'Yoksullar'

Aslı Deniz Kayabal'ın “Yoksullar” başlıklı yazısı 28 Ocak 2013 Pazartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Sekiz milyon İtalyan, bin avroluk aylık ücretle geçinmeye çalışıyor. On aileden biri, yoksul. Çizme’de sosyal ve ekonomik tablo, 27 yıl öncesini anımsatıyor. Ekonomik krizin orta sınıfı erittiği biliniyor. Ev kirası, elektrik, gaz, şu faturaları, çocuğunun anaokulu ücretini ödeyemeyenler, üniversite mezunu barmenler, boşanamayan çiftler, eşinden ayrı, çocuklarına nafaka veren, kiralık odalarda yaşayan babalar, yarı fiyata bayat ekmek satın alan yaşlılar, emekliler, işverenin yarı aylıkla zorunlu izne çıkardığı binlerce işçi İtalya’daki yoksullar tablosunu tamamlıyor.

Savaş yıllarını anımsatan güç günler geçiren İtalya’da, La Repubblica, Corriere della Sera, La Stampa gazeteleri, L’espresso, Panorama gibi haber dergilerine konu olan dramatik yaşam öyküleri, Çizme’de yoksulluğun haritasını, resmi rakamlar ve grafiklerden farklı bir boyutta çiziyor.

Avukat: “Diplomalı avukatım, 400 avroya garsonluk yapıyorum”
“Adım Giuseppe Minafro. 24 yaşındayım. İki kardeşim var. Üçümüz de okuduk. Soframızda hiç bir şey eksik olmazdı geçmişte. Roma’da hukuk okudum, Ailem büyük özverilerle okuttu beni, Ama ben avukatlık yapmıyorum ve hiçbir zaman da yapmayacağım. Roma’da Campo de’Fiori’nin ardındaki bir pub’da garsonum. 19.00’dan sabaha karşı 03.00’e kadar sigortasız çalışıyorum. Aldığım aylık ücret, 400 avro.”

Boşanmış grafiker: “Bir odada kalıyorum”
“Eşinden ayrılan babaların durumu ortada. Hayvanat bahçesindeki hayvanmışız gibi herkes söyleşi yapmak istiyor. Ayda 1.200 avro ücret alan boşanmış bir baba, nasıl geçinebilir? Çocukların bakımı için ödediğim nafakanın ardında bana 300 avro kalıyor. Tek çare, evsizler gibi sokakta yaşamak. Adım Umberto, 52 yasındayım, Milano’da Rho’da dini bir kurumda bir odada kalıyorum. 11 yaşındaki oğlumu iki haftada bir görüyorum. Geldiği zaman, aynı yatakta birlikte uyuyoruz. Grafikerim, ikinci bir iş bulmak mümkün değil. Depresyondayım”.

Kasiyer: “Emekliler, son kullanım tarihi geçen ürünleri alıyor”
“İsmim Giovanna. Sekiz yıldır kasiyerlik yapıyorum. Bizim süpermarket ‘son dakika’ indirimleri yapıyor. Son kullanım tarihine 24 saat kalan peynir, süt ve et yüzde 80 indirimli satılıyor. Herkes bunları satın alıyor. Ama aynı gece tüketmek gerekli. 900 avro emekli ücretiyle yaşamak mümkün mü?”

Çağrı merkezi operatörü: “Üç kadın, dört çocuk ay sonunu getiriyoruz”
“Adım Antonia. 18 yasında bir kızım var. Üç yıl önce eşimden ayrıldım. Ücretim çalışma performansıma göre değişiyor, En çok 800 avro kazanıyorum. 400 avro kira ödüyordum, 200 avro da faturalar vs. 300 avroyla geçinemiyorduk. Merkezdeki üç kadın arkadaşımla biraraya geldik. Şimdi üç kadın, bir genç kız ve üç küçük çocukla ortak bir bütçeyle geçinip, ay sonunu getirmeye çalışıyoruz. Genç kızken politikayla da uğraştım, artık kimseye oy vermeyeceğim!”

Fırıncı: “Bayat ekmek için vatandaş kuyruğa giriyor”
“Vitrine ‘Dünkü ekmek yarı fiyatına’ diye bir duyuru astık. Küçük bir kasaba olan Sulmona’da yaşıyoruz, vatandaş utanıyor, ama kuyruk uzadı gitti. İsmim Luigi di Ianni, 64 yaşındayım. Ticari müşavirdim, emekli olunca fırıncılık yapmaya karar verdim. Ne ekmek ne de ünlü ürünler satabiliyoruz. Annem patatesli ekmek yapardı, günlerce yerdik. Neden o günlere dönmüyoruz?”

İflas eden yatırımcı: “Borca battık, babam intihar etti, şirket artık yok”
“Adım, Flavio. Babam 200 bin avroya varan ve ödeyemediği borçları nedeniyle yaşamına son verdi. Bir miktar nakit paraya bulabilseydik, ödeyebilirdik bu borcu. Mario Monti’ye, Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano’ya yazdım, bir ses çıkmadı. Çözemedik. Şirket de yok artık. Veneto bölgesindenim. En üretken bölge. Nereye gideyim ben şimdi? Çok yorgunum ve çözüm yolu bulamıyorum. Tek isteğim yok olmak.”