Taşeronlaşma iş cinayetidir: 2012'de en az 878 işçi iş cinayetinin kurbanı oldu

İş cinayetlerinin sorumlusu örgütsüzlüğü ve taşeronlaşmayı dayatan sermaye ve AKP iktidarı olduğunu vurgulayan İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, “Aralık Ayı İş Cinayetleri Raporu”nu açıkladı. Buna göre, aralık ayında en az 76, 2012 yılında ise en az 878 işçi iş cinayetlerinin kurbanı oldu.

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi her ay olduğu gibi 2012’nin son ayında da iş cinayetleri raporunu açıkladı. Bugün tersaneler bölgesinde bulunan Tuzla Gemi önünde “2012 Aralık Ayı İş Cinayetleri Raporu”nu kamuoyu ile paylaş Meclis, iş cinayetlerinin kadın, erkek demeden, ülkemizin dört bir yanında aralık ayında da devam ettiğini vurguladı.

"İş kazası değil, iş cinayeti", "tersane işçisi köle değildir", "sorumlular belli adalet istiyoruz", "insanca çalışmak insanca yaşamak istiyoruz" sloganlarının atıldığı açıklamada ilk sözü Kartal Koşuyolu Kalp Hastanesi'nde 96 gündür direnişini sürdüren Dev Sağlık-İş üyesi Ziya İncedere aldı. İncedere konuşmasında taşerona karşı onurlu direnişinin devam ettiğini belirtirken bütün işçilerin taşeron sistemine karşı mücadele etmesi gerektiğini ifade etti.

İncedere’nin konuşmasının ardından basın açıklamasını okumak üzere sözü Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı aldı. Açıklamada aralık ayı ve genel olarak 2012 yılında yaşanan iş cinayetlerine değinilirken tersanelerde mücadele çağrısı yapıldı.

Aralık ayında en az 76, 2012 yılında ise en az 878 işçi iş cinayetlerinin kurbanı oldu
Yazılı, görsel, dijital basından ve emek-meslek örgütlerinden gelen bilgiler ışığında tespit edilebildiği kadarıyla aralık ayında en az 76 işçi hayatını kaybetti. Böylece 2012 yılında iş cinayetleri sonucu hayatını kaybeden işçilerin sayısı en az 878’e ulaştı.

Söz konusu raporda, sermaye ve iktidarı AKP’nin Türkiye ekonomisinin lokomotifi olarak adlandırdığı inşaat sektöründe, yarıya yakını düşme kaynaklı olmak üzere en az 279 inşaat işçisi can verdiği ifade edildi.

Tarım sektöründe ise çoğunluğu mevsimlik olarak çalışan ve kuzeye, batıya ve güneye göç eden yoksul Kürt köylüleri olmak üzere en az 90 işçi yaşamını kaybetti. Dünyanın en zengin enerji bölgesine komşu olan, bir enerji köprüsü haline getirilmeye çalışılan ve hızlı bir şekilde özelleştirme talanına maruz kalan enerji sektöründe en az 86 işçi iş cinayetine kurban edildi. Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde ise meydana gelen göçük sonrası hâlâ 9 işçinin cenazesinin çıkarılmadığı maden sektöründe ise 81 işçiyi kaybetti.

En çok iş cinayeti İstanbul’da yaşandı!
2012 yılında tespit edilebildiği kadarıyla 103 ölüm İstanbul’da, 39 ölüm İzmir’de, 34 ölüm Ankara’da, 32 ölüm Adana’da, 30 ölüm Konya’da ve 28 ölüm Bursa’da yaşandı.

AKP'den yine kaza-kader edebiyatı
24 Şubat’ta Adana Kozan Gökdere Barajı’nda 10 işçi boğularak, 11 Mart’ta Esenyurt Marmara Park AVM’de 11 işçi yanarak ve 22 Kasım’da Samsun Eti Bakır’da 7 işçi ezilerek hayatlarını kaybetti. 4 Aralık’ta ise batan bir geminin 9 mürettebatı ile kurtarma botundaki iki kaptan ve kurtarma faaliyetine katılan 1 balıkçı olmak üzere 12 denizci boğularak yaşamını yitidi.

Kurtarma faaliyetine katılan işçiler havanın olumsuz ve kurtarma teknesinin tahliye işine elverişli olmadığı ve kurtarma konusunda özel eğitime tabi tutulmadıkları bilinmesine rağmen göreve gönderildi. Raporda, ölümlerinin ardından Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım “Gemiciler her denize çıktıklarında yakınlarıyla helalleşerek çıkarlar. Denizciliğin tabiatında bu vardır” diyerek yine kaza-kader edebiyatı yaptığı ifade edildi. Oysa raporda bu işçilerin yaşamını yitirmesine neden olanın kaza-kader değil, güvencesiz çalışma koşulları olduğu vurgulandı.

Taşeronlaşma iş cinayeti demektir
Tersane patronları ve onların örgütü GİSBİR’in, Avrupa ülkelerinin bayrağını taşıyan tüm donanma ve ticaret gemilerinin sökümü ile dev petrol platformlarının inşasına talip olduklarının hatırlatıldığı raporda, patronların tersaneler pazarını büyütme rekabeti çalışma koşullarının güvencesizleştirilmesi ve işçi ölümlerinin artması ile mümkün olduğunun altı çizildi. 4 Aralık günü tersane işçisi Murat Demir’in, Yıldırım Tersanesi’nde bir gemide temizlik yaptığı sırada denize düşerek yaşamını yitirdiği hatırlatıldı. Böylece tersanelerde iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçilerin sayısı tespit edildiği kadarıyla 154’e yükseldi. Ölen işçilerin 149’unun taşeron olarak çalışmasına dikkat çekilen raporda taşeronlaştırmanın iş cinayeti anlamına geldiğini bir kez daha anımsatıldı.

İş cinayetlerinin sorumlusu örgütsüzlüğü ve taşeronlaşmayı dayatan sermaye ve AKP iktidarıdır!
İş cinayetlerinin her geçen gün artmasının “güvencesizlik” ve “örgütsüzlük” gerçeğini gözler önüne serdiğinin belirtildiği raporda, sözleşmeli, taşeron çalıştırma koşullarının egemen olması ve giderek gerek sendikal anlamda gerekse tüm düzeylerde işçi örgütlülüklerine uygulanan baskının, yoğunlaşmış ve uzatılmış çalışmanın işçi ölümlerini artırdığı, artıracağı kaydedildi.

30 Haziran’da yasalaşan “6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası”nın da işçi ölümlerini önlemeyi amaçlayan bir yaklaşıma sahip olmadığının vurgulandığı raporda, yasanın çıkmasını takip eden aylarda iş cinayetlerinin artarak devam etmesi ve işçilerin aleyhine alınan hukuksal kararların, devlet tarafından yasanın çıkması ile birlikte işçi ölümlerinin önleneceğine yönelik oluşturulan beklentinin ne kadar boş olduğunu gösterdiği kaydedildi.

“İş cinayetlerine ve güvencesizliğe karşı örgütlenelim!”
Emekçilerin vücut bütünlüğünün ve yaşama hakkının, bu utanç verici tablonun gerçek sorumlusu olan siyasal iktidarın ve patronların vicdanına ve inisiyatifine asla bırakılamayacağının belirtildiği raporda, iş cinayetlerini, taşeronlaşmayı, düşük ücreti, esnek ve kuralsız çalışmayı, özel istihdam bürolarını dayatan ve yaygınlaştıran bu düzene karşı örgütlenme çağrısında bulunuldu.

(soL- Haber Merkezi)