Dev Yol davası 29 yılı geride bıraktı

Dev Yol ana davasında 29. yılda da sonuç alınamadı. Davada Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararının sanıklara ve avukatlara tebliğ edilmediği ortaya çıkarken, sanıklardan Erdoğan Genç’in 35 yıl önce çalıştığı binada yargılanması da 29 yıllık davanın ilginç gelişmelerinden birisi oldu.

Türkiye’nin en uzun süren davalarından biri olan Dev Yol ana davası dün yapılan duruşmayla devam etti. Dava yine ertelenirken, sanık avukatları Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarının kendilerine ulaşmadığını belirterek öncelikle bu kararların kendilerine tebliğ edilmesini talep etti. Dava usul eksiklikleri nedeniyle 18 Ocak 2012’ye ertelendi.

ANKA’nın haberine göre 29 yıldır devam eden tarihi Devrimci Yol ana davasında Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararının sanıklara ve avukatlara tebliğ edilmediği ortaya çıktı. Dev-Yol davasında hakim karşısına çıkan sanıklar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararının kendilerine tebliğ edilmediğini belirtirken, avukatları dosyada eksiklikler bulunduğunu eksik belgelerle savunma yapamayacaklarını kaydetti. Sanıklardan Erdoğan Genç’in de 35 yıl önce şu an Yargıtay Ceza Daireleri’nin bulunduğu eski Emekli Sandığı binasında memur olarak çalıştığı ortaya çıktı.

Sanık ve dosya sayısının fazlalığı, daha önce verilen yerel mahkeme kararlarının bozulması nedeniyle, Türkiye’nin en uzun süren davaları arasında yer alan ve 30 yıldan bu yana devam eden Devrimci Yol ana davasına Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde devam edildi. Davanın 21 sanığından 9’unun katıldığı duruşmaya sanık avukatları Şenkal Sarıhan, Mehdi Bektaş ve Ömer Kavili ile sanık yakınları katıldı. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 11. Ceza Dairesi ile Ceza Genel Kurulu kararlarını okunduğu duruşmada, Yargıtay Daire Başkanı Ekrem Ertuğrul, duruşmada olay yargılaması yapılmadığını, temyiz incelemesinde sadece hükümdeki aykırılıkların ortaya konulması gerektiğini anımsatarak, avukatlardan savunmalarda tekrarlardan kaçınmalarını ve hukuka aykırı hususları gündeme getirmelerini istedi. Sanık Yaşar Kambur’un avukatı Ömer Kavili, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dosyanın tamamını yerel mahkemeden getirmediğini anımsatarak, 150 bin sayfa mahkeme evrakının kaybedildiğini bu durumla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu anımsatarak, “Mahkeme evrakı suç değildir diye karar verildi. Mahkeme esası vereceği zaman son sözü sorduğunda “müvekkilimin lehine ve aleyhine belgeleri” görmediğimi söyledim. Delileri söylemeden mahkeme son sözü sordu. Bende, “mantık kurallarının yok edildiği, ahlak kurallarının zorlandığı, hukukun ayaklar altına alındığını, böyle bir faaliyete avukatlık meslek ilkeleri adına bu duruma iştirak etmeyeceğiz” dedim ve salonu terk ettim buna rağmen mahkeme heyeti benim yokluğumda hüküm açıkladı. Kararın böyle alınması nedeniyle Yargıtay kararı bozdu” dedi.

Tebligat yapılmadı
Davanın izlediği süreç hakkında bilgi veren Kavili, Yargıtay’da nasıl bir yargılama yapıldığını bildiklerini ancak kendilerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararının tebliğ edilmediğini söyledi. Kendisine Genel Kurul Kararı’na ilişkin bir tebligat yapıldığını ancak içinde karar bulunmadığını belirten Kavili, “Dosyanın tamamı getirtilmeden tebliğname düzenlenmiştir. Öncelikle Ceza Genel Kurulu kararının tarafıma tebliğ edilmesini ve dosyadaki eksikliklerin giderilmesini ondan sonra duruşma yapılmasını istiyorum” dedi. Kavili’nin bu talebinin ardından duruşmaya kısa bir ara verildi. Aranın ardından Daire Başkanı Ekrem Ertuğrul, duruşma sonrasında tüm sanıklara ve avukatlarına Ceza Genel Kurulu kararının tebliğ edilmesine karar verdi. Duruşmada hazır bulunan diğer sanıkların avukatlarına da savunma yapılıp yapmayacakları soruldu. Söz alan Avukat Şenkal Sarıhan, Ceza Genel Kurulu kararının kendisine talep edilmediğini tebliğden sonra savunma yapacaklarını belirterek süre istedi.

Hukuk fikirlerle değil, fiille uğraşmak zorundadır
Avukat Mehdi Bektaş ise kendisinin Ceza Genel Kurulu kararını aldığını belirterek, davayı başından beri takip ettiğini anımsattı. Bektaş, davanın başında sanık sayısının 723 olduğunu, dosya sayısı 650’nin üzerinde olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Biz baştan beri sıkıyönetim askeri yönetim mahkemelerinin verdiği karar bizi muhtaç hale getirmeyin dedik. Bu mahkemeler olağanüstü mahkemelerdir, biz adli mahkemelerin adaletine daha çok güveniyoruz dedik. 11. Ceza Dairesi sadece 20 sanık aleyhine bozma verdi. İnsan endişeleniyor, dosya incelenmediği için mi böyle bir sonuca varılıyor, yoksa dosyanın kapsamı nedeniyle dosya bir ön önce elden çıksın diye mi böyle bir karara varılıyor. 4 müvekkilim dışında, Nuri Özdemir, Emin Koçer, Hasan Ertürk ve Hıdır Adıyaman dışındakiler için gözaltına alınma tarihleri yönünden zamanaşımı dolmuştur. Hıdır Adıyaman yönünden de gözaltına alınama tarihleri itibaren diğerlerinin gözaltına alınma tarihlerine göre zamanaşımı dolmuştur. Geriye 3 müvekkilim kalmıştır. Hukuk fikirle değil fiille uğraşmak zorundadır, işlenen suçun nedenleri değil fiili önemlidir. Yargıtay’ın verdiği suç vasfı hatalıdır. Sıkıyönetim mahkemesindeki değerlendirme daha hukukiydi. Zamanaşamı başlangıcı için fiillerin işlenme tarihi alınması gerekir. Gözaltına alınma tarihi dikkate alınamaz, çünkü suçtan sonraki süreçte kişinin eylemde bulunduğuna dair bir delil yok. Suç tarihlerinde zamanaşımı dolmuştur. Davanın düşürülmesi gerektiğini düşünüyorum.”

"35 yıl önce bu serviste başladı burada bitsin"
Duruşmada hazır bulunan sanıklar Ceza Genel Kurulu Kararının kendilerine tebliğ edilmediğine dikkat çekerken sanık Cahit Akçam, eksik belgelerle kararlar verildiğini, savunmasını bir sonraki duruşmada yapacağını söyleyerek, beraatını talep etti. Söz alan sanık Erdoğan Genç ise “Bir garip tecellidir ki 35 yıl önce bu serviste başlayan serüven, bu serviste de bitsin istiyorum. Bu dava 35 yıl bu bina Emekli Sandığı iken bu serviste başlamıştır” dedi. Daire Başkanı Ertuğrul ise avukatlara ve sanıklara savunmalarını hazırlamaları için süre vererek duruşmayı erteledi.

Duruşmanın yapıldığı salonla aynı katta çalışmış
1975 yılında Emekli Sandığı İştirakçi Hesaplar Daire Başkanlığı’nda 7. katta memur olarak işe başladığını belirten Genç, duruşma sonrasında yaptığı açıklamada, duruşmanın yapıldığı katta çalıştığını kaydetti. 1979 yılında memurluktan ayrıldığını kaydeden Genç, “1980 yılında Ankara’da Yiba Çarşısında gözaltına alındım. 9 yıl boyunca Mamak Cezaevi’nde yattım. Sıkıyönetim mahkemelerinden başlamak üzere davanın bütün evrelerinde vardım” dedi. Şu an esnaflık yaptığını belirten Genç, “çocuğum 35 yaşına geldi dava bitmedi. 25 yıllık esnafım, bu dava bitmediği için devlet ihalelerine giremiyorum. Yurtdışına çıkamadığım için büyük işler kaçırdım” dedi.

29 yıllık dava
Dev-Yol’un ilk iddianamesi 1982 yılında hazırlandı. ‘Anayasal düzeni zorla değiştirmek’ suçlamasıyla Ankara 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde görülmeye başlayan davada 574 olan sanık sayısı, ek iddianameyle 723’e yükseldi. 19 Temmuz 1989’da Sıkıyönetim Mahkemesi, sanıklardan 7’sine idam, 39’una ömür boyu hapis cezası verdi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi önce yerel mahkemenin 23 sanık için verdiği cezayı ‘az bularak’ kararı bozdu. Dava Yargıtay’da görüşülürken davanın 275 klasörünün kaybolduğu ortaya çıktı. Yerel Mahkeme de Yargıtay’ın verdiği karar uyarınca idam cezasının kaldırılmış olmasını dikkate alarak 20 sanık hakkında ömür boyu hapis, 2 sanık hakkında da 16 yıl 8 ay hapis cezasına karar verdi. Kararın temyiz edilmesi üzerine dava dosyası tekrar Yargıtay’ın gündemine geldi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2006’daki karar duruşmasında sanıklardan Nurettin Aytuğ, Murat Parlakay, Atalay Dede, Celal Mut, Hilmi İzmirli, Mehmet Hassoy, Yusuf Yıldırım, Yaşar Kanbur’un avukatlarının hazır edilmeden karar verilmesini ‘savunma hakkının’ kısıtlanması olarak görerek kararı bozdu Daire ayrıca kararında sanıklardan Osman Nuri Ramazanoğlu’nun yargılama sırasında hayatını kaybetmesi nedeniyle hakkındaki kamu davasının düşürülmesini istedi. Bir sanığın dosyasının ayrılması ve bir sanığın da hayatını kaybetmesi, sanıkların sayısını 21’e indirdi. Bozma kararından sonra dosya tekrar Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gitti. Yerel mahkeme de 2010 yılında Yargıtay’ın bozma kararına uymayarak kararında direndi. Direnme kararında davanın zamanında bitmemesi nedeniyle AHİM’e dava açıldığını hatırlatılarak, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine tazminatlar dahi alındığı, bazı sanık avukatlarının duruşmaya katılmaması, bazı sanık avukatlarının son söz sorulacağı celsede beyanda bulunmaksızın duruşma salonunu terk etmesi mahkemece savunma hakkının kısıtlandığı şeklinde yorumlanamaz” denildi. Yerel mahkemenin direnme kararının ardından dava dosyası Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun gündemine taşındı.

Dava dosyası esastan incelenecek
Kurul ise sanıklar Atalay Dede ve Yusuf Yıldırım için dosyanın zamanaşımına girip girmediğini tartıştı. Kurul, yerel mahkemenin ‘eylemli uyma’ kararı vermesi nedeniyle bu konuda gerekli incelemenin Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından yapılmasına karar verdi. Ancak dosya, Yargıtay’daki yeni görev dağılımı nedeniyle 9. Ceza Dairesi’ne gönderildi. Dev-Yol Ana Davası’nda yargılanan 21 sanığının isimleri ise şöyle:
“Akın Dirik, Melih Bekdemir, Cahit Akçam, Yalçın Bürkev, Erdoğan Genç, Nuri Özdemir, Halil Yasin Ketenoğlu, Hasan Ertürk, Atalay Dede, Yaşar Kanbur, Yusuf Yıldırım, Veli Yıldırım, Hıdır Aslan, Hıdır Adıyaman, Mehmet Hassoy, Emin Koçer, Celal Mut, Bünyamin İnan, Murat Parlakay, Nurettin Aytun, Hilmi İzmirli.”