Büyük devlet (Fatih Bilici)

Sayın Cumhurbaşkanı hala neyin başı olduğunu anlayabilmiş değil sanırım. Son günlerde ki tüm konuşmaları AKP genel başkanı gibi bir izlenim vermektedir.

Sık sık diline doladığı söylem ise şudur. “ duble yollar, havalimanları, Marmaray yaptık. 3. Köprüyü de bitirecektik amma mütahitlerimizi çapulcular sürekli tehdit ettiler. Bu büyük Türkiye’yi içerde ve dışarda kıskananlar var “

Oysa devasa şehirlerde elektrik telleri hala beton veya demir direklerde asılı durur. Bırakın fırtınayı, trafolara kedilerin girmesini, o tellere bir yusufçuk kuşu konsa küt diye elektrikler gidiyor. Yandaşlara kelepir özelleştireceğine, yazsaydın ya ihale şartnamelerine elektrik telleri bir yıl içerisinde yer altına alınacak diye..

Bir zamanlar yolsuzluk babadan oğula geçer edebiyatı yapmışsın, maşallah bu günlerde babadan kızlara da sirayet ettiğini siz de gördü tüm dünya..

Üç saat yağmur yağmaya devam etse, İ. Melih bir tarafta, diğer tarafta ise Kadir hoca dualarla dizlerini dövmeye başlıyorlar Allah’ım şu yağmuru bir frenle diye.. ama ne fayda o pek böbürlendiğiniz şehirler Nuh tufanı yemişe dönüyor her bir seferinde..

Dünyada kendi kendisine yetebilen ülkeler arasındaydık tarımda.. şimdi Tanrı’nın soğanı bile yurt dışından gelir sofralara.. sığırlara verilecek samanı hiç sorma.. Mehdi ağa seneye ne eker bilmem gayri...

Hayvancılıkta iddialı bir ülkeydik, şimdi ise pireler uçuşur ağıllarda ve besi damlarında.. mevcutlarda gırık dölü Anadolu tabiriyle.. her türlü salgın hastalığa dayanıklı olan kültür ırklarımız sıfırlandı, yok edildi, hangi akla hizmetse.. Tavukları desen sırf kansorejen çocukların ellerinde..

Denizler hepten ölü, kurşun dolu suları da o balıkları yer misin? Av tüfeklerine saçma mı yaparsın? Orası da ayrı bir muamma..

Sanayi ise ha öldü, ha ölecek zar zor nefes almakta, dolar denen sopanın altında.. yaptığınız tüm hesaplar ile hedeflediğiniz büyüme rakamlarının alayı tepe takla döndü, merkez bankası da sus pus derin uykularda..

Onlarca hatta yüzlerce kez oynadığın sağlık sistemi bitkisel yaşama girmiş. Birçok ilaca ulaşmak ise cenneti bulmak gibi bir şey.. gözlük, diş, protez vb ni hiç sayma.. vekillerinin dişleri kutsal halkın dişleri ise yılan dişi sanki..

Bilim aforoz edildi üniversitelerde yakında kendi aralarında en iyi ilahi okuma festivalleri düzenlemeye başlarlarsa hiç şaşırmayın..

İlk ve orta öğretim iğdiş edildi kızlar türbanda erkekler mollalara emanet. Her yer din dersi, her yer imam hatip, kim tutabilir ki sizi.

Halk işsiz, aç ve milyonlarcası hacizli, bankalara gevilmekteler. Bir ülkenin büyüklüğü icra dairelerindeki dosyaların çokluğu ile ölçülür sizin zihniyette..vatandaşın refahı ve zenginliği hak getire..

Sanat ucube ilan edildi ve sökülüp atıldı günlük yaşamın içerisinden. Sizin sanatçıların bazıları boy, boy poz verirken yanınızda bazıları da Ortadoğu yu kana bulamakta..

Dünyanın her yerinde itilaflar ile suç işleme işlerine bakan adliyelerin en büyüğünü hatta en sarayını biz yaptık diye övünüyorsunuz. Suç ve suçlunun artmasından saray yaptık diye övüne bilmektesiniz. Bu nasıl bir ruh halidir bilmiyorum o işi uzmanlarına havale ediyorum.

Vatandaşa bilgi edinme hakkı verdiğinizi taa Avrupa da pazarladınız. Ama gel gör ki bir tane doğru haber çıkmaz gazete ve tv lerinizde.. Halkı ilgilendiren bir çok mahkeme dosyasına ulaşmaya çalışmak ise darbe suçu işlemektir. O dosyaların kapağını açabilene aşk olsun.

Ülkenin dereleri yandaş cüzdanlarına akıtılmaktadır. Ormanlar ise sizin için memleketin ak ciğerleri değil, eşin dostun keresteliği veya kalas depolarıdır sadece..

Seçimlerde hile, tüm sınavlarda hile gariban vatandaşlarımızda eline kitap almış okur dua eder okul önlerinde benim çocuk sınavı kazansın diye.. vay bee..

Yargı desen babanın çiftliği, bildiğin özel mülkiyet gibi bir kaçı çizgiden mi çıktı sür gitsin fizana kadar yolu var.

Ülkenin çalışma standartları altı harfli bir kelimeden ibarettir. Adı da fıtrat yersen de yemezsen de.. her gün ölen ölene, hem de bir yıllık zamanda dahi binlerce..

Taciz ve kadın cinayetleri sıralamasında hiç bir ülke tek puan fark atamaz bize maşallah.. üç doğurmak kutsallık ilan edilir bir tarafta, diğer tarafta hamile sokaklarda dolaşmak erkekleri yoldan çıkarır fetvaları dolanır.. Yazık Kadınlarımız da şaşkınlar. Üç çocuk doğur diyeceğine, üç çocuk eğit demeye aklın ermiyor tabi ki..

Ülkenin hudutlarına gelince yol geçen hanına dönmüş mübarek, boş gelen, dolu gidiyor bir ton silah ve cephaneyle, canının istediği yere.. dahası her yer acemi ajan kaynıyor sanki burası bir ülke değil de acemi ajanları yetiştirme fakültesi.. Dekanı da pek yaman amma..

Açılım, açılım dediniz, açıla, açıla don da kalmadı kıçlarda önümüzde kış bakalım ne olacak bu açılımcıların hali..

Tutturmuşsunuz bir 2. Osmanlıcılık türküsü gidiyorsunuz. Dünyada başkalarına on tokat atmış, karşılığında otuz okkalı şamar yemiş olan bir Osmanlıyı yere göğe sığdıramıyorsunuz dedelerimiz de dedelerimiz diye.. 1402 den sonra hemen, hemen hiç yerli gelin girmemişken Osmanlı saraylarına bu sizi akrabalık için çırpınmanız niye? Ama çoğu anlamıştır bu illaki akraba olabilme sevdanızı..

Silahlı kuvvetlerinin belini kırdın felçli ve yatalak durumda şuan, yüzüne sakal koyup, eline keskin bıçak alanlar tehditler savuruyorlar sınır boylarında tekbirler çekerek.

Uyuşturucu ve bonzai cenneti olduk ama bu konuda hakkınızı yememek gerek.

Bu gün dünya kapitalizm’inin sıkça baş vurduğu iki büyük silah veya olgu din ile uyuşturucudur. Hele, hele bu ikiliyi bir arada kullanabildiği yerlerde hiç değmeyin o vahşi kapitalizmin keyfine. Gençliği boş din bilgileri ve uyuşturucu özlemleriyle kuşatılmış ülkeler sömürge olmaktan kurtulamazlar.

Böylesi yerlerde sürekli kan ve göz yaşı vardır. Unutmayalım ki o vahşi kapitalizmin yakıtı, enerji kaynağı insan teri ve insan kanıdır.

Eeee ne kaldı geriye?

Köprü, havalimanları, yol”suzluk” birde Bilal ile Sümeyye mi?

Bu mu büyük Türkiye?