Öğrencilerin Hopa savunmaları olgunluklarını gösterdi

9 Aralık’ta Ankara’da görülen Hopa davasında yargılanan 22 kişi mahkemede yaptıkları savunmalarda bu davayla asıl yargılananın AKP karşıtlığı olduğunu ifade ettiler. Katıldıkları eylemlerin arkasında olduklarını belirten öğrenciler asıl yargılanması gerekenin AKP iktidarı olduğunu belirttiler.

Hopa’da emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun polis müdahalesi ardından hayatını kaybetmesini protesto ettikleri için yıllarca hapse mahkum edilen 22 üniversite öğrencisinin davası 9 Aralık Cuma günü Ankara Adliyesi’nde görüldü. Başta TKP’li Öğrenciler, ÖDP, Gençlik Muhalefeti, Halkevleri ve Öğrenci Kolektifleri olmak üzere çok sayıda örgüt, sendika temsilcileri, aydınlar ve sanatçılar sabahın erken saatlerinden itibaren Adliye önünde davanın sonuçlanmasını bekledi. Akşam geç saatlerde sonuçlanan davada sanıkların tutuksuz yargılanmasına karar verildi.

Saatler süren duruşmada 22 üniversite öğrencisi de savunma yaptı. Aylardır kitapları, eylemleri, pankartları delil gösterilerek cezaevinde tutulan öğrenciler, savunmalarında AKP iktidarının faşizan tutumuna ve dava süresince yaşadıkları hukuksuzluklara dikkat çektiler.

soL 9 Aralık'ta düzenlenen mahkemeye ilişkin ayrıntıları dakika dakika yazmıştı. İlgili haberimiz için tıklayınız. Tutuklu öğrencilere destek vermek üzere mahkeme süresince binlerce kişi Ankara Adliyesi önünde bekledi. Hopa dayanışmasından fotoğraflar için tıklayınız.

Hepsi “suçunu” kabul etti!
Öğrencilerin tümü Hopa’da yaşanan olayları protesto ettiklerini ve evlerinde “delil” gösterilen kitapların bulunduğunu kabul etti. Ancak tüm bunların suç kabul edilmesinin hukuksuzluk olduğuna dikkat çektiler.

Öğrenciler yaptıkları savunmalarla mahkeme salonunu adeta sermaye ve AKP egemenliğine karşı bir kürsüye çevirdiler. İfadelerinde, protesto etmenin bir hak olduğunu, bu ülkenin gerçek sahiplerinin haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı mücadele etmesinden doğal bir şey olmadığını vurguladılar.

“Burada yargılanan sosyalizmdir”
Öğrenciler savunmalarında AKP iktidarında, kendisine muhalif olan herkesin türlü şekillerde cezalandırıldığını dile getirdi. Mahir Mansuroğlu savunmasında “Anlaşılan şudur ki her muhalif, sanık sandalyesinin arkasına geçme potansiyelini taşımaktadır” dedi. Mahir, “Ahmet Şık, Nedim Şener yayınlanmamış kitaplar nedeniyle içerde. Bütün muhalifler sesler terör olarak kodlanıyor” diye konuştu.

Zafer Algül de savunmasında “bugün yargılanan AKP’ye muhalefettir. Bu dava toplumsal muhalefetin ve hak mücadelelerinin davasıdır” dedi. Hazal Kangal ise "Burada yargılanan düşüncelerim ve sosyalizmdir” diye konuştu.

“Gerçek terör ülkenin şu günkü halidir”
Kadir Aydoğan, polis devletine karşı olduğu için terör örgütü üyeliği suçlamasıyla 52 yıl hapisle yargılandığını söyledi. Kadir, “Ülkede korku imparatorluğu hakimdir. Gerçek terör budur” dedi.

Can Kaya da “Tutukluyken sınavlara eli tüfekli askerler eşliğinde gittim. Ben artık okulumun koridorlarından tüfekli adamlarla geçmek istemiyorum. Ben okulumda silah görmek istemiyorum” diyerek üniversitelerin kolluk kuvvetlerince kuşatılmasına karşı olduğunu dile getirdi. Can, “Ortada terör varsa polis terörüdür, yargılanması gereken varsa onlar da polislerdir” diye konuştu.

“Yargılanması gereken bu ülkeyi yönetenlerdir”
ODTÜ öğrencisi Ömür Çağdaş Ersoy da, üniversite öğrencilerinin değil, yargı kararlarını uygulamayan Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek gibilerinin yargılanması gerektiğini ifade etti. “ODTÜ’de ulaşım zamları ile ilgili Danıştay’ın kararı var Gökçek uygulamıyor dedim. Yargı kararına uymayan onlar, yargılanan benim” diye konuştu.

Hamza Doruk Yıldırım ise “Benim kaçacak bir şeyim yok. Kaçması gereken bu ülkeyi yönetenlerdir” diyerek asıl hesap vermesi gerekenin AKP iktidarı olduğunun altını çizdi.

Gençliği sindirmeye çalışıyorlar
Öğrenciler ifadelerinde ülkede estirilmeye çalışılan baskı ve korku rüzgarına karşı baş kaldırmanın yargılanma sebebi olamayacağını vurguladı. Sanıklardan Başak Eylül Şan “Burada asıl yargılanması gereken en ufak bir ses çıkarmaya korkan üniversitelilerin düşürüldüğü acınası durumdur” diyerek AKP iktidarının gençleri sindirmeye yönelik müdahalelerine dikkat çekti. Uğur Uzunpınar da “Bir annenin sözünü duymuştum : ‘Bundan sonra analar evlatlarını kör sağır doğursunlar.’ Üniversiteliler böyle olsun isteniyor” dedi.

“Bencil olmamak yargılanıyor”
Ömür Çağdaş Ersoy “Biz herkes yaz tatilinde tatil yaparken yoksul çocuklarına eğitim vermeye çalışıyoruz” diyerek üniversite öğrencisi olarak ülke meselelerine duyarlı davrandıklarına, ancak bugün terör suçuyla yargılandıklarına dikkat çekti. Çağdaş,“Üniversitelilerin bir kısmı yazın boş gezerken, biz tek suçu yoksulluk olan insanlara gönüllü eğitim veriyoruz. Dünyanın hangi ülkesindeki terörist bunu yapar? Dünyaya tamamen sorumsuzlaşmış, bencilleşmiş bir üniversite öğrencisi değilim, bununla da gurur duyuyorum” diye konuştu.

“Ben bencil bir öğrenci olsaydım inşaat mühendisi olur, Van'daki gibi binalar yapar, para derdinde olurdum. Ama ben bencil olmadığımdan, dışarıda olsam, Van'a enkaz kaldırmaya gidecektim” diyen Çağdaş, “bu davada yargılanan bencil olmayan öğrenciliktir" diye ekledi.

Kadir Aydoğan da parasız eğitim talep ettikleri için imza kampanyaları düzenlediklerini, böylesi faaliyetlerden terör örgütü üyesi olmakla yargılandığını söyledi.

“Yaşamı savunmak hakkımdır”
Kendi isteğiyle savcılığa gidip ifade verdiği halde kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle tutuklanan Özgür Atmaca da doğal yaşamı ve yaşama hakkını savunduğu için HES karşıtı eylemlere katıldığını söyledi. Özgür, “Bundan sonra da hak gaspına yönelik her türlü eyleme yine katılırım” diyerek yaptıklarının arkasında durduğunu gösterdi.

Nuri Özçelik de “Ben HES’lerin, nükleer ve termik santrallerin doğada yaptığı tahribatı biliyorum” diyerek bunları protesto etmenin, doğal yaşamı savunmanın suç sayılamayacağını vurguladı.

Protesto etmenin insanlık hakkı olduğunu vurgulayan Can Türkyılmaz da "Ulaşım hakkı eğitim, sağlık haklarıyla birlikte kamusal haktır. Ben Mamaklıyım. Ege Mahallesi'nin otobüs durağının kuyruğu 70'lerin yağ ve ekmek kuyrukları gibidir. Birgün siz ve savcı Hakan Bey cübbelerinizi çıkartıp o durağa gelin de görün... Her şeye zam, elektrik, su, ulaşım, doğalgaz... İnsanım ben yahu... Bunlara tepki göstermek haktır” diye konuştu.
Ankara Üniversitesi öğrencisi Demet Yılan da “Siz gelir olarak yazıyorsunuz ama ben o 240 liralık krediyle ulaşımımı karşılayamıyorum. Tabii ki ulaşım zammına karşı olacağım, tabii ki zammı protesto edeceğim” diyerek zamların geri alınması için protesto düzenlemenin doğal bir hak olduğunu vurguladı.

“Biz Deniz Feneri değiliz”
Öğrenciler, ülke ve dünya meselelerine duyarlı öğrenciler olduklarını da vurguladı. Mahir Mansuroğlu, “Biz 4 sene önce Filistin halkının yanındayız dedik ve yardım kampanyası yaptık. Bizi Deniz Feneri ile aynı kefeye koymayın” diyerek iktidar yandaşı Deniz Feneri’nin yaptığı yolsuzluklara da göndermede bulundu.

Can Kaya da “dağıttığımız bildirilerde faili meçhullerin, 35 aydının nasıl cayır cayır yakılabileceğinin, yoksullara bağış adı altında toplanan paraları cebe atmanın planları yoktur” diyerek Sivas katliamı zanlılarının, Deniz Feneri dolandırıcılarının yargılanması gerektiğini ima etti.

“Polis nasıl adam öldürebilir!”
Hazal Kangal, üniversite öğrencilerinin yargılanma süreçlerindeki hukuksuzluğa dikkat çekti. Hazal, "Vatandaşın vergisinden maaş alan polis nasıl insan öldürür” diyerek asıl Metin Lokumcu’nun ölümüne sebebiyet verenlerin yargılanması gerektiğini söyledi. “Ben Metin Lokumcu'yu öldürmedim. Ben N.Ç'ye tecavüz etmedim. N.Ç.ye tecavüz edenler hakkında 4 yıl hapis isteniyor, biz 52 yılla yargılanıyoruz” diyerek hem kendilerine dayatılan cezanın büyüklüğüne hem de tecavüz sanıklarının yargılanma süreçlerindeki çarpıklığa dikkat çekti.

“Bizi yargılayanları tarih yargılayacak”
Hikmet Tanıl, HES’lere karşı olduğunu, her bulunduğu alanda demokrasi mücadelesi verdiğini belirterek, “Başbakan Necdet Adalı ve Erdal Eren'i anarak ağlamıştı. 12 Eylül'den hesap soracağını söylemişti ama 12 Eylül yargılamalarının hesabını tarih kesti. Bizi 52 yılla yargılayanları da tarih yargılayacak" diye konuştu.

Hikmet, “Başbakan Necdet Adalı ve Erdal Eren’e ağladı başbakan bana da ağlamasın diye tahliyemi ve beraatımı istiyorum” diyerek Erdoğan’ın şovuna da göndermede bulundu.

(soL - Haber Merkezi)