Ruhi Su'yu dostları unutmadı

Büyük devrimci ozan Ruhi Su, ölüm yıldönümünde mezarı başında anıldı.

Değerli ozan Ruhi Su ölüm yıldönümü olan bugün, her 20 Eylül'de olduğu gibi saat 12:00’da Zincirlikuyu Mezarlığındaki Anıt Mezarında dostları ve sevenleri tarafından, türküler, konuşmalar ve şiirlerle anıldı.

Ruhi Su’yu anma töreni, eski Ruhi Su Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Sönmez Targan’ın “Mustafa Suphilerden başlayan, Behice Boranlara, Nihat Sargınlara, 68 kuşağında onun türküleriyle coşan, o gün alanları dolduranlardan, bugün aramızda bulunmayan, dağ başlarında, sokak ortalarında, idam sehpalarında öldürülen Denizler, Mahirler, İbrahimler… Tüm devrim şehitleri için hepinizi 1 dk.’lık saygı duruşuna davet ediyorum” anonsuyla başladı.
Metin Coşkun, Sadık Gürbüz, Orhan Aydın, Ataol Behramoğlu, İrfan Ertel gibi sanatçıların katıldığı etkinlikte Dostlar Korosu ve Grup Yorum da türküleriyle yer aldılar.

Etkinliğe katılan sanatçıların sözleriyle Ruhi Su:

Ataol Behramoğlu: Ruhi Su bir 12 Eylül şehididir
Ruhi Su’nun her şeyin ötesinde pek dışarıdan fark edilmeyen mizahi bir yanı vardı. Birlikte Batı Berlin’e bir pırpırlı Rus uçağıyla gidiyoruz. 1977 yılı, Nâzım Hikmet’in 75. Doğum yıldönümü… Güzel bir toplulukla Ruhi Ağabey, Asım Ağabey var, Sümeyra var, Genco ve başka arkadaşlarla gidiyoruz. Pırpırlı uçak ve on bin metrede uçuyoruz. Haliyle insan korkuyor ister istemez, ufacık bir uçak. Bir baktım Ruhi Ağabey elinde bir küçük teyple o güzel bembeyaz dişlerini göstererek, gülümseyerek röportaj yapıyor onbin metrede… Bana geldi ve “Ataol’cuğum onbin metrede neler hissediyorsun?” diye sordu. Ve nutkum tutulmuş bir şekilde kaldım. Sonra hep beraber güldük tabi. Hepimizi yumuşattı. Böyle de bir Ruhi Ağabey var.

Ruhi Ağabey bir 12 Eylül şehididir. 1980 12 Eylül darbesi, pek çok aydınımız gibi Ruhi Ağabey’in de yaşamını zedeledi ve ölümünü hiç kuşkusuz hızlandırdı. Eğer Ruhi Ağabey Almanya’ya tedavi olmaya gitseydi ve o baskı ve stresler içinde yaşıyor olmasaydı 12 Eylül 1980 sonrasında büyük olasılıkla ömrü daha uzun olacaktı.

Bugün yaşanmakta olan 12 Eylül bazı bakımlardan bir önceki 12 Eylül’den beş beterdir. Çünkü bir önceki 12 Eylül’de alçaklık net olarak karşımızdaydı. İşte düşman karşımızda ve işte karşısında biziz… Dostlar belli… Bugün dost, düşman birbirine karışmış. Dost olması gerekenleri hayretler içerisinde izliyoruz. Bu insanlar nasıl böyle oldu, nasıl bu hale geldiler. Ruhi Ağabey yaşıyor olsaydı herhalde çok çok üzülür ve şaşar kalırdı. Döneklik ve ihanet her zaman oldu Türkiye solu içerisinde de dünya solu içerisinde de… Ama bu kadar, bu derecesi görülmemiştir herhalde… Ve bu kadar ikiyüzlü bir siyasi iktidar da görülmemiştir. Aslında her şey net ama öyle anlaşılmıyor işte… Demokrasi adına demokrasinin katledilmesi, adalet diyerek adaletin katledilmesi, hukuk diyerek hukukun katledilmesi. Böyle bir şey görülmedi. General Evren’in adalet, hukuk, demokrasi diye bir meselesi yoktu. Bugün de yok. Adam açıkça diyor ki ben böyleyim… Bugünküler inanılmaz bir ikiyüzlülük içinde ve olmadık melanetleri çevirmekteler. İşte Silivri’de yaşananlar, ölenler… Çok büyük bir alçaklık yaşanıyor. Ben 1980’de cezaevi ve sürgünü yaşadım. Dediğim gibi dost, düşman belliydi. Ayaklarımız daha sağlam yere basıyordu. Sırtım daha sağlam yere dayalıydı. Arkadaşlar belliydi, düşman belliydi. Bugün öyle değil her tarafım kaypaklık ve alçaklıkla kuşatılmış durumda. O yüzden bugün dik durmak için daha çok bir iç gücü ve daha çok bilinç ve daha çok ahlâk gerekiyor. Ve Ruhi Ağabeyin kabri önünde, Sıdıka Ablanın hatırası önünde bunları söylemeliyiz. Dik durmalıyız.

Son olarak Ruhi Ağabey seçkin bir sanatçıydı. Ben de bir şair olarak konuşuyorum burada. Aramızda tiyatro sanatçıları, ressamlar, yazarlar, müzisyenler belki sinemacılar da vardır. Bizim hepimizin beraber olmamız lâzım. Biraraya gelmemiz lâzım. Bir birlik oluşturmamız lâzım.

Orhan Aydın: Su'nun ideolojisi sosyalizmdi
Sevgili dostlar, ülkenin 2011 yılında içinden geçtiği bu acımasız, tepeden tırnağa çürüme içindeki günlere inat, yine ülkenin içinden geçtiği bu dönekliğin, hainliğin, işbirlikçiliğin ayyuka çıktığı döneme inat ben o Türkiye Komünist Partisi’nin devrimci bayrağını alıp, sesine katan sazıyla, sözüyle bize ulaşan Ruhi Su Usta’nın sosyalizm ideolojisini huzurlarınızda sevgili Sıdıka Ablaya ve sevgili Ruhi Su’ya alkışlarınızla takdim etmek istiyorum.

İrfan Ertel: Ruhi Su örgütlü, örnek bir aydındı
Ruhi Su demek aydın olabilmek demektir. O hayatının her anında siyasi duruşu ve kimliğiyle örnek bir aydındı, örgütlü bir aydındı. Ruhi Su demek, aydın demek, örgütlü insan demek, müzik insanı demek.

Sönmez Targan: Onun komünist yanına değer veriyorum
Ruhi Su bu düzenin kurbanlarından biri. Ben onun sanatçı kişiliğinden ziyade siyasi kimliğine önem verenlerden biriyim. Benim onunla ortak paydam iyi bir komünist olmasıydı, iyi bir Marksist olmasıydı. Ben bu yanına çok değer veriyorum. Sanatçı yanına ayrıca saygı duyuyorum.

Biz onun türküleriyle heyecanlanır, motive olurduk. Onun yokluğu bugün daha çok hissediliyor. Çünkü bu alanda (başkalarına haksızlık etmek istemiyorum ama) onu aratmayacak bir sanatçı kuşağı gelişmedi. Ruhi Su’nun yeri bambaşkadır. O evrensel bir kişilikti. Ruhi Su sadece türkülerimize, ezgilerimize, çağdaş ve devrimci bir yorum getirmekle kalmamış, asıl onu tanımlayan siyasal kimliğidir. Nitekim Ruhi Su öksüz büyümüş. Van’dan Adana’ya Adana’dan Ankara’ya Türkiye’nin bir çok yerinde sanatını ve sazını halkı için konuşturmuştu. Ruhi Su amansız bir rahatsızlığa yakalanmıştı. 12 Eylül Faşist generalleri onun yurtdışına gidip tedavi olması için gerekli izni vermemişler ve burada acılarla yaşamı son bulmuştur. Ruhi Su’yu anlamak için önce onun siyasal kimliğini iyi tanımak gerekir. 1951 Türkiye Komünist Partisi tevkifatında tutuklanmış. Biricik eşi Sıdıka Su’yla da cezaevi koşullarında tanışmış. Behice Boran ve Nevzat Hakko’nun nikâh şahitliğinde evlenmişler ve ömür boyu bu birliktelikleri sürmüştür.

Ruhi Su için fazla söz söylemeye gerek yok. Tarihi bir gün karıştıranlar göreceklerdir ki, Ruhi Su sazını adeta devrimci mücadelesinin bir silahı bir kılıcı gibi tutmuş ve bunu ustalıkla kullanmıştı.

(soL - İstanbul)