'Eşit yurttaşlık için mücadele, sosyalizm için mücadeledir'

Komünist LGBT'lerden trans erkek Kuzey Çakır, 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü etkinliğindeki konuşmasında, 'Aslında bizim mücadelemiz, eşit yurttaşlık hakkı. Komünist LGBT'ler olarak eşit yurttaşlığın sosyalizmde olduğunu savunarak, bunun için siyasi mücadele sürdürüyoruz' dedi.

Haber Merkezi

20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü etkinlikleri kapsamında Boysan’ın Evi'nde düzenlenen buluşmada Trans Evi'nden Pınar Ege ve Komünist LGBT'lerden Kuzey Çakır “transfobi” üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.

Kişisel yaşam deneyimlerini katılımcılara aktaran konuşmacılar, tüm yaşamları boyunca neredeyse her gün maruz kaldıkları transfobiyi, hak gasplarını ve yaşam mücadelelerini dinleyiciyle paylaştılar. 

'EŞİT YURTTAŞLIK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ'

Komünist LGBT'lerden Kuzey Çakır, translara yönelik toplumsal, psikolojik ve fiziksel şiddetin çok ciddi boyutlara ulaştığını belirterek, "Trans erkek olduğum için benim kişisel sürecimi devlet ve toplum bir nebze daha legal görüyor aslında. Bu da bir ayrımcılık. Çünkü trans kadınlar öldürülürken, trans erkeklere ve bana bir biçimde 'tabii neden olmasın' denilebiliyor. Yaşam hakkımızı sürdürebilmek için mücadele ederken, bir yandan da psikolojik olarak ne durumda olduğumuzu maalesef düşünmüyoruz. Günün sonunda beden bütünlüğümüzü korumuş olarak eve girebilmeyi planlıyoruz. Aslında bizim mücadelemiz, eşit yurttaşlık hakkı. Bunun için mücadele ediyoruz. Komünist LGBT'ler olarak eşit yurttaşlığın sosyalizmde olduğunu savunarak, bunun için siyasi mücadele sürdürüyoruz. Eşit yurttaşlık için mücadele, sosyalizm için mücadeledir" dedi.

'GİZLİ KALMAK ZORUNDA OLMAK DA TRANSFOBİDİR'

​Trans erkek Kuzey Çakır, verdikleri mücadeleyi şu sözlerle ifade etti: “Üniversitede yetersiz maddi kaynaklar nedeniyle trans sürecime başlayamadım ve bu süreci saklamak zorunda kaldım. Aileme açılamadım, onlardan destek isteyemedim. Bence gizli kalmak zorunda kalmak da bir transfobidir. İlk hormon iğnemi yaptırdığımda kendimi inanılmaz mutlu hissettim. Çünkü olmak istediğim, yaşamak istediğim hayata doğru yürüyordum ama aynı anda kendimi kötü de hissettim. Çünkü tek başımaydım ve kendimi ispatlamak zorundaydım. Devlet bana 'hadi kendini ve erkek olduğunu ispatla' diyordu. Her doktora, her hakime bunu anlatmak ve hepsini ikna etmeye çalışmak zorunda kaldım. Zordu, çok zordu. Hastane, devlet, toplum, patronlar hepsi karşımdaydı ve ben tek başımaydım.”

'EĞİTİM HAYATIMI TAMAMLAYAMADIM'

Trans kadın Pınar Ege de, Türkiye’deki transfobinin tarihini anımsatarak, "Bu coğrafyada tarihin her aşamasında trans kadınların olduğunu görüyoruz. Buna rağmen Türkiye maalesef transfobi ile yüzleşemeyen ülkelerin başında geliyor” dedi.

Pınar Ege eğitim hayatında karşılaştığı transfobiyi de şu cümlelerle aktardı: “Hayatımın özellikle üniversite seneleri oldukça zordu. Marmara Üniversitesi Haydarpaşa kampüsünü düşlüyordum. Nişantaşı kampüsünde diş hekimliği fakültesinde okurken zorlanmıştım, üniversite hayallerim istediğim gibi sonuçlanmadı, üniversitede bütün o nefrete, fobiye rağmen eğitimime devam etmeye çalışıyordum. Bölüm başkanımın gelip bana 'Sana 15 gün veriyorum özüne dönüp geri gel' demesiyle, okulda sakız çiğnedi, saçını at kuyruğu yaptı gibi saçma sebeplerle eğitim hayatım sonlandırıldı ve bitti.”

Söyleşi nefret suçları mağdurlarını anarak sonlandı.