Liseye geçiş kaosu

Milli eğitim bakanlığının karar ve uygulamaları, ister istemez, “Kılavuzu karga olanın…” söylemini anımsatıyor. Liseye geçiş düzeninde, TEOG’u getirdiklerinde kaos yaratılmıştı. TEOG kaldırılırken de kaos yaşandı, çözüm arayışlarında da. Çözüm diye sunulandan, sunulanın karışıklığına ve Haziran’da neler olacağının belli olmamasına kadar, her şey kaotik.

Kaotik durum, getirilen yeni sistemin adında başlıyor. Bakan Yılmaz, "Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi"ni getirdik diyor. Açıklamaları sırasında yeni sistemin adına ilişkin bir soruya ise, "Veli Tercihine Bağlı Serbest Kayıt Sistemi" şeklinde yanıt veriyor! Bu ikinci adlandırma, öğrenciler için getirilmiş olması gereken sistemin, öğrenci tercihine değil velinin tercihine dayandırıldığını açıklıyor!

Kaotik durum, bakanın toplumu kandırıcı söylemleriyle daha da artıyor. velilerin yüzde 80-90’nının itirazına aldırmayıp okulları imam hatibe döndüren kendisi değilmiş gibi, açıklamaları sırasında, “Bizler vatandaşlarımızından velilerimizden her ne şikayet gelirse dikkate almak zorundayız” derken toplumu kandırmış oluyor.

Bakan, “Başvuru esnasında bir ekran önüne gelecek, bu ekranda 5 tercihte bulunacak. Hiçbir öğrencimizi istemediği okul türüne yerleştirmeyeceğiz” derken de toplumu kandırıyor. Çünkü imam hatip lisesinden ya da imam hatip ve meslek lisesinden başka lisesi olmayan pek çok mahalle ve ilçe var. Bırakın kırsal bölgeleri, örneğin İstanbul’daki 959 mahalleden 539’unda lise olmadığı biliniyor. 189 bin nüfusu olan Beşiktaş’ta 18 lise varken, 795 bin nüfusu olan Esenyurt’ta sadece 17 lise bulunuyor. Bu rakamlar, bakanın söylediğinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını gösteriyor. Bakanın açıklamasına göre, şu anda 17.749 ortaokula karşın 11.057 lise bulunuyor. Bu rakamlar, bırakın öğrencinin tercih edeceği liseye gidebilmesini, 17 bin okulda okuyan öğrencinin 11 bin okula sığdırılmasının bile kolay olmayacağını gösteriyor.

Bakan, “Tercihe bağlı ve adrese yerleştirme olacağı için sınav baskısı da kalkmış olacaktır” derken de toplumu kandırıyor. Çünkü bir okula çok başvuru olduğunda, “Orada okul başarı puanının esas alacağız” diyor. Bu sözüyle bile öğrenciyi strese sokmuş oluyor. Ayrıca, “600 kadar nitelikli liseye gitmek isteyenler 60 sorulu sınava girecek” diyor. Çocukların büyük çoğunluğu doğal olarak nitelikli liselere gitmek isteyeceklerinden, sınav sistemi kalktı demenin toplumda yanlış algı yaratmaktan başka bir şey olmadığı toplumu kandırıcı bir söylem olduğu açığa çıkmış oluyor. 4 yıllık ortaokul edinimlerinin 60 soruyla ölçülmeye kalkışılması bile öğrencide yeni stres yaratmaya yetiyor. Sınavda sorulacak 60 sorunun yetersiz olduğunu öğrenciler bile düşünebilirken, bakanın bunu bilmemesi mümkün olmadığına göre, bu yöntemi getirmek bile bile kaos yaratmaktan başka bir şey olmuyor.  Nitelikli okulların neler olduğunun bilinmemesi de, Haziranda sorulacak konuların bilinmemesi de, sınavlara hazırlanmak isteyen öğrencileri şimdiden büyük bir stresin içene itmiş bulunuyor.

Ayrıca öğrenci, TEOG’da 25 seçim yaparken yeni sistemde Haziran sınavında en fazla beş seçim yapacak. TEOG’a her ortaokul mezunu girerken, yeni sistemde, ortaokul mezunlarının, bir açıklamaya göre yüzde 10’u ve bir başka açıklamaya göre yüzde 8 kadarı girebilecek. Şu an için sınava girme koşulunun ne olduğu da bilinmiyor. Bu gerçeklerin her biri, hem kaotik durumun yaygınlığını hem de öğrenciyi strese sokacak durumların yaygınlığını gösteriyor

Bakan yeni sistemle ilgili olarak konuşurken, bir tek, 11 bin liseden ancak 600 kadarının nitelikli lise olduğunu açıklarken doğruyu söylemiş bulunuyor.  Bu doğru açıklama, liselerin yüzde 90’dan fazlasının niteliksiz olduğu gerçeğinin itirafı anlamına geliyor. Bu gerçek karşısında, “15 yıldır bakanlık bütçesini nerelere harcandı, bu bakan ne iş yapar, bu bakan niye bu koltuğu bırakmıyor?” gibi sorular akla geliyor.

AKP’nin amacı çocukların kendilerini gerçekleştirmelerine fırsat vermek olsa, diyanete, örtülü ödeneğe, saraya, Suriye’deki muhalif kuruluşlara aktarılan paraların bir kısmı ile gerici vakıflara verilen desteğin bir kısmını eğitime ayırıp zorunlu olan liseleri 15 yılda nitelikli ve birbirine eşdeğerde olan genel liselere dönüştürebilirdi. O zaman liseye giriş sınavı diye bir şey de olmazdı, 38 bin fen lisesi öğrencisine karşın 180 imam hatip lisesi öğrencisi de olmazdı. Öğrenciler imam hatibe, meslek lisesine ya da açık liseye gitmek zorunda da kalmazdı.

Amaç eğitimin piyasalaşıp gericileşmesi olunca, özel okullara destek de olunuyor, öğrencilerin imam hatiplere yığılması için her yol da deneniyor. Başımıza gelen kaotik liseye geçiş sisteminin de iki işlevi olacak, özel okullara ve imam hatiplere daha çok öğrenci gidecek. Kaos artarak devam edecek; toplum ve özellikle yoksullar bir kez daha kaybedecek.

Çözüm ise belli: Piyasacı ve gerici iktidarlardan kurtulmak.

[email protected]