Camide imam değil, tıp fakültesinde dekan

Bilimin din adına çarpıtılmasının son örneği olarak, Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı “orucun şifa olduğunu” buyurdu. Yiğitoğlu’nun sözlerinin bilimsel yaklaşım açısından ne anlama geldiğini, ÜKD Başkanı Prof. Dr. İzge Günal soL Haber Portalı’na değerlendirdi.

Toplumun dinci gericilik tarafından teslim alınmasına bilimsel kılıf arayışı, ramazanla birlikte atağa kalktı. Bilimsel gerçeklerin din adına çarpıtılmasının son örneği, Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Yiğitoğlu’ndan geldi.

Cihan haber ajansına ramazan nedeniyle açıklamalar yapan Yiğitoğlu, “orucun, bacak ülserinden bronşite pek çok hastalığa şifa” olduğunu buyurdu. “Hadislerden yola çıkarak tıbbi araştırmalar yaptığı” ileri sürülen ve bir imam edasıyla konuşması dikkat çeken Yiğitoğlu’nun açıklamalarının bilimsel geçerliliği yanında, yaklaşımının bilimselliği de tartışma konusu.

Hadisten yola çıkan hekim
Sözlerine bir hadisle başlayan Yiğitoğlu’nun açıklamalarının, her ramazan hekimlerin basına verdiği demeçlerden hem içerik hem de üslup olarak farklı olması dikkat çekiyor. Araştırmalarını, peygamberin açıklamalarını desteklemek için yaptığı vurgulanan Yiğitoğlu’nun “orucun bedeni strese alıştırarak şifa sağladığı” gibi bilimsellikten uzak ve halk sağlığını tehdit eden açıklamaları, gericiliğin günlük yaşamın ötesinde bilimi de teslim almasında önemli bir rol üstleniyor.

“Bilimlerin islamileştirilmesidir”
Fatih Üniversitesi Dekanı Yiğitoğlu’nun sözleri hakkında Üniversite Konseyleri Derneği Başkanı Prof. Dr. İzge Günal, soL Haber Portalı’na görüşlerini açıkladı:

“Eskiden, başında sarığıyla bir imam bile söylediğinde gülüp geçtiğimiz sözler bugün çağdaş görünümlü, profesör unvanlı bir kişinin ağzından çıkmaktadır. Dikkat edin, “açlık etkilidir” demiyor, “oruç etkilidir” diyor. Oruç dediğiniz şey, belirli ritüeli olan dini aç kalma süresidir. Şimdi merak ediyorum, bu profesör doktor hastalarına tedavi olarak oruç tutmayı mı önerecek? Eğer ramazan geçtiyse, tedavi için bir yıl bekleyecek mi? Bilim karşıtlığının en bariz ifadesi, bilimi bilim dışı referanslarla açıklamaya çalışmaktır. Benzer bir örneği de Habertürk televizyonundaki evrim tartışmalarında gördük: Yine bir “profesöre” Adem’in boyunun 30 metre olduğunu biyoloji kitabına yazdığı söylenince, “ben onu kitabın sonraki baskılarında çıkarttım” deyip sonra eklemişti “çünkü dayandığı hadisin zayıf bir hadis olduğunu bilmiyordum!”

Bir süredir arka arkaya basılan “İslami Üniversite Kavramı” gibi kitaplarda bilginin islamileştirilmesinden bahsediliyor. Burada “sadece sosyal bilimlerin değil aynı zamanda fen bilimlerininde islamileştirilmesinden “ söz ediliyor ve “olguları sadece akıl yoluyla açıklamaya çalışan anlayışın yıkılması gerektiği” anlatılıyor. Sanırım Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi dekanının sözleri, bu teorik açıklamanın hayata geçirilmesi oluyor. Artık biz profesör olduğumuzu heryerde söyleyemeyeceğiz. Ya da düzgün bir bilim insanından söz ederken, ”profesör ama bilimden yana” gibi açıklamalar yapmamız gerekecek.

Biz Üniversite Konseyleri Derneği (ÜKD) olarak bu tehlikeye çok önceden dikkat çekmiştik. ÜKD’nin ilk düzenlediği, kuruluşumuzu açıkladığımız toplantıda (6 kasım 2004) bilginin islamileştirilmesi konusunda kısa bir sunum yaptığımı hatırlıyorum. Keşke yine haklı çıkmasaydık.”
(soL-Haber Merkezi)