İslamcı ilişki uzmanının testosteronla imtihanı

Sabahları işe giderken pek çoğumuzun başına gelen şeylerden biridir, güzergâhınız üzerinde yerde bronşial sekresyon yahut varlığını ters peristaltik harekete borçlu olan mide muhteviyatı görürsünüz.

Görmemiş olmak en büyük temenninizdir ve fakat görmüşsünüzdür, öfkelenirsiniz ve sizin de midenizde ters istikamette kıpırdanmalar olur, vaziyet zordur.

Bu hoşa gitmeyen,"pek kaba, kötü" manzarayı bir özdeşleşmeye varacağımız için anlatmak durumunda kaldık.

Çok itibar etmesek de siyasi kıvraklığımıza gösterdiğimiz ihtimam dolayısıyla takip ettiğimiz "patron işi gazetelerin" sayfalarında, genellikle sabahları okurken başımıza gelen Emre Aköz, Engin Ardıç, Mümtaz'er Türköne türevi "iliştirilmişlerin" akıl ve mide dünyamızda eşzamanlı yarattığı etkiyi, yukarıda tabir ettiğimiz durumla, evet, özdeş tutuyoruz.

Özdeşliğin müsebbibi son isim, Haber7.com sitesinde yazan Sema Maraşlı'yı da, aklınızın ve midenizin affına sığınarak konu etmek istedik.

İçinde binlerce liralık iç çamaşırından tutun da (kimlerin giydiği malum), akşam yemeği için yüzlerce liralık kalkan balığı (kimlerin yediği malum) için gideceğiniz restorana kadar envai çeşit reklamı barındıran parlak kadın dergilerindeki "partnerinize baş tacı olmanın 11 yolu" önerilerine aşinaydık.

Üstüne bir de memleketin piyasacı ruhu gericilerin iktidarıyla şahlanınca Sema Maraşlı gibi "alternatif iliştirilmişler" türedi.

Bahsini edeceğimiz yazı da, partner sorunsalı üzerine "dini bütün bir hanım kızımız" tarafından yapılan bir çözümlemeye dayanıyor.

"Erkekler hakkında mutlaka bilinmesi gerekenler" şeklindeki müthiş yaratıcı başlıkla kaleme alınan yazı yaratıcılığının yanı sıra son derece bilimsel verilere de dayanıyor.

Evlilikte mutluluk, kadınların hayrı gibi konularda "saçmalamayın, feministlik yapmayın, biz zamanında çok yaptık" şeklinde her türlü "eskinin" kullandığı cümlelerle yola çıkan Maraşlı, "otorite erkeğe yakışır, hakların eşitliğinden kavga doğar, söz hakkı üstünlüğü erkektedir, kadının yaradılış özellikleri teslimiyet ve şefkat, erkeğinki liderlik, güç, iddiadır" gibi aforizmalarıyla sıkı bir giriş yapıyor yazısına.

Erkeği erkek yapan testosteron hormonunun erkeğin vatana ve aileye sahip çıkması için "malum akıllı tasarımcı" tarafından yaratıldığını Maraşlı'nın kıvrak, kıpırdak kaleminden öğreniyoruz. Kimilerinin canı çekse de "sizin alemde memlekete sahip çıkmak sadece erkeğin görevi midir" diye sorsa ya da "Ey Maraşlı, sizin bu teslimiyetçi, iktidar ilişiği halleriniz testosteron noksanlığından herhal" demek istese yazarın yanıtı ne olur bilemiyoruz.

Maraşlı'nın bilimsel kimliği iyiden iyiye ortaya çıkarken bulantılarınız da paralel olarak artıyor.

Testosteron dolayısıyla erkeğin saldırgan olduğunu (ve elbette hoş karşılanması gerektiğini), maazallah olur ya, erkek kadının duygusal şantajından pısar da testosteron seviyesi düşerse "alimallah kendisinden bir er kişi olarak hayır gelmeyeceğini" müminelere son derece bilimsel verilerle anlatılırken, aklı hâlâ başında olan okuyucunun bulantılarına baş dönmesi de ekleniyor.

"Erkekler saldırıya genellikle saldırı ile cevap verirler, erkeklerin anlık kızgınlıkları vardır" gibi tespitleriyle AKP'li yılların her gün 3 kadın cinayetiyle taçlandırılmasının "esas sebebini de" yine testosteron ile açıklayan Maraşlı vesilesiyle neredeyse AKP'den özür dileyecek hale geliyoruz. Meğer suçlu bellediğimiz gericilik, ikiyüzlü ahlak anlayışı safsatadan ibaretmiş, meğer tek mesele bir yaradan hikmeti, testosteronmuş. Meğer testosteron hayırlara vesile olabileceği gibi bir halk sağlığı sorunu da olabiliyormuş onun da ayrımına varıyoruz.

Yazı ilerleyip de testosteron seviyesi azaldıkça, Maraşlı'nın alıntılama seviyesinde artış baş gösteriyor. "Kadının cihadı, kocası ile güzel geçinmesidir", "Kızım sen ona cariye ol ki o da sana köle olsun" şeklindeki veciz ifadeler insana "testosteron verileri" daha iyiydi diye düşündürüyor.

Yazının sonunda partner sorunsalı üzerine yıllardır kişisel hayatını Hürriyet'in büyükçe bir köşesinden üzerimize boca edip duran Ayşe Arman'ın, Kadir Topbaş'ın eşi Özleyiş Topbaş'ın ve Sinan Çetin'in incilerini okuyoruz, bir gericiye koltuk değneği olma konusunda gösterecekleri vazifeşinaslıktan Maraşlı da emin olsa gerek ki gönül rahatlığıyla alıntılamış bahsi geçen isimleri.

Kocasının izni olmadan tuvalete gitmeyen Arman, özveri kadına düşer diyen Topbaş, hayatını, öyle - sabah 9 akşam 5 - değil son derece esnek saatler ve sıkı disipline bir adanmışlıkla "solculara küfür etme" üzerine inşa eden Sinan Çetin'in "eşim Rebekka kocasını eleştirmeyi hiç sevmez, kadın dediğin edalı olur" şeklindeki ideal eş tanımını atlarsak olmaz.

Hem zaten, bu "ilişki koçlarının" üzerinden atlasak bile Sema Maraşlı gibilerin varlığıyla durmadan hayatımıza bulaşan sürü halindeki pislikleri görmezden gelmenin imkanı var mı?

Son bir şey söyleyip bitirelim, sokaklarımız Avrupa Birliği'ne girince temiz olmayacak.

Başka bir düzen -tüm mecazları bir kenara bırakarak söyleyelim- temiz sokakların, temiz sayfaların tek garantörü olarak görünüyor.