Diyanet'in hayalindeki proje gerçekleşiyor

Ankara'nın Eskişehir yolunda hızla artan alışveriş merkezleri, ofis binaları ve lüks konutlarının arasına Diyanet İşleri merkezli yeni bir yönetim merkezi inşa ediliyor.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara’nın başkent olarak imarı için atılan önemli adımlardan biri 1925 yılında çıkarılan yasayla Ulus’un dışında, bugünkü Kızılay’da yeni bir şehrin kurulmasıydı. Daha sonra Yenişehir adını alacak yer, etrafındaki konut ve Bakanlıklar bölgeleri ile bir yönetim merkezi olarak tasarlanacaktı.

1990’lardan itibaren yapılaşmaya başlayan Angora Evleri, Beysukent, Çayyolu gibi lüks konut bölgelerinden sonra bakanlıklar, ofis binaları ve alışveriş merkezleri de Eskişehir yolu üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Şimdi de Diyanet İşleri Başkanlığı hayalindeki projeyi gerçekleştirmek için harekete geçti. Başkanlık, Bilkent Kavşağı’nda 130 dönümlük arazi üzerinde Diyanet merkez binasının etrafına Devlet Kampüsü inşa etmeye hazırlanıyor.

Şehrin toplanma merkezi olarak Diyanet Kampüsü seçildi
2006 yılı ortasında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı’nın ortalaşa düzenledikleri “Cami Projeleri İstişare Toplantısı”nda camilerin toplanma merkezi olması ve Osmanlı’da olduğu gibi çekici hale getirilmesi tartışılmıştı. Camilere gelen insan sayısının arttırılmasının zorunluluk olduğu belirtilerek, camilerin işlevsel olması amaçlanmıştı. Cami müştemilatı olacak yere sağlık ocağı yapılması, caminin spor yapılan, kültür merkezi ve kreş hizmetlerinin verildiği, kahve içilen bir yer olarak kullanıldığı ve dini sohbetlerin yapıldığı bir meydana dönüştürülmesi gerektiği belirtilmişti.

Diyanet İşleri Başkanlık Binası’nın yanında inşa edilmekte olan ve 2008 yılının sonunda VIP Cami olarak gündeme gelen proje, sadece 18 dönümlük araziyi kapsıyordu. Arazinin kalan kısmı ise öğrenciler, devlet memurları ve Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine gelen hastalar ve yakınları ile birlikte cami havasının solunduğu bir kampüs haline getirilecek. Hatta "istişare toplantısı"nda caminin sosyalleştirilmesinden bahsedilirken, camilere "sadaka taşı" koyulması dahi gündeme gelmişti.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı İzzet Er ise VIP cami tartışması ilk ortaya çıktığında, yerleşkede büyük bir kongre ve yayın merkezi, kent dışından gelen din görevlilerinin konaklaması için Diyanetevi, hizmet içi eğitimler için eğitim merkezi, 6 bin el yazması eserin bir arada sergilendiği salonlar, Din İşleri Yüksek Kurulu için kütüphane, Diyanet Gençlik ve Spor Kulübü için voleybol, güreş, masa tenisi ve futbol sahası, su kanalları, fıskiyeli havuzlar, lale düzenlemeleri yapılacağı belirtmişti.

TEKEL işçisinin gölgesinde ibadet
Osmanlı’daki dergah veya mahalle camisi değil, cuma günleri kullanılan Devlet Camisi olarak projelendirilen alanın karşısında TOBB’un İkiz Kuleleri, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ve Milli Güvenlik Sekreterliği’nin binaları yer alıyor. Bölgede Tarım ve Köy Hizmetleri ile Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Binaları da bulunuyor ve Danıştay binasının yapılması da gündemde.

İkiz Kuleler olarak bilinen ve yaklaşık 60 dönümlük arsa üzerindeki TOBB binası, 2005 yılından önce TEKEL Gümrük Müdürlüğü'ne ait Ankara Başmüdürlük Binası’ydı. Ancak özelleştirme gündemine alındıktan sonra 2004’ten itibaren satılmaya çalışılan binayı, 2005 yılında “düz rakam olsun” diyerek TOBB, 100 milyon TL’ye satın almıştı. Gazeteler bir sene sonra arsa değerinin 124 milyon TL’ye yükseldiği ve kamu kuruluşlarının binayı kiralamak istediklerini yayınlamışlardı. Yüksek rant geliri elde etmeyi bekleyen TOBB, binayı kullanmaya, 4/C’ye geçirilmek istenen TEKEL işçilerinin Ankara'daki eylemlerinden daha birkaç ay önce başlamıştı.

VIP Cami’nin mimarisi neo-klasikmiş!
Daha önce Adnan Menderes’in talimatıyla simge yapı olarak Kocatepe’ye yapılması planlanan Vedat Dalokay ve Nejat Tekelioğlu’nun cami projesi için atılan temeller, tarzı modern bulunduğu için dinamitlenmiş ve yerine 1967’de Hüsrev Tayla ve Fatih Uluengin’in projeleri hayata geçirilmişti. Geleneksel ve Sultan Ahmet Cami’nin kopyası olarak nitelendirilen şimdiki Kocatepe cami inşa edilirken, Dalokay da, kubbesi kabuk sistemli projesinin bir benzerini İslamabad’da uygulamıştı.

“Sosyete Camisi” olarak geçen Üsküdar’daki Şakirin Cami’nin kaba inşaatını ise Kocatepe Cami’nin mimarı Hüsrev Tayla yürütmüş, projenin danışmanı olmuştu. Onun projeden desteğini çekmesinden sonra da iç mimari Zeynep Fadıllıoğlu tarafından bitirilmişti. Ancak Cami’nin kubbesinde yine Dalokay’ın kabuk sistemi kullanılmıştı.

VIP Cami'nde de kabuk sisteminin farklı bir uygulaması dikkat çekiyor. Ancak VIP Cami ile benzer bir mimarinin Bosna Hersek’deki Maglaj Camisinde kullanıldığı görülüyor. Üstelik iki projede de aynı fimanın adı geçiyor Kayhan Mimarlık. Maglaj Camisinin projesini üstlenen bu şirket, Eylül 2008’da inşaatın temeli atıyor. VIP Caminin sözleşmesi ise Mimar Salim Alp’in hazırladığı proje üzerinden Kasım 2008'de imzalanıyor. VIP Cami'nin proje koordinatörü yine Kayhan Mimarlık’tan Mimar Semih Tuncer gösteriliyor.

“Devlet ricali"nin mekanı ayrıldı
Projenin medyaya VIP Cami olarak yansımasından rahatsız olan Mimar Semih Tuncer, bu algılamanın nedenini imam makamı ve imamın konukları karşılayacağı bir odanın bulunmasına bağladı. Mimar Salim Alp ise algılamanın devlet ricalinin abdest alabileceği bir mekân hazırlanmasından kaynaklandığını belirtti.

Diyanet İşleri İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı Niyazi Güneş için bu sıradan bir oda değil Belediye’den çıkan yeni evli çiftin imam nikahı kıyması için de kullanılacak bir oda. Camide bu tür farklı bölümlerin yaratılmasını Güneş, özel misafirler için belirlenen kafeste namaz kılmayı da olanaklı hale getirecek yerler olarak talep ediyor. İmparatorluk döneminde hilafet makamına özel yerler ayrılmasına benzer şekilde kullanılabilecek bu odaların yaygınlaştırılması da savunuluyor.
(soL - Şaban Okyay)