Bebekleri beslemeye izin yok, anneler örgütleniyor

Sağlık Bakanlığı annelere "6 ay anne sütü" emzirme tavsiyesinde bulunmasına rağmen, Çalışma Bakanlığı'nın sağladığı doğum izni en fazla 4 ayı buluyor. İki anne, bu sıkıntıya işaret etmek için "Emzirme Reformu" kampanyası başlattılar.

Sağlık Bakanlığı resmi sitesinde "Emzirmenin Korunması, Özendirilmesi Ve Desteklenmesi" başlığı altında sürekli "her bebeğin doğar doğmaz emzirmeye başlatılması, ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmesi, emzirmenin 2 yaşına kadar sürdürülmesi" vurgulanıyor. Çok uzun bir süredir de "ilk 6 ay sadece anne sütü" kampanyaları yürüyor. Anne sütünün önemi ve her bebeğin mümkünse 2 yaşına kadar anne sütü almasının önemi tartışılmaz. Ancak işler gerçek hayatta hiç de böyle yürümüyor.

Mevcut yasalara bakarsak, çalışan bir kadına toplam 16 hafta doğum izni veriliyor. Sekiz haftası doğumdan önce, 8 haftası doğumdan sonra kullanılmak üzere. İkiz gebelik durumunda bu süreye iki hafta daha ekleniyor. Gebeliği zor geçen veya işi ağır olan bir anne adayı, doğuma sekiz hafta kala doğum iznine ayrılırsa, bebek doğduktan sonra sadece 8 hafta izinli olabiliyor ve bebek iki aylıkken işe başlamak durumunda kalıyor. İyi ihtimalle doğuma 3 hafta kalana kadar çalışabilen bir anne adayı, kullanmadığı beş haftalık iznini doğum sonrasına ekletip 13 hafta, yani 3 ay "doya doya" emzirebiliyor bebeğini. Hadi annenin iş yeri anneye 3-4 hafta da yıllık izin veriyor olsun. Mümkün olan en uzun emzirme süresi dört aya çıkabiliyor. Altı aylık hedefi tutturmak mümkün değil.

Doğumdan sonra bebek bir yaşını doldurana kadar da günde 1,5 saat emzirme izni var. Tabi bu işyerinde kreş imkanı olan çok az sayıda çalışan kadın için anlamlı bir süre olabilir. Günde üç kez bebeğini yarım saat emzirebilir. Ama muhtemelen çalışan kadınların %98'inin böyle bir olanaktan yoksun olduğunu düşünürsek, anneler bu 1,5 saati ya işe geç gelmek veya erken çıkmak için kullanıyor, ya da birleştirip haftada bir gün izin olarak kullanmayı tercih ediyor.

Tabi bu durumun emzirme konusuna hiçbir fayda sağlamadığı ortada. Özel sektörde çalışan kadınların büyük bir kısmı ise, bu süreyi bile kullanamıyor. İşverenin baskısı ve mobbinge varan tutumu yüzünden süt iznini bırakın, süt sağmak için öğle tatilinde bile zaman yaratamayan kadınlar var.

Kısacası, bu yasalarla 6 ay anne sütü vermek hayal. Ya işten ayrılacaksın (ki dayatılan bu), ya da altı aya kadar ücretsiz izin kullanacaksın (ki bu durumda da işe geri döndüğünde aynı koltuğu bulması neredeyse imkansız).

Bu durumu fark eden ve fark edilmesini de isteyen 2 anne bir kampanya başlattılar. Adı "Emzirme Reformu". Ve bu kampanya çerçevesinde örgütleniyorlar. Tamamen kendi çabaları ve annelik gücüyle. Aslında son 10 senedir bazı sendika ve sivil toplum kuruluşları çeşitli kereler bu konuda çalışmalar yaptılar. Hatta KESK 2003 yılında 25 bin imzalı bir dilekçeyle meclise gitti. Ama sonuç alınamadı. Emzirme Reformu'nu başlatan anneler Elif Doğan ve Simge Alhan'ın talepleri de hemen hemen aynı. Hatta bir de manifesto yayınladılar. Bir web sitesi hazırladılar. Konuya dikkat çekmek için toplu emzirme eylemleri yaptılar. Anneler bu konuda kararlı olduklarını, bunun son derece insani talepler olduğunu, hiç kimsenin bir bebeğin sağlıklı beslenme hakkını elinden alamayacağını ve seslerini duyurmak için ne gerekiyorsa onu yapacaklarını vurguluyorlar.

Annelerin örgütlü mücadelesine destek gittikçe artıyor. Bu mücadelenin taleplerinden birkaçı şöyle

* Süt izninin kullanılması sırasında işyerinden kaynaklı sorunlar ortadan kaldırılmalıdır.

* Sağlık Bakanlığı’nın “ilk 6 ay sadece anne sütü” politikasıyla, Çalışma Bakanlığı’nın çalışan annelere sağladığı 4 aylık doğum izni arasındaki çelişkinin ortadan kaldırılarak doğumdan sonra en az 6 ay ücretli doğum izni verilmelidir.

* Doğumdan sonra 6 ay olan ücretsiz izin, 2 yıla çıkarılmalı ve annenin aynı koşullarla işe dönmesi yasalarla güvence altına alınmalıdır.

* Her işyerinde temiz ve sakin bir ortamda emzirme odaları kurulmadır.

* Yasalarla zorunlu tutulan ancak uygulanmayan "en az 150 kadın çalışanı olan işyerlerinde kreş veya bakımevi zorunluluğu" hayata geçirilmeli ve ciddi olarak denetlenmelidir.

* Yine yasalarla zorunlu tutulan ancak uygulanmayan, gebe ve emziren çalışanların gece çalıştırılamıyor olması, günde 7,5 saatten fazla çalıştırılmalarının yasak olması gibi başlıklar uygulamaya geçirilmeli ve denetlenmelidir.

* Gebe ve doğum yapmış çalışanlara hiçbir nedenle mobbing uygulanmamalı, iş güvencesi yasalarla belirlendiği gibi uygulamada da teminat altına alınmalıdır.

(soL - Haber Merkezi)