Cumhuriyetin kuruluş yıllarında eğitim (II)

Cumhuriyet’in 10’uncu yılında, “10 yılda10 milyon genç yaratık her yaştan” sözlerini içeren marşlar söylenmiştir. Ancak eğitim açısından 30’lu yılların başındaki en büyük sıkıntı, sayıları 35 bini bulan köylerde çalışacak öğretmen bulunamamasıdır. Kayseri ve Konya’da açılan köy öğretmen okulları da derde deva olmamıştır.

1936 yılında, bakan Saffet Arıkan ve ilköğretim genel müdürü İsmail Hakkı Tonguç zamanında, askerliklerini onbaşı ya da çavuş olarak bitiren köy gençlerinin, köy ilkokullarının ilk üç sınıfında öğretmenlik yapabilmeleri için, 6 ay süreli yatılı eğitmenlik kursları başlatılıp Köy Eğitmenleri Kanunu çıkarılmıştır. Çifteler Eğitmen Kursu 1937-38’de Köy Öğretmen Okuluna dönüştürülürken bir yıl sonra üç köy öğretmen okulu daha açılmıştır.

1930’lu yıllarda, Köy Muallim Mektebi (M. R. Balaban), Demokrasiyi Kurtaracak Halk Terbiyesidir (N. Köymen), Maarifimizin Mihveri Ne Olmalıdır (O.N. Çermen), Yarının Öğretmenleri Nasıl Yetiştirilmeli (H. F. Kanad), Köye Doğru (H. A. Yücel) ve Eğitim Yoluyla Canlandırılacak Köy (İ. H. Tonguç) gibi eğitim sorunlarıyla ilgilenen kitapların yazıldığı yıllardır.

Atatürk’ün ölümü üzerine yeni kurulan hükümette, öğretmenlik, müfettişlik, Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü ve Ortaöğretim Genel Müdürlüğü görevlerinde de bulunmuş olan Hasan Ali Yücel bakan olmuştur. Yücel ve Tonguç’un öncülüğünde köy öğretmeninin, “köyde doğmuş, büyümüş, köy hayat şartlarını yakından duymuş gençler arasından seçip köy hayat şartlarını canlı olarak yaşayacağı” köy enstitülerinde yetiştirilmesi benimsenmiştir. 17 Nisan 1940 tarih ve 3803 sayılı yasayla, Köy Enstitüleri kurulmuştur. 1848 yılında öğretmen yetiştiren okulların açılmaya başlamasından 1940’a kadar 6.000 kadar öğretmen yetiştirilmişken, köy enstitülerinin ilk 7-8 yılda 8.756 eğitmen ve 17.321 ilkokul öğretmeni yetiştirilmiştir (bkz Köy Enstitüleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nde Kemalist İdeoloji, D. Ilgaz, 1995, yayımlanmamış doktora tezi).

II. Dünya Savaşı koşullarında, eğitim sorunlarını tartışmak üzere, I. Milli Eğitim Şurası (17-29 Temmuz 1939), 2. Milli Eğitim Şurası (15-21 Şubat 1943) ve 3. Milli Eğitim Şurası (2-11 Aralık 1946) toplanmıştır. Ders kitaplarının bakanlık tarafından hazırlanıp basımına başlanmış, her 10-15 köyün ortasında, kendilerine bağlı köylerin ilkokullarını bitirmiş yetenekli çocuklar için Bölge Okulları kurulmuştur. Bu okulların sayısı 1945 yılında 380’e ulaşmıştır. Öğretmenlerin tedavisi için İstanbul Validebağ’da bir sanatoryum açılmış ve UNESCO’ya üye olunmuştur.

Bu savaş yıllarında, bir yandan köyü canlandıracak öğretmen yetiştirecek köy enstitüleri öte yandan da sanayileşmenin alt yapısını sağlamak üzere bakanlıkta Mesleki ve Teknik Öğretim Müsteşarlığı oluşturulup mesleki eğitim yaygınlaştırılmıştır. Bu arada toplumun sanatsal gelişimine de önem verilerek Ankara Devlet Konservatuarı, Eski Eserler ve Müzeler Müdürlüğü ve Milli Kütüphane kurulup devlet tiyatroları yasası çıkarılmıştır. 1940 yılında kurulan Tercüme Bürosu’nda, birkaç yıl içinde, 500’e yakın dünya klasiği Türkçeye çevrilmiştir. Dilin Türkçeleştirilmesi çalışmalarına ağırlık verilmiş ve çeşitli bilim adamlarına İmla Kılavuzu, Felsefe ve Gramer Terimleri gibi dilbilgisi kitapları yazdırılmıştır. 1939’da “Tebliğler Dergisi” İlköğretim Dergisi, Güzel Sanatlar Dergisi, Tercüme Dergisi ve Köy Enstitüleri Dergisi gibi dergilerin çıkarılmasına başlanmıştır.

Eğitim hizmetini köylere ulaştırmak amacıyla, 1938’de gezici köy kadın kursları, 1939’da gezici köy erkek kursları, 1940’ta ise yapı kursları başlatılmıştır. Bu yıllarda Endüstri Pratik Sanat Okulu, Olgunlaşma Enstitüsü, Kimya Sanat Enstitüsü ve Pratik Kız Sanat Okulu gibi yaygın eğitim kurumları açılmıştır. Yükseköğretim düzeyinde de, İzmir Yüksek Ticaret ve İktisat Okulu, köy enstitülerine öğretmen yetiştirmek üzere Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü, İstanbul ve İzmir kız eğitim enstitüleri, Ankara Fen Fakültesi ve Ankara Tıp Fakültesi açılmıştır. İstanbul Yüksek Mühendis Okulu 1944’te 4619 sayılı yasa ile İstanbul Teknik Üniversitesi’ne dönüştürülmüştür. 18 Haziran 1946’da 4936 sayılı Üniversiteler Kanunu çıkarılarak üniversitelere özerklik ve tüzel kişilik tanınmış ve Ankara Üniversitesi kurulmuştur.

İnönü’nün çok partili demokratik düzene geçmeyi benimsemesiyle 1946’da çok partili seçim yapılmıştır. Bu seçimden sonraki CHP iktidarı, ABD ile yakın ilişkiler içine girerek Cumhuriyetin aydınlanmacı kazanımlarını ilk kemiren iktidar olmuştur. CHP’li ağaların en çok köy enstitülerinden ve öğrencilerin okuduğu kitaplardan rahatsız olduğu görülmüştür. Yücel yerine tutucu bir kişi, Reşat Şemsettin Sirer bakanlığa getirilmiştir. Köy enstitülerinin özgün yapısı bozulmuş, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kapatılmış, köy doğumlu olmayanların da enstitülere alınmasına başlanmıştır. 1947 yılında N. Berkes, B. Boran ve P. N. Boratav gibi solcu-ilerici bilim insanları üniversiteden uzaklaştırılmıştır. Din dersi, 1949 yılında öğrenci velisinin isteğine bağlı seçmeli bir ders olarak ilkokul izlencelerine girmiş 1948’de, Kuran kursları ve 1949’da ise, Ankara İlahiyat Fakültesi açılmıştır.

Cumhuriyetin kuruluşunun 23’üncü yılında başlayan bu gerici kemirmeler, AKP iktidarında son evresine girmiştir. Cumhuriyetin kazanımlarını bitirme tarihi son seçim afişlerinde belirtilmiştir: “Hedef 2023”tür, Cumhuriyetin 100’üncü yıldönümüdür.