir emek, halk ve sol karşıtı yanları ancak bu şekilde temizlenebilir.

Başına gelen bütün badirelere rağmen, bugün hala öğrencisiyle, işçileriyle, akademisyenleriyle toplumun en diri kesimi olan üniversite, üniversite yasasını ve Anayasa’yı kabul etmeyecektir. Üniversite tüm ilerici unsurlarına yapılan saldırıları dayanışarak göğüslemekte, cezalandırılarak üniversiteden uzaklaştırılan Mukaddes Akdeniz, İlker Belek gibi değerli üyelerini ise karanlığa teslim etmemekte kararlıdır.

Üniversite bileşenleri, ülkemizin emekçi sınıflarının yanında emperyalizme, sermayeye karşı verilecek mücadelede ne istediğini bilen, örgütlü ve gelecek hayali olan bir özne gibi davranacak, bu ülkenin ve üniversitenin onurunu temsil etmekten geri durmayacak, bu toprakların sahipsiz olmadığını gösterecektir.

Yaşasın sosyalizm ve sosyalizmin üniversiteleri"

(soL -Haber Merkezi)