Tutuklu gazetecilerin aileleri anlattı

Gazetecilere Özgürlük Platformu aracılığıyla uluslararası basın örgütleri temsilcileri tutuklu gazeteci yakınlarıyla bir araya geldi. Oda TV davasını da izleyen heyet, tutuklu yakınlarıyla yaptıkları görüşmenin ardından rapor hazırlayacak.

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın da yer aldığı Gazetecilere Özgürlük Platformu, uluslararası basın örgütleriyle düzenlediği toplantıda tutuklu yakınlarının davalara ve cezaevi koşullarına ilişkin görüşlerini dinlediler. TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıya, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi, Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König, Avrupa ve Kuzey Amerika Basın Özgürlüğü Danışmanı Steven Ellis, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Avrupa Sorumlusu Johann Bihr ve Avrupa Gazeteciler Birliği Başkan Yardımcısı Saia Tsaouasidou katıldılar.

"Gazetecilik yapmaya gayret ediyoruz"
TGC Başkanı Ercan İpekçi, “Cezaevinde meslektaşlarım terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyor. Bu kişilerin bir darbe hazırlığı içerisinde olduklarına ilişkin kanıt ortaya konmadı. Sadece Ergenekon değil, Kürt basınına yönelik baskılarda da aynı haksızlıklarla karşılaşıyoruz. Türkiye kanunlarına göre sosyalist olmak ve savunmak suç olmadığı halde sosyalist basından yargılanan arkadaşlarımız da var” diyerek sürece ilişkin görüşlerini paylaştı. “İktidar propagandasıyla gazetecilik yaptığını iddia edecek, daha farklı düşüncelerle yayın yapanlar yargılanacak, cezaevine konulacak. Türkiye’deki ileri demokrasi budur. Tehdit, baskı, sansüre rağmen cesur ve cesaretli insanların sayesinde gazetecilik yapmaya gayret ediyoruz” diyen İpekçi, gazetecilerin Tayyip Erdoğan’ın icraatları altında gazetecilik yapmaya çalıştıklarını vurguladı.


"Avrupa'da da durum pek farklı değil"
Sınır Tanımayan Gazeteciler Avrupa Başkanı Johann Bihr, dün izlediği Oda TV davasından örnekler vererek, “Birileri çıkıp yazı yazamazsın diyor. Davada örgüt üyeliğine ilişkin hiç kanıt yok. Biz bu davayı unutmuş değiliz. Çabamız devam edecek” dedi. Avrupa Gazeteciler Birliği Başkan Yardımcısı Saia Tsaouasidou, “Yapacak çok işimiz var. Genç gazeteciler bir şeyleri yazmaktan korkmasın, yalnız değilsiniz. Siz yeter ki bizden isteyin” diye konuştu. Dünyanın olan bitenden haberdar olmasını sağlayacaklarını belirten Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne Kornig, “Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü ile ilgili Avrupa’da da durum pek farklı değil. Türkiye’ye benzer durumlar yaşanıyor ama orada insanlar hapiste değiller. Birlikte çalışmak ve ailelerden çok somut öneriler getirmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.


Uluslarası gazeteci örgütleri temsilcilerinin yaptıkları konuşmaların ardından tutuklu gazetecilerin yakınları söz aldı. CHP milletvekili Meliha Onur'un da katıldığı toplantıda tutuklu gazetecilerin cezaevi koşulları ve davalarına ilişkin tutuklu yakınları bilgi verdiler. Ergenekon davalarında ve Oda TV davasında yargılanan tutuklu gazetecilerin aileleri basın özgürlüğünün korunması ve gazetecilerin durumuna dair yaşananların unutulmaması için mücadele edilmesi yönünde çağrıda bulundular.


"Komployla hayatımızı ele geçirdiler"
Devrimci Karargah davasından tutuklu yargılanan Bilim ve Gelecek dergisi Editörü Baha Okar’ın eşi Suzan Okar, “Türkiye’de demokrasi yok, onlar bir komployla bizim hayatımızı ele geçirdiler. Asılsız iddialarla bir insanın şu an F tipi cezaevinde kapatılması, 8 metrekarelik hücrede yaşaması çok ağır bir şeydir. Korkudan öte şeyler yaşıyoruz. Çok öfkeliyim” diye konuştu. “Başbakan ve Cumhurbaşkanı demokrasinin varlığından bahsederken gazetecilerle ilgili konuşmalarda siz bilmiyorsunuz onlar örgüt üyesi olarak yargılanıyor diyorlar. Yargının içindeymiş gibi davalar sonuçlanmadan insanları örgüt üyesi gibi yargılanıyorlar. Süreç bitmeden nasıl örgüt üyesi olduğunu anladınız?” şeklinde konuşan Okar, sürece tepki göstermek gerektiğini vurguladı.


"Çatıdan akan suları temizlediler"
Oda TV davasından yargılanan gazeteci Nedim Şener’in eşi Vecide Şener, hükümlüler ile tutukluların aynı yerde kalmamasını talep etti. “Nedim sanki hüküm giymiş gibi hükümlülerle aynı koşullarda yatıyor. Saz çalmak hakları varmış, sizi saz kursuna dahil edersek size tepki gelebilir, koruyabiliriz. Diğer hükümlülerden eşimi koruyamayan nasıl bir cezaevi olur?” dedi. Cezaevi koşullarından bahseden Şener, “İnşaatı yeni bitmiş yere atıp, yağmurda çatıdan akan suları temizlediler. Haftada 10 saat diğer tutuklularla sosyalleşme haklarını da kullanamıyorlar” diyerek Şener’in haksız yere tutukluluğunun devam ettiğini vurguladı.


"Asıl örgüt, tutuklayanlar"
Oda TV davasından yargılanan Müyesser Yıldız’ın ağabeyi Faruk Yıldız, “Müyesser, emniyette susma hakkını kullanıyor, önce kendisine suçlar atfediliyor, bilgisayarında dosyalar olduğu söyleniyor. Bu işleri yapan siyasilerin, savcıların, polislerin olduğu devlet içinde bir örgüt var. Asıl örgüt onlar, kendilerine muhalif olan herkesi gözaltına alıp tutuklamaktalar” diyerek Yıldız’ın iddianamesi hakkında yazdığı karşı iddianamesini sundu.


"Yaşananlar unutulmasın"
Ergenekon davasından tutuklu yargılanan gazeteci Mustafa Balbay’ın kardeşi Suat Balbay, gazeteci Balbay’ın cezaevinden gönderdiği mektubu okudu. “Basmakalıp tutuklama sebepleriyle kardeşimin hala tutukluluğu devam ediyor. Bu yüzden Balbay’ın Zulümhane kitabının İngilizce çevrilerek konuklara verilmesini talep ediyorum” diyen Balbay, yaşananların gündemde tutulması gerektiğini söyledi.


"Oğlumu görmek için 150 km. gidiyorum"
Azadiya Welat gazetesi Yazı İşleri Müdürü olarak, “terör örgütlerinin yayınlarını basmak ve yayınlamak” suçlamasıyla 10,5 yıl hapis cezası alan Vedat Kurşun’un babası Şükrü Kurşun, “Oğlum gerçekleri dile getirdiği ve Kürtçe yayın yaptığı için tutuklandı” dedi. “Oğlum kimseyi öldürmedi, silah almamış, kimseye zarar vermemiş. Oğlumla ilgili çektiklerimi anlatsam bitiremem. Mardin Kızıltepe’den oğlumu ayda bir görebilmek için Diyarbakır Cezaevi’ne 150 km gidiyorum” diyen baba Kurşun, basın özgürlüğü için elinden ne geliyorsa yapmaya hazır olduğunu söyledi.

(soL - İstanbul)