Taraf'ın 'AKP'nin güvenebileceği sol' özlemi

Taraf gazetesi dün ilk sayfasından, AKP'nin iktidarını sürdürmek üzere tasarladığı araçlardan biri olan referanduma "evet" denmesini isterken, köşe yazarlarından Etyen Mahçupyan da gazetenin AKP'ye sunduğu desteğin boyutlarını sergileyen yazısıyla dikkat çekti.

Taraf gazetesi köşe yazarı Etyen Mahçupyan, Meclis'te sandalyesi bulunan muhalefet partilerine sesleniyor gözükmekle birlikte, AKP karşıtı mücadele veren sol kesimleri hedeflediği dünkü yazısında, "AKP size niye güvensin ki" başlığını kullandı.

Mahçupyan, AKP'nin, seçim barajının düşürülmesi veya kaldırılmasını "hiçkimseye güvenmediği" için gündemine almadığını ve bunda da haklı olduğunu söyleyerek, AKP'nin tek parti diktatörlüğü kurmaya çalıştığını itiraf etmiş oldu.

Özgürlük mücadelesinin sadece sola ait olması Mahçupyan'a göre, "hurafe"!
Etyen Mahçupyan, "İslami duyarlılığa sahip bir partinin Türkiye’deki vesayet rejimini değiştirmek, sistemi demokratikleştirmek üzere ısrarlı çaba göstermesi, 'soldaki' yelpazeyi de epeyce hazırlıksız yakalamış gözüküyor. Çünkü 'sol' bugüne kadar bütün özgürleşmeci adımların geleneksel olarak kendisi tarafından atılacağı şeklinde bir siyasi hurafenin peşine takılmıştı" cümleleriyle başladığı yazısında, şu iddiasını ortaya koydu: Sol, apolitiktir ve AKP'ye mesafeli kaldığı sürece de apolitik kalmaya devam edecektir...

AKP'ye "solcu" mu demeli?
"Sistemin demokratikleşmesi için ısrar ettiği"ni iddia ettiği AKP'nin, sol tarafından, "madem ki AKP bunları yapmaya yöneldi o zaman sol bir bakışa sahip" şeklinde değerlendirilmesi beklentisini ifade eden Mahçupyan, "AKP'nin laik olmadığı" düşüncesinin, böylesi bir değerlendirmenin önünde engel oluşturduğunu yazdı. Mahçupyan, laikliği de, "örgütlü solun siyaset dışı yaklaşımı" olarak adlandırdı.

"Seçim barajı, AKP'nin 'uygun' gördüğü tarihte kalkmalı"
"Solun bugünlerde en çok öne sürdüğü talebin seçim barajının indirilmesi olduğu"nu öne süren Mahçupyan, "demokrasi" yi bir kenara bırakarak, seçim barajını AKP lehine savundu.

Bu talebin "anlamlı" olduğunu teslim eden Mahçupyan, "herhangi bir talebin 'siyasi' işlev görebilmesi, ilkesel anlamlılığıyla değil, siyaseti oluşturan çerçeve içinde neyi ifade ettiğiyle bağlantılıdır. Buradaki çerçeve ise 'demokrasi' kelimesiyle oluşuyor... Kısacası soru şu: Türkiye bir demokrasi midir? Yoksa başka bir şey mi? Eğer demokrasiyse barajın düşürülmesi talebine karşı çıkılamaz. Eğer bu bir 'eksik demokrasi' ise bir an önce bu hayati eksiğin tamamlanması gerekir. Ama ya Türkiye'nin bir demokrasi olmadığını düşünüyorsak?" diye yazdı.

Mahçupyan, Başbakan Erdoğan'ın, barajın düşürülmesinin ancak "ilerde, demokrasinin yerleşmesiyle birlikte söz konusu olabileceği"ni söylediğini belirterek, şu anda da barajın düşürülmesinin "parlamentonun siyasetteki etkinliğinin sağlanması hedefi"ni tehlikeye düşüreceğini öngördüğünü savundu. Siyaseten etkin olmayan bir parlamentonun ise muhalif partilere parlamento çalışmalarını kadük etme fırsatları yarattığını ileri süren Mahçupyan'ın, aslında AKP'nin Meclis sandalye sayısının derdine düştüğü görüldü.

Sol için iyisinden ikilem yaratılır...
Etyen Mahçupyan, sahte bir ikilem yarattığı yazısında, "‘Solcuların’ da kendilerine şu soruyu sormaları gerekiyor: Önemli olan hangisi? Eksik vesayet sistemindeki bir parlamentoda temsilde adaletin sağlanması mı? Yoksa eksik vesayet sisteminden demokrasiye doğru geçilirken istikrarlı bir meclis iradesinin ortaya konması mı?" ifadelerine yer verdi.

Mahçupyan'ın, seçim barajının kaldırılmasıyla Meclis'e girecek her partinin demokrasi ve özgürlük karşıtı bir siyaset güdeceğini peşin peşin söylemek anlamına da gelen ve AKP iktidarının "onaylamadığı" siyasi kesimlere yaşam şansı tanımayan şu ifadeleri ise şaşkınlık yarattı:

"Bir yandan baraj düşürülüp temsilde adalet sağlanırken, daha demokratik hale gelen bu parlamentonun vesayet sistemini dönüştürmesi mümkün değil mi? Kuramsal olarak mümkün... Ancak kuramdan pratiğe geçişin basit bir koşulu var: Meclisin gerçekten de bu yönde birlikte irade koyacağına güvenmek gerekiyor. Şimdi herkesin bir an durup kendisini AKP’nin yerine koymasında yarar var... Siz bu parlamentodaki diğer siyasi partilere güvenir miydiniz? Her fırsatta AKP'ye güvenmediklerini söyleyen ilkeli arkadaşların, siyasetçilerin ve muhaliflerin galiba meseleye bir de diğer taraftan bakmaları lazım: AKP asıl size neye dayanarak, niye ve nasıl güvensin ki?"

"AKP demokrasi sözü vermedi ki, suçlansın"
Mahçupyan, "AKP demokratlık sözü vererek yönetime gelmiş bir parti değil. Varlığıyla demokratikleşme sürecini taşıyan ve bu süreç içerisinde adım adım demokrasiyi öğrenen bir parti.... Meclis’in kültürü ve zihniyet geleneği, Türkiye’nin bir demokrasi olmadığının açık delili. Bugün AKP bu kıskaçtan çıkmaya çalışıyor ve geçiş döneminde gereksiz risk almak istemiyor" satırlarıyla, seçim barajı başta olmak üzere, düzenin demokrasi anlayışını dahi hiçe sayan uygulamaların AKP eliyle sürdürülmesinden "taraf" olduklarını gösterdi.

(soL-Haber Merkezi)